Site icon Politik Merkez

EXPO 2016 Antalya Kapandı

expo-2016-antalya-kapandi

EXPO 2016 Antalya Kapandı

Okuyucu

EXPO 2016 Antalya 22 Nisan 2016 tarihinde açılmıştı. Uzun süreli bir proje olan EXPO için seçilen tema “botanik” konuluydu. Açılışından altı ay sonra bu geçtiğimiz Pazar günü kapanışı yapıldı. Basına verilen bilgilendirmelerde “muhteşem kapanış” şeklinde açıklamalar yer almaktaydı. Öyle denebilir, renkli ve eğlenceli bir kapanıştı. “Dört buçuk milyon kişi gezdi,” diye açıklama yapıldı, sanırım bu sonuç “sevindirici” bulundu. Benim sorum ise şu: Türkiye-Antalya bu EXPO’dan ne kazandı, ne kaybetti? Kapanışta değişik konuşmalar yapıldı ama bunları bir yana bırakalım; biz bu süreç içinde az da olsa nelerin konuşulmadığına bakalım.

Başlangıçta bazı önemli noktalar üzerinde durmakta yarar vardır. Uluslararası stratejik önemdeki bu tür “exhibition” süreçlerini yarın isteseniz tekrar yapamazsınız. Ülkeler tıpkı olimpiyatlar gibi sıra ile bu etkinliği alırlar ve şanslarını en iyi kullanarak bir taraftan kendilerini tanıtırlarken, diğer yandan bazı kalıcı avantajlar elde ederler. Ülkeler hangi yönde gelişme gösterecekler ve neyi ön plana çıkaracaklarsa onu konu ederler. Örneğin “yeşil dünya” sloganı ile ortaya çıkan bir ülke çimenlerin nasıl ekileceğini anlatmak yerine, en son teknolojilerle temiz enerji ve küresel kirliliğe çare gibi daha komplike ve çığır açacak konulara yoğunlaşır. Buradan anlaşılacak şudur; Türkiye bir hakkını kullanmıştır ve basitçe “çiçekçilik” konusunu işlemiştir.

Antalya EXPO’su için “dev” bir proje yapılmıştır. Neler yoktu? Danışmanlar vardı, yükleniciler, taşeronlar… Bir görseydiniz! Konuya angaje edilmiş birkaç danışman ve yetkili tanıma fırsatım oldu, bunlar komisyoncu aklına sahip ve inşaat işlerini önemseyenlerdendi; ne talihsizmişim!..

Aksu bölgesinde iki akarsu arasındaki, denizin taştığı zamanlarda sular altında kalan (hatırlanacaktır, televizyonlar naklen yayın yapmıştı, beş-altı yıl önce buradaki karayolundan turistler lastik botlarla ve iş makineleriyle karşıya geçirilmişti,) bir arazi çok yüksek maliyetlerle ıslah edilmiştir. Altyapıya büyük harcamalar yapılmıştır. Üstyapıdan, EXPO’nun fonksiyonunun yerine getirilmesinden çok altyapıya önem verilmiştir. Maliyet-etkinlik açısından bu hususun ciddi bir araştırma konusu olduğu aşikardır.

Ayrıca, yine altyapı olarak, Antalya Büyükşehir Belediyesi bölgeye ulaşımı daha çağdaş yapabilmek açısından raylı bir sistem öngördü. Ayrı bir yol inşa etmedi, mevcut karayolunun arasına ray döşedi. Şehrin içinden, havaalanına ve EXPO merkezine ulaşan bu raylı sistem belki ileriki dönemlerde yarar sağlayacaktır. Ama EXPO süresince pek yararı olmadı. Halen vagonlar boş gidip geliyor. Hatta bazı akşamlar bu alanda yapılan konserlere ulaşmak için halk karayolunu tercih etti. Tüm düzenleme yeniydi ama yine de trafikte tıkanıklıklar oldu. Özellikle konser zamanlarında yeni yapılan köprü ve kavşaklar yeterli olmadı. Yeni düzenlemesi yapılan yolda uzun kuyruklar oluştu.

Antalya ilk parti raylı sistem inşası sonrasında kent merkezindeki yol düzenini ve ticareti bir nevi öldürmüştü, halk bundan şikayetçi oldu. Bakalım bu ikinci parti tramvayla şimdi neler olacak?.. Ben bu noktayı niye konu ettim? Raylı sistem Antalya’da zaten olması gerekiyor ama bu EXPO fırsatı ile projelendirilen bir altyapıdır. Konsantrasyon başka bir alana kaymıştır.

Biz bu işi başka türlü düşünmüşüz, ülkeler gelsin bir stant açsın ve kendilerini tanıtsın! Sadece bu! Tamam, aslı bu ama nerede Türkiye’nin veya Antalya’nın öne çıktığı nokta? Antalyalıyı eğlendirmek mi, festival yapmak mı? Bu düzenlenen yolun havaalanı ve turizm merkezleri (örneğin Manavgat, Alanya, Belek istikametindeki) için mutlaka yararı olacaktır. Ama EXPO ile ilgisi pek olmadı. Hatta sistem geç devreye girdi, yetişmeyen bölümleri oldu. Bakalım Meydan kavşağından Antalya çıkışına kadar esnaf nasıl etkilenecek?

Başlangıçta bir akıl yürütüldü, Antalya’ya turistler geliyor, konaklama tesislerine gelen yabancı turistlere EXPO tur satışı yapılır, hem tanıtım olur hem de yapılan masrafların bir bölümü buradan kazançla karşılanır. Seçilen konuda çiçekler kadar çocuklar da vardı. Turistler ve çocukları… Sonuç ne oldu? EXPO sonunda yetkililerce verilen rakamlar kulağa hoş gelebilir. Ama ayrıntılı analizlere bakmak gerekir! Ziyaretçilerin en önde geleni turist bile değildi. Antalya’nın daha çok ucuz eğlenceyi tercih eden halkının hafta sonu ziyaretleri, konserlerde toplanan insanlar, hesaplanandan çok az sayıda turist ve tema konusunun gereği uluslararası çiçek işine angaje işadamı, sırasıyla ziyaretçiler bunlar. Umarım eğlenmişlerdir… Başka bir konu, ülkenin her yerine “EXPO’ya … KM” levhası kondu, kaç kişi bu sebeple Antalya’ya geldi acaba, bilen var mı? Elbette Rus turist azalınca iç turizm imkanları zorlandı, ucuz iç turist eğlence olsun diye EXPO’ya uğramıştır. Böyle bir sonuçla tatmin olunacak mı acaba? O zaman, “Türkiye bu önemli etkinlik hakkını ne için kullandı, neden bu yatırımlar yapıldı,” diye sormak gerekmiyor mu?

Eksiklikleri savunmak çok kolay. Hesap turisti gezdirmekti ya, malum 2016 turizm açısından kötü bir sezondu, o halde EXPO da bundan etkilenecekti ve öyle de oldu! İşte size savunu! Peki, kim dedi bu işin ilk planlayıcılarına, “Turizme sırtınızı dayayın,” diye? Demek ki kurgu hatası var, kolaycılık yapılmış ve savunma da ters olmuş. Aslında şöyle olmalıydı, konaklama tesis sahipleri ve işletmeciler EXPO etkinliğinin turizme katkı sağlamasını beklerlerdi.

Şimdi ne olacak? Bu koca tesis milletin vergileri ile yapıldığına göre, Antalya’ya iki büyük fabrika yapılabilecekken, bu tesis bir mantığa (!) dayalı biçimde buraya inşa edildiğine göre, daha beklentiler devam ediyordur, tükenmemiştir herhalde!.. Eğer daha sonraki dönemlerde fuarcılık yapılması düşünülüyorsa bilinmelidir ki Antalya’da bu iş yapılan masrafı karşılamaz. Antalya’da tarım ve turizmin dışında üretilen uluslararası bir değerin olmadığı biliniyor. “Devlet zarar etti,” denmeyeceğine göre bir çare bulunacaktır herhalde; örneğin özelleştirirler, halka arz… Bilançolar böyle bile düzenlenebilir, bakıp göreceğiz!

Peki, bu tesis Antalya’ya değil de İstanbul’a yapılsaydı, İstanbul’un mobilya, tekstil, makine, emlak gibi Türkiye’nin pek çok dışa açık kapısı için “dev” tesis EXPO’dan sonra da soluksuz çalıştırılsaydı, daha doğru olmaz mıydı? Oldu bir kere…

Bu tip stratejik projelerin hesabı özenle yapılmalıdır. Sonraki yıllarda EXPO yapan ülkeleri izleyelim, bakalım neler yapacaklar? Örneğin Çin 2019’da “Yeşil Yaşa, Daha İyi Yaşa!” teması ile kendi ülkesine ve insanlığa neler kazandıracak? Belki Çin EXPO’suna son sistem enerji üretim sistemlerinin siparişini vermek için Türkiye’de uçaklar dolusu resmi heyet gider. Eğer Türkiye oradan da bir stant alır ise karanfil işine ara verip dünyada lale üretimi için son noktayı koyabilir.

Exit mobile version