Site icon Politik Merkez

Netizenlerin Beyni Büyük mü?

Okuyucu

Ağ tabanlı yaşam kalıplarının daha belirgin olacağı bir dönem girmiş bulunmaktayız. Yeni dönemin en önemli konularından birisi de kentlerin nadide noktalarında yaşayan ve değişik yaratıcılık kabiliyetine sahip genç beyinlerden azami istifade etmenin yollarını bulabilmektir. Silikon Vadisi örneğinden yola çıkarak birçok gelişmiş ülke kendi yaşama normlarına göre yeni bir sosyal yaşam dokusu oluşturmayı hedefliyorlar.

Açık söylemeliyim, “netizen” konusunu ben de sempatik bulmuyorum. Her defasında sanki insandan değil, robottan bahsediyormuşum düşüncesine kapılmıyor değilim. İnsanı yücelten değerlerin en büyük savunucusu ben olmalıyım, diyorum kendime. Burası tamam! Ama yaratıcılık, gelişme ve bilinç atmosferini geliştirme konusu da insana özgü bir savunu konusudur. O halde en başta kabul etmemiz gereken bir konu var, insan insanlığından çıkmayacak şekilde yaratıcılığını geliştiren sistemlerin sistemini inşa etmekten sorumludur. Bunu tarif ederken imkân olarak ağlardan bahsediyorsak ve bu şartlardaki netizenin beyninin kapasitesi artıyorsa, bence yeterlidir. Kastımız bu olabilir.

IV. Sanayi Devrimi (Endüstri 4.0) sonrası gelişen teknolojilerin insana, sistemlere ve mekanlara yüklediği bazı yükler var, olacaktır da. En başta olan şudur, insan nasıl dijitalleşmenin, bilgisayar sistemlerinin getirisini doyasıya hazmetti ve gelişme gösterdi ise yapay zekanın, büyük verinin, nesnelerin internetinin, bulut teknolojisinin de getirisini hazmedecektir. Burada dikkatten uzak tutulmaması gereken nokta, gerekli insan yapısı, öğrenim modelleri, iş ortamları, üretim sistemleri gibi pek çok olması gereken değişimi de hazmedebilmektir. Değilse bunun adı “devrim” olmazdı!

Jo Boaler’in Sınırsız Beyin, Sınırları Aşarak Öğren, Yönet ve Yaşa[1] isimli kitabını okuduğumda bu fikre daha fazla sahip olduğumun farkına vardım. Öteden beri küresel ağlarla birbirine başlanmış mega kent dokularına dayalı yeni bir sosyo-politik ve sosyo-ekonomik düzenin inşa edileceğine dayalı fikirlerimi geliştirmeye çalıştım. Boaler’in insan beyninin büyüyebileceğini işaret eder araştırmalarını okuyunca daha fazla emin oldum. Bu durumda yaratıcı beyinlerin bir araya getirilmeleri ve onlar için ekosistemin oluşturulmasından sonraki kazanımların daha fazla olabileceği konusunda yeterince fikrim oldu.

Aslında yapılanlar veya yapılması gerekenler bilinmeyenler değildir. Hep bildiğimiz kavramların biraz daha ve sistemli bir biçimde yaşamın içinde önemsenmesi yeterlidir. Bunlardan bazılarını Boaler işaret ediyor. Örneğin; dirayet, minnettarlık, güven…

Bu kavramların pekiştirilebildiği sosyal ve çalışma ortamlarındaki bireyler hafızalarına daha fazla müracaat ediyorlar, yeni fikirlere daha yatkın oluyorlar, kolektif akla daha fazla ihtiyaç duyuyorlar, çok boyutlu zihniyete sahip oluyorlar. Bir kere “hayır” kelimesinden kaçınmayı öğrenmiş olan bireylerle ilerlemek daha kolay oluyor. Motivasyonu yüksek tutmayı bilen bireylerin verimliliği her şartta daha başarılı oluyor.

Peki gerekli olan kabuller neler? Aşağıda okuyacaklarınızı bir anlamda kuantum fiziği ile ilişkilendirebilirsiniz. Kuantumdaki boyutluluk, çokluk, çözüm imkânı gibi pek çok algıya dönük husus burada olması gereken ve aranan konulardandır.

Sıralayalım: 

İnsan beyni hacim olarak artmıyor, burada büyümekten kasıt işlem kabiliyetinin, bilgi kapasitesinin ve yararlı olma gücünün artması olabilir. Klasik yöntemlerle bezeli, skolastik ortamları ve dar ekosistemleri biliyoruz. Aslında yaşamımız boyunca bu konuları tartıştık durduk. Bunlar yaratmaya engel birçok unsuru beraberinde barındıran yapılardır. Öğrenmeye ve gelişmeye de engeldir. 

Ancak, ucu açık konuların sapkınlıkları da üreteceği endişesi hepimizde vardır. Temkinli bir gelişmenin gerekçelerini savunanların en belirgin argümanı da burada ortaya çıkmaktadır. O halde hem ilerlemeyi sağlayan ama sapkınlığı da dikkate alan bir önermeyi ortaya koymak ve savunmak gerekmektedir. 

Her bir bireyin en önemli özel konusu geç yaşlanmak veya mümkünse beynin fonksiyonlarından azami istifade edecek bir ömrü hak etmektir. O halde yukarıda okuduğunuz gelişme yüklü önerilere bir daha bakın derim. Eğer bireysel olarak kendinizi veya en sevdiklerinizi gözeten, daha etkin olacağınız bir yapının kontrolünü elinizde tutabiliyorsanız, ne mutlu size, derim.


[1] Jo Boaler, Sınırsız Beyin, Sınırları Aşarak Öğren, Yönet ve Yaşa, Çev. Zeynep Nur Ayanoğlu, KÜY, 1. Baskı 2020, İstanbul, s. 163-177.

Exit mobile version