beyaz-saray-f-35-kartini-oynadi-ama
Beyaz Saray F-35 Kartını Oynadı

Beyaz Saray F-35 Kartını Oynadı, Ama…

17 Temmuz 2019
Okuyucu

ABD Başkanı Donald Trump’ın dünkü adaletten bahseden açıklamalarına rağmen bugün Beyaz Saray Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının verilmesinin mümkün olmadığı yönündeki beklenen açıklamasını yaptı. Bu konuyu değerlendirelim.

Önce gelişmeyi verelim. Fotoğrafta da görüleceği üzere Beyaz Saray S-400 füze sistemlerinin Rusya’nın bir istihbarat platformu olduğunu işaret ediyor. Bu nedenle F-35 uçaklarının aynı yerde olamayacağını ve dolayısıyla Türkiye’ye verilmesinin diplomatik diller mümkün olamayacağını bildiriyor. Ama yine de ABD’nin Türkiye’nin hava savunmasına çözüm bulmak için gayret edileceği söyleniyor. Konunun özeti budur.

Beyaz Saray’ın açıklamasına istinaden ilk aklıma gelen konular şunlar olmuştur:

  1. Bu adil değil: Projenin neredeyse başından beri Türkiye ortak. 2006’da resmen projeye girdi. Parasını ödüyor, bazı parçaları üretiyor. ABD o tarihlerde Patriot talebimizi de biliyor. 2007’de Patriotları vermeyeceklerini anladık. Ama S-400’lerle ilgilendiğimizi o tarihten bu yana biliyorlar. Hiç bir şey demediler. Bugün konuşulacakları o tarihlerde konuşabilirdik. Müttefik böyle davranır. Hele NATO’nun bu konuda söyleceği hiç bir şey yok, katkısı da yok.
  2. Türkiye’nin ortak komisyon önerisine hiç bakılmadı: Türkiye her şeyi şeffaf yaptı. ABD, sorun olacağını söylediğinde ortak bir komisyon kurup teknik inceleme yapalım dedi. Ama ABD bu öneriye hiç cevap vermedi. Eğer komisyon kurulsaydı bugün ifade ettikleri istihbarat platformunun F-35’lerin ve NATO sistem bilgilerinin çalınması yönündeki iddia raporla sabit olacaktı. Bu teknik belge belki Türkiye’yi ikna edecekti. Ama bu olmayınca yine ABD tek taraflı bir iddia ile hem NATO’yu hem de müttefiki Türkiye’yi bir kenara koydu. Eğer ABD’nin bu iddiası politik anlam taşıyor ise işte bu durum başka bir nedene tekabül eder.
  3. F-35’ler de bir hava savunma sistemi: ABD Türkiye’nin hava savunmasına çözüm bulacakmış! Tamam, F-35’leri Türkiye genel ifadeyle savunmada kullanacak. Ayrıca özelde Türkiye uçaklar ile yapılacak Hava Savunma görevlerin (himaye, bölge hava savunması, önleme) bir bölümünü F-35’lerle yapacaktı. Mühimmat ve taktik konsept buna uygun. Şimdi ne olacak? Türkiye, ABD veya herhangi bir ülkeden F-35 yerine başka bir hava savunma uçağı mı talep edecek? Bunu NATO değerlendirdi mi?
  4. Türkiye savaş uçağı için bu kez ABD harici arayışa girecek: Önemlisi budur. Türkiye Milli Muharip Savaş Uçağı (MMU) projesine hız verecek. Bir partner bulacak ve milli uçağını en kısa sürede yapacak. diyelim TFX dediğimiz bu proje gecikecek. Bu durumda ihtiyaç olduğu nedenle yine piyasadan uçak talep edilecek. Neticede Türkiye F-35’lerle eskiyen F-4’leri modernize edecekti. Bu ihtiyaç sürüyor. Modernizasyon bir şekilde olacaktır. Eğer ABD bu yeni modernizasyon programında ABD dışarıda kalırsa ve Türkiye örneğin Rus uçağı alırsa ne olacak? ABD bunu göze alıyor mu? Bu demek olur ki Türkiye bütünüyle başka bir yola giriyor!..
  5. Asya tamamen Rus ve Çin silah programlarıyla birleşecek, ABD kendine bir oluşum yaratmış olacak: İşte bu konu başlı başına önemlidir. Bu jeopolitik bir sorun sahasıdır ve ABD’yi vizyon olarak zora sokar. Önce “Güncel Siyasete Stratejistlerin Penceresinden Bakmak” başlıklı yazıyı hatırlatmak isterim. Bu yazıyı Beyaz Saray’ın açıklamasından önce jeopolitik anlamda işaret etmiştim. Bu yazıda ne demek istemiştim ve neden burada işaret ediyorum? “Türkiye bölgesel güç olmaktan çıkarak küresel güç olmaya doğru gelişim sürecini yaşarken, çeşitli tartışmaların, engellemelerin, karşı koymaların muhatabı olacaktır. Avrasya politikalarında Türkiye oyuncudur. Bunun gereği, Rusya, İran, Hindistan, Çin ile işbirliğine ya girdi ya da yakın zamanda girecek. Silahlanması, ekonomisi, sosyo-politik iletişimi bu cepheden gelişecek. Türkiye kendi Savunma Sanayii’ni ve küresel ticaretini geliştirmektedir. İşbirlikleri buna göre gelişecektir. Savunma ve küresel ticaret konusu karada, denizde, havada ve uzayda olacaktır. Jeopolitik teorisyenler (Mackinder, Mahan, Spykman, Brzezinski) Batılıdır. Onların ilgisi işin başından itibaren söz konusudur. O halde Türkiye, Atlantik’te Batı ile ilişkilerini sürdürecektir. Türkiye, Avrasya’da güçlenirken Batı ortaklığıyla hareket edecektir. Türkiye, sonuçta Pasifik’te bir işbirliği kanalı bulacaktır.” Eğer bu ifadelere konuyu tekrar okumaya kalkışırsak, bugün değil, belki 2035’lerde ABD karşısında çok başka bir blok bulacak. Bunu istiyorlar mı?

Bu hususlar açıkça bir restleşme anlamı taşımaktadır. Türkiye egemen ve adaletten yana bir ülke olduğunu defaatlen açıkladı ve gösterdi. ABD bunu gördü, en iyi gören de Trump oldu. Şimdi ABD’ye karşı sadece Türkiye’nin değil, pek çok ülkenin güvensizliği iyice arttı, artacak da.

Türkiye bundan böyle ABD ile eskiden olduğu gibi güvenilir bir müttefik ve dost ile görüşür gibi görüşmeyecektir. ABD sadece İsrail ile işbirliğine güvenip nerelere varacak tarih gösterecektir. Suriye, Doğu Akdeniz, İran, Filistin gibi meselelerde ABD ile hiç yakın olmayacaktır. Bu politik bir bölünme de yaratacaktır. ABD aslında yarım sayfa yazıyla güvenilir bir dostunu kaybetmiştir. Kendisi bilir. Büyük güçler böyle hatalarla yerinden düşerler!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

gucun-bilesenleri-ve-turkiye
ÖNCEKİ YAZI

Güncel Siyasete Stratejistlerin Penceresinden Bakmak

silah-sistemlerinin-tedariki-ve-turkiye
DİĞER YAZI

Silah Sistemlerinin Tedariki ve Türkiye

Politika 'ın son yazıları

29 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
107 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
157 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
165 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme