Cemal Kaşıkçı ve İstihbarat Meselesi

9 Ekim 2018
Okuyucu

Konuya yaklaşık bir haftadır İstanbul’da akıbeti meçhul olan Suudi Muhalif Gazeteci (Türk asıllı) Cemal Kaşıkçı hakkında çok başka bir açıdan bakacağım, burada sadece bir istihbarat dersi çıkarmak adına yazacağım. Zira olay henüz “açıklama bekleniyor” durumdadır. Açıklansın, onu da konu ederiz.

İstihbarat işleri böyledir işte!.. Gizlidir. Hikaye yazanlar açıklanan kadarını bilir. Veya kıymetten düşmüş konuları yaşayanın anılarından okuyanlar bilir; tabi işin içinde John le Carre yoksa. İstihbarattan anlamak öyle yazılanları tekrar yazmak, film anlatır gibi muhabbet etmek değildir. İstihbarat gizem dünyasıdır. Üstelik bizim yazarların hiçbiri bir John le Carre değiller.

İstihbarat işlerini bilse bilse diğer bir istihbaratçı bilir ve o da kenardan seyreder, yaptığı gülümsemektir. Çünkü normal yaşamda sokaktaki insanlardan kimlerin, ne maksatla, kime çalıştığını az çok bilir. Peşine düşerse kesin bilir, ama iş olsun diye kimsenin peşine düşmez, bu bir merakla yapılacak iş değildir, profesyonelliktir, gizlenmek işin doğasındaki meseledir.

İstihbarat meraklı gazetecilik değildir, bir bankanın istihbarat servisinde çalışmak da değildir… İstihbarat hukuk değildir, denir ya önleyici hukuk diye, bu kullanmasını bilenedir. İstihbarat diplomasi değildir, her diplomat istihbarat işinde olmalıdır, ama işin asıl yetişmişinden farklı bir durumdur bu. İstihbarat askerin ve polisin vazifesidir, ama her asker veya polis ajan olacak değil ya! Etki ajanı ne? Ortada dolaşan, iş güç sahibi biridir; gazeteci, rahip, akademisyen… Zaten ondan ortalıktadır, dokunursan hukuken problem olsun diye, birilerini etkilemektir işi; gerçek ajanlık yapmak ise başkadır.

İstihbaratçıyı diğer istihbaratçı bilir; istihbaratçı diğer istihbaratçıyla korkutulur; istihbaratçı diğer istihbaratçı ile takas edilir; başkaları takasa tabi değildir, liste dışıdır; hukukçu, diplomat veya iş adamıdır, ki mevzuat bunlara değişir. Karşı-istihbarat istihbaratçının işine rest çekmektir, elini gördüm demektir…

İstihbaratı sulandırmak kabul edilir değildir! El Muhaberat imiş!.. Haber-almak bile başka bir meseledir. İşin içine plan girince daha da başka olur elbette.

Örneğin Suudi Muhalif Gazeteci Cemal Kaşıkçı hikayesi. Bugün itibarıyla Kaşıkçı nerede, akıbeti ne, bilmiyoruz. Zamanla açıklarlar, biz de öğreniriz. İşin polisiye ve diplomatik tarafları başka, gazetecilik konusu bile başka. Halkı bilgilendirmek, ülkeyi savunmak, insanlık suçu işlenmesinin önüne geçmek gibi pek çok doğru söz söyleriz bu arada. Bir iki yıl sonra kendine iş arayan yazarlar (!) çıkar hikaye yazarlar, raflarda yerini alır bu kitaplar.

Hatırlıyorum da devletin kasasındaki gizli dokümanı bile piyasada rafta bulabilmek görülmüş bir konudur ülkemizde. “Kaynağım var,” dedi gazeteci ve söylemedi. Halen gazeteci. Hani o gizli servis, “Gel kardeşim, kim verdi sana bunu demedi,” iyi mi! “Politika başka iş,” dedi herhalde…

Kullanılır insanlar, ama hemen herkes kendine bir rol biçer!.. Bazıları hayal dünyasındadır, bazıları ise tarih yazan, bilinmeden…

İstihbarat ne, biliyor musunuz? Eğer Suudiler burada bir operasyon yapacaksa daha ülkeye adımını atar atmaz karşısına birilerinin dikilebilmesidir. Güvenlik kameralarını incelemek değildir! İstihbarat ne biliyor musunuz? Onunla temastaki etki ajanlarını bilebilmek ve şimdi onların ifadelerinden yola çıkarak örneğin Dubai’de, Riyad’da karşı bir operasyon yapmaktır. Ülkenin istihbaratının gücü böyle çıkar ortaya.

Emin olabilirsiniz, eğer Muhaberat İstanbul’da bir operasyon yapıyorsa, CIA’nın geri planda bundan haberi vardır. Uçuk bir söz değil bu! Aksi olursa CIA  gitsin kendini Potomac nehrine atsın. Ama elbette Kaşıkçı’nın çalıştığı Washington Post bundan habersiz olacaktır. Bilirse sızıntı var demektir. Sızıntı istihbaratta kabul edilemez; hani derler ya, eşyanın tabiatına ters, böyle bir konu kabul edilir.

CIA’sız Ortadoğu olmaz! Hatırlayalım… Suudi Arabistan Kralı Selman ülkesinde bir geleneğe son verdi. Kararnameyle, Suudi Arabistan Kralı’nın seçimini öngören Anayasa’nın 50’nci maddesinde değişiklik yaptı. Kral Selman, Veliaht Prens Muhammed bin Nayif’in yerine oğlu Muhammed bin Selman’ı getirdi. Prens Muhammed bin Nayif Başbakan ve İçişleri Bakanlığı görevinden de alındı. Nayif’in yerine Kral Selman’ın oğlu İkinci Veliaht Prens Muhammed bin Selman getirildi. Kral Selman’ın 31 yaşındaki Savunma Bakanı Muhammed bin Selman, Birinci Veliaht ve Başbakan oldu. Muhammed bir Selman’ın Savunma Bakanlığı görevi de devam ediyor. Böylelikle genç Başbakan ve Savunma Bakanı Suudi Arabistan’da musluğun başına geçmiş oldu. Muhammed bin Selman’ın ilk icraatı Trump’dan 110 milyar dolarlık silah satın almak oldu. Trump’ın ilk resmi ziyaretinde oldu bu iş, o meşhur dünyaya el basan fotoğraflı gezide. Boeing ürünü F-15’leri Prens kendi mi istedi, ABD mi sattı, ayrı hikaye. Yeni Veliaht Prens aynı zamanda Suudi Arabistan’ın petrol şirketi Aramco’nun 2016’da kısmen özelleştirilmesini ve enerji yasalarında birtakım değişiklikler yapılmasını teklif etmişti. Bunun sonucu olarak Suudi petrol devi Aramco’nun CEO’su Amin Nasser, 11 Amerikan şirketiyle 50 milyar dolarlık anlaşmalar imzalanacağını söylemişti. Veliaht Prens Ortadoğu’da Amerika’nın en güvendiği liderler arasında görülüyor. Nedir bunlar? Sadece biyografik istihbarat bilgisi!

Geçen hafta Suudilere Trump ne dedi? Resmen tehdit etti. Biz olmasak iki hafta yerinizde duramazsınız, dedi. Nedir bu?

Kaşıkçı olayını, yakın zamanda İngiltere’de Rus istihbaratının (FSB) gerçekleştirdiği iddiası ile ortaya çıkan çift taraflı ajan Skripal olayı üzerinden anlatanlar oldu. Bu iddialar doğruysa kaydedelim, işte gerçek bir istihbarat operasyonu. Eğer böyle ise bu FSB’nin İngiltere’ye ve NATO’ya tam bir gol!

Neyse, sanırım bu da birilerine bir gol oldu. Ama henüz maç bitmedi. Doksan dakika bitene dek bekleyelim. Bizim de golümüz olabilir belki, hakiki bir istihbarat meselesinde. Diplomasi ise başka: Persona non grata. Polis ve jandarma çalışsın, hukuki delil toplasın. Gazeteler ise manşet atmaya devam. Sivil Toplum Kuruluşları bence daha da seslerini duyurmalılar. İnsan hakları ve Sivil Toplum meseleleri konusu hepimizin ortak konusu…

Tek dileğim Cemal Kaşıkçı’nın ölmemiş olmasıdır. Bu arada, hikayecilere de başarılar dilerim.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

zamana-ve-mekana-oynamak
ÖNCEKİ YAZI

Zamana ve Mekana Oynamak

enerji-savasi-trump-ve-suudi-kralligi
DİĞER YAZI

Enerji Savaşı, Trump ve Suudi Krallığı

Politika 'ın son yazıları

27 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
104 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
157 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
162 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme