google-surucusuz-otomobil-teknolojisi-ve-turkiye
Google Sürücüsüz Otomobil Teknolojisi ve Türkiye

Google Sürücüsüz Otomobil Teknolojisi ve Türkiye

5 Mayıs 2016
Okuyucu

Robot otomobil bir “otonom (veya özerk) teknoloji” konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Halen bu tip “otonom” veya “yarı-otonom” teknoloji ile tasarlanmış sürücüsüz robot araçların testleri devam etmektedir. Diğer yandan sürücüsüz otomobillerin seri üretimi için de çalışmalar devam ediyor. Başı çeken firmalar Google ve Tesla. Öncelikle unutulmamalıdır ki bu teknolojinin öncüsü DARPA (Defense Advanced Research Projects Agency)’dır. Google bu teknolojiyi 2009’da tekrar diriltmiştir. Burada Google ile ilgili son gelişmelere yer vermiş olacağız.

Geçtiğimiz günlerde Google ile Fiat Chrysler grubu bir anlaşma imzaladı. Google yetkilileri tarafından bu sürücüsüz araçların 2020 yılında seri olarak kullanıma sunulacağı işaret edilmektedir. Bu sürece kadar Google teknolojisinin testleri değişik markalar üzerinde yürütülmektedir. Google 2014 yılında ortaya koyduğu kendi Google Car modelinin yanı sıra 2009’dan bugüne kadar Toyota Prius ve Lexus RX450H ile testlerini sürdürüyorken varılan anlaşma ile Fiat Chrysler’in Pacifica modelini de bu zincire sokmuş oldu. Van tipi Pacifica büyük araçlarda teknolojinin uygulanması ile ilgili bilgileri toplamakta işe yarayacak. Google’un tesleri halen Mountain View, California’da, Austin, Texas’ta, Kirkland, Washington’da ve Phoenix, Arizona’da devam etmektedir. 2017’de bu test alanlarında insanlar sürücüsüz Pacifica’yı da görmüş olacaklar.

Küresel otomotiv piyasası Silikon Vadisi odaklı bir piyasa mı oluyor? Tesla ve Google aynı zamanda elektrikli olan bu tip robot araçlar için önemli yatırımlar yapmaktadırlar. Dolayısıyla dünyanın bilinen otomotiv piyasa şartlarında kısa ve orta vadede önemli değişimler yaşanacak. Sektörde küresel belirleyicilik sıfatı önemli ölçüde Amerika’nın elinde olacak. Almanya ve Japonya gibi önemli otomobil üreticisi ülkeler Amerika’nın bu yöndeki atağına göre kendilerini yenilemek durumunda kalacaklar veya geri kalacaklar. Ancak Mercedes gibi ünlü firmalar da yarışı bırakmamak için çalışmalarına hız verdiler.

Bu alandaki gelişmelere paralel gelişen önemli bir konu kent trafik düzenlemeleri ve araç kullanma kuralları ve alışkanlıkları üzerine gelişecek. Yollar, kavşaklar, sinyalizasyon vs. konular yeniden düzenlenecek, buna göre yatırımlar ön plana çıkacak. Taksicilik, toplu taşıma gibi klasik kent içi ulaşım düzenekleri belki de sonlanacak, kiralık araç modellemeleri başka bir hale dönüşecek.

Beni en fazla heyecanlandıran görüntü ise kentlerdeki keşmekeşliğin ortadan kalkacağı ümidinin doğmasıdır. Çünkü bugün bile bütüncül bir kent projesine odaklanamayan Türkiye’deki belediyeler kavşakların düzenlenmesini beceremiyor, trafik lambaları fabrika ayarında, hem her yerde bir trafik lambası var, ana-tali yol kavramı işlemiyor, dur-kalk, trafik işleyişi kolaylaştıracağına yoğunluğun asıl kaynağı, daha pek çok aksaklık örneklenebilir bu alanda. Bütün bunlara ilave olarak sürücüler bir alem Türkiye’de, periyodik ayda bir sağlık kontrolüne tutulma zorunluluğu getirilmeli diyesim geliyor baktıkça, bir sinir harbi dönüyor yollarda, sağlık konusu da inanın göz, kalp vs. değil, psikiyatri olmalı herhalde. Altyapı ve insan yapısını bir yana koyalım, üç-beş yıl sonra dünya kentleri ile kıyaslandığında ve elektrikli-otonom otomobiller devreye girdiğinde, sanırım kentlerimizki otomobillerin en iyisi III. sınıf olacak, üreticiler satmak istedikleri eski nesil araçlar için Türkiye’yi pazar yapacaklar. Buna dönük çalışmalar için ise Türkiye’ye kendi tezgahlarını ve şimdi kullandıkları teknolojiyi isteyerek devredebileceklerdir.

Bence, “Türkiye ne tür bir araç üretirse üretsin, ama üretsin,” stratejisi yeniden gözden geçirilmelidir. Yıllarca bor madeni öyküleri ile zaman kaybetmiştik, hatırlayın. Neyse, gördük ki bildiğimiz pil teknolojisi ile elektrikli araçlar üretilebiliyor. Ama burada konumuz otonom otomobiller olduğuna göre, Türkiye bu teknolojinin neresinde kalacak diye sormadan geçemeyiz. Türkiye bir uygulayıcısı mı olacak? O halde yine sorulmalıdır, hangi kentlerde, nereler hazırlanmalı, bu yönde ne tür bir proje geliştirilmeli? Bana göre denesinler, turizm beldeleri uygun, örneğin Belek projesi geliştirsinler, hem Belek’in de reklamı yapılmış olur, Belek’te G-20 zirvesinde olduğu gibi bir bölge kapatılsın, daimi olarak, burada trafik tamamen otonom otomobiller için düzenlensin, Türkiye buna katkı yapan ülke olsun, ne olur ki?

Başka teknolojik konular da tartışılıyor. Trafikte insan hatasının ortadan kaldırılması ile önemli bir gelişme yaşanacak. Hukuki şartlar bile yeniden gözden geçirilecek. Şu sıralarda üzerinde tartışılan “yapay zekalı robotlara insan öldürme kodu” yazılıp yazılmama hususu (Bkz: İnsanı Öldürme Kodu, 29 Ekim 2015, https://politikmerkez.com/insani-oldurme-kodu/)  halen tartışılan önemli ayrıntılardan biridir. Çoğu ünlü kişi buna izin verilmemesi yönünde fikir beyan etmektedirler. Eğer bu konuda küresel bir konsensüs oluşur ise yani insanı öldürmeye karar verme yazılımı kabul görür ise bu otomotivden silaha çok konuda yaygınlaşacak bir konu olacaktır. Aynı zamanda Google bu tartışmanın odağında bir firmadır.

Bütün bu gelişmeler paralelinde şunu söylemeliyiz, 2020’den sonra dünyanın ileri kentlerinde en azından belirli muhitleri içinde sürücüsüz ve hatta elektrikli araçların hizmete girmiş olduğunu görmüş olacağız. Bu yöndeki çalışmalar hızla devam etmektedir. Dünyaya bakıldığında ileri ketler ile geri kentler arasında en belirgin farkları trafik düzenleri ve bu ayrımın esas aracı olan otomobiller göstermiş olacaktır. Çoğu dünya kenti ise eski usul araçların ve teknolojilerin çöplüklerine dönüşecektir.

(Görsel: wired.com)

İnovasyon 'ın son yazıları

240 views

 Sonsuz Şiddet Dönemi ve Doğal Endişe

Yapay zekâ konusunun doğurduğu belirsizliği size, dahi makineler, derin karmaşa, sonsuz şiddet ve doğal endişe şeklindeki kavramlarla betimleyeceğim. Yaşam tarzımız hızla değişirken bireyler olarak alınan kararlarda herhangi bir etkimiz olmuyor. Daha çok kullanıcı oluyoruz, sayıdan ibaretiz, yani birer veriyiz. Yaratılan medeniyette her birimizin bir anlamı var.
2.1K views

Sosyal Medya Dilemması

Günümüzde derin bir biçimde sosyal medya dilemması veya gelişim paradoksu yaşanıyor! Dördüncü Sanayi Devrimi’nin etkileri her alanda değişimi tetikliyor. Teknolojinin ürünü medya platformları sosyal yaşamın ötesinde, hukuk, ekonomi, politika, uluslararası ilişkiler, güvenlik (ki içinde terörizm de var), sağlık ve eğitim gibi pek çok değişimin yerli yerine oturmasını baskılıyor. ABD’de yaşanan son 6 Ocak Senato Binası baskınını büyüteç altına alıp, konu hakkında tartışmak istiyorum. Ayrıca yazıda hukuki ihtiyaçlar açısından bazı temas ettiğim noktalar da olacaktır.
2.9K views

5G Teknolojisi ve ABD-Çin Rekabeti

Son birkaç yıldır en fazla duyduğumuz konulardan birisi 5G teknolojisi oldu. ABD ile Çin arasında büyük bir savaşa dönen teknolojide somut konu 5G’dir. Çin, 5G teknolojisini üretti. ABD henüz 3G’de kaldı. ABD bu alanda adım atana dek Çin’in teknolojiyi yaygınlaştırmasını yavaşlatmak veya durdurmak için önlemler almaya çalışmaktadır. Bu konu teknoloji kadar, istihbarat, ekonomi, altyapı, iletişim konusudur. Nedir 5G teknolojisinin farkı? ABD neden bu denli saldırgan davranıyor?
1.3K views

Netizenlerin Beyni Büyük mü?

Ağ tabanlı yaşam kalıplarının daha belirgin olacağı bir dönem girmiş bulunmaktayız. Yeni dönemin en önemli konularından birisi de kentlerin nadide noktalarında yaşayan ve değişik yaratıcılık kabiliyetine sahip genç beyinlerden azami istifade etmenin yollarını bulabilmektir. Silikon Vadisi örneğinden yola çıkarak birçok gelişmiş ülke kendi yaşama normlarına göre yeni bir sosyal yaşam dokusu oluşturmayı hedefliyorlar.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme