suriye-ozel-temsilcisi-jeffrey-kendi-bile-inanmiyor
Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey Kendi Bile İnanmıyor!

Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey Kendi Bile İnanmıyor!

16 Kasım 2018
Okuyucu

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Büyükelçi James Jeffrey, Defence One’ın düzenlediği toplantıda şu anki görev alanıyla ilgili konuştu ve soruları yanıtladı. Jeffrey ne demek istiyor? Bakın, sözleri gayet açık: “ABD, Suriye’de iş birliği yaptığı PYD’nin PKK’nın Suriye’deki uzantısı olduğunu biliyor, inkar etmiyor; ancak PYD’yi terör örgütü olarak tanımıyor.” Türkiye ne diyor? Türkiye de çok açık söylüyor: “PKK uzantısı PYD/YPG terör örgütüdür, ABD’nin Suriye’de bir terör örgütüne muhtaç olduğunu itiraf etmesi çok aşağılayıcı!

Jeffrey’in söylediklerinden çıkardıklarımı ifade edeyim. Türkiye’ye şunu ima ediyor: Vaktiyle Irak’ta nasıl KDP (Barzani güçleri) ile el ele verdiyse, gel şimdi Suriye’de PYD ile aynı senaryoyu oyna. PYD/YPG demek istemiyorsan da SDG (Suriye Demokratik Güçleri) de. Soğuk Savaş sonrası zamanın şartlarıyla bugünü aynı zanneden özel temsilcinin kafası gerçekten karışmış. Nasıl eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell inanamadığı sözlerle ortaya çıkıp sonra “hayatımın hatası” dediyse, yarın Jeffrey de benzer bir duruma düşecektir. Çünkü Jeffrey’in endişesi sözlerinin içinde belirginleşiyor.

Türkiye’ye veya Suriye’nin kuzeydoğusundaki ortaklarımıza, kendilerince PKK’nın uzantısı olan PYD’nin evrimi olan SDG’ye sırt çevirmiş olsaydık Suriye’ye barış getirme misyonu çoktan bitmiş olacaktı. Bu bizim içinde bulunduğumuz bir ikilemdir ve iki tarafı da ortak hedeflere odaklanması konusunda ikna etmeye çalışıyoruz. Çünkü PYD de Suriye’de farklı bir hükümet görmek istiyor, İran’ın orada olmasını istemiyor ve DAEŞ’in yenilmesini istiyor ancak burada sorun, Türkler anlaşılır sebeplerden dolayı güney sınırında PKK ile ittifak içinde olanları görmek istemiyor.” Bu sözler Jeffrey’indir. Gerçekten çelişki içindeler ya da diplomatik dille durumu böylesine dolambaçlı biçimde kuruyorlar.

ABD’nin YPG/PKK unsurlarını Fırat’ın doğusuna çekerek Türkiye’nin kaygılarına yanıt vereceğini savunan Jeffrey, ABD’nin bölgede diğer gruplara verdiği gibi YPG/PKK’ya ağır silahlar vermediğini, sadece bir taburluk hafif taktik silahları verdiklerini ileri sürmektedir. YPG/PKK’ya taktiksel araçlar, HUMVEE tipi, ancak üzerine silah monte edilmeyen zırhlı arazi araçları, hafif silahlar, havan topları ve makineli tüfekler verdiklerini; tank veya anti-tank füzeleri ile karadan havaya füze sistemleri gibi ağır silahlar vermediklerini iddia etmektedir.

Peki, PKK Türk tankına kullandığı o sofistike tanksavar roketini nereden buldu, sorusunun cevabını kendisi bilmiyor mudur? Suriyeli muhalif gruplara daha önce anti-tank TOW füzelerini verdiklerini ancak YPG/PKK’ya bunları vermediklerini ileri süren Jeffrey, “Tüm bunları sadece Türklere sinyal vermek için yaptık ve inanın bu bize az pahalıya mal olmadı, çünkü daha önce oraya Amerikan topçu birliklerini gönderdik, onlara ateş gücü sağladık çünkü ellerinde yoktu,” ifadesini kullandı.

Kimdi o anti-tank verdikleri muhalif grup ki? Türklere ne sinyali vermeye kalkıyor? Açık ifade et! Türkiye çok uzun zamandır ABD talimatlarını ve silahlarını kullanıyor, ortak tatbikat yapıyor, NATO’da birlikteler…

Jeffrey her şeyin farkında. Şöyle diyor: “Suriye’de DAEŞ’in yenilmesinin ötesinde bir politikamızın olmasına karar verdiğimiz zaman Türkler bizim için zorluk çıkarmaya başladı.

Aslında Türkler zorluk çıkarmadı. İlk konu, DAEŞ ile mücadeleyi beraber yapalım dedi. İkincisi, DAEŞ önemli ölçüde bitirildikten sonra Suriye politikasını teröristle değil, gel benimle yap dedi.

Jeffrey, söylediklerine böyle bir cevap verileceğini bildiği nedenle, konuyu dağıtmak istiyor. Sahada var olan DAEŞ’ten başka milis tehditlerini ifade ediyor. Ama burada da yanılgı içindedir. Jeffrey, Türkiye’nin, ABD’nin öncelikleri olan DAEŞ’in yenilmesi, İran ve İran destekli milislerin Suriye’den çıkarılması ve Suriye’de siyasi bir barış sürecinin başlaması önceliklerine katıldığını, söylüyor.

Onlara (Türklere) anlattığımız üzere bunun (YPG/PKK ile iş birliği) geçici bir alışveriş olduğunu söylemiştik. Hala öyle ama buna bazı ‘koşullar’ ekledik. Bunu onlara (Türklere) anlatma konusunda başarılı olamadık. Bu da bizimle, Türkler ve PYD/SDG arasında sınır bölgesinde gerginliğe neden oluyor.

Çok deneyimli bir diplomat bu sözlerle ortaya çıkıyorsa onun adına üzülmemek mümkün değildir. Geçici alışveriş için sahadakilere not ettirdikleri geçici alışverişin koşullarını dünyaya anlatsın isteriz. Mantıklı mı, değil mi görürüz. Türkiye’ye verilen vaat yeterli değildir. Bizi teröristlerle gerginlik falan yaşamıyoruz; kim olurlarsa olsunlar alenen teröristlerle savaşıyoruz. Dahası, bunlar bir müttefikin söyleyeceği sözler olamaz, teröre karşı sahada Amerikalılar da Türkiye gibi duruş göstermesi gerekmektedir. Eğer Türkiye’ye şöyle diyorlarsa kabul edilebilir mi? “İran’a, milislerine, DAEŞ’e, El Kaide uzantılarına, Esad’a ve az da olsa Ruslara karşı teröristleri yıkayıp paklayıp SDG yapıp kullanıyoruz, işimiz bitince, yani Suriye kuzeyine yerleşince zaten amacımız gerçekleşmiş oluyor, sen de buna göz yummalısın, bize terslik çıkarmamalısın…” Bu nasıl bir plan?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

girmek-mi-zor-cikmak-mi-zor
ÖNCEKİ YAZI

Girmek mi Zor, Çıkmak mı Zor?..

DİĞER YAZI

Neden Türk Akım?

Politika 'ın son yazıları

26 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
34 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
65 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
112 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
82 views

Modern Rekabet

Burada modern rekabetin küreselleşmesi öyküsünü kendi içindeki kavramlarını tartışarak, Rusya ve Çin örnekleri üzerinden otoriter yönetimlerin eleştirisini yaparak açıklayacağım. Kavramsal olarak "modern rekabet" anlayışını bu şekilde açıklama imkanı bulacağım. Sonlara doğru kapitalizmin yozlaşmasını açıklayacağım. Bu kısımda da Anglo-Sakson yapıyı ve Kıta Avrupa'sını işaret edeceğim. Burada anlaşılması gereken şu olacak: Demokrasi ve insanlığın gelişimi kimsenin insafına kalmamalı, rekabetin yapılma amacı değer üretmek esaslı olmalı.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme