Site icon Politik Merkez

Askerlik Sisteminde Reform

askerlik-sisteminde-reform

Askerlik Sisteminde Reform

Okuyucu

Dün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar 1927 yılında sistemleştirilen askerlik sistemimizin önemli bir ayağı olan ve vatandaşlarımızın çok büyük bir kısmını ilgilendiren konuda reforma girilecek hazırlığı tamamladı ve bugün konu TBMM’ye sevk edildi. Hazırlanan taslağın vatandaşı doğrudan ilgilendiren kısımlarını hem Sn. Akar hem de birçok kişi açıkladı. Bu konu tartışılacak ve son şeklini alacak. Ben burada sizlerle, bu konunun bir uzmanı olarak, askerlikle ilgili çok temel noktalardan hareketle görüşlerimi açıklayacağım. Eğer temel konularda uzlaşma olur ise pratikteki sorunları çözmek daha kolay olacaktır.

Ülke savunmasında “insan gücü” en temel unsurdur. Egemen bir ülke neyle savunulur? Coğrafyayla, tüm varlıklarıyla (maliyesiyle, fabrikalarıyla, tarlalarıyla, köprüleriyle, yollarıyla, haberleşme imkanlarıyla, teknolojik kapasitesiyle, vs.), silah sistemleriyle ve nihayetinde insanıyla. İnsan gücü bu bütün varlıklarıyla savunma yaparken, ihtiyaç hasıl olduğunda, derhal siper alacak, silahı tutacak, parmağı tetikte olacak, gerekirse öne atılıp canıyla duruma müdahale ederek savunma yapar. Bu insan gücü ülkenin var olma sebeplerine, kültürüne, jeopolitik ve jeostratejik gerekliliklerine, hedeflerine göre şekillenir. Hatta cari duruma bakılırsa, içinde bulunduğu yükümlülük şartlarına göre de şekillenir. Örneğin II. Dünya Savaşı sonrası Almanya ve Japonya gibi ülkeler mağlup ülkelerdir, durumları uluslararası anlaşmalarla sabittir ve halen savunması ABD’nin kontrolündedir. Kaldı ki bu ülkelerin bile kontrolü ABD’de olmak kaydıyla belli oranlarda askeri bulunmaktadır, askeri hizmetler sürdürülmektedir. Bir ülkenin ve ittifak hasıl oldu ise müttefikleriyle birlikte ülkenin, bölgenin ve insanlık değerlerinin savunulması mutlak surette meşruiyetle gerçekleşir. Dolayısıyla hukuki zeminde karşılığı olan, ahlakla, kültürle tamamen ilişkili bir askerlik sisteminin kurulması ve işletilmesi söz konusudur.

Askerlik vatan, millet, bayrak, ahlak, ülkü, gibi anayasal düzende tarif edilen bütün temel değerleri karşılar ve muhafazasından sorumludur. Bunu niye söylüyorum? Geçmişte olduğu gibi günümüzde de vekalet (proxy) savaşçısı, terörist, paralı asker, milis, korsan gibi silahlı güçlerin cirit attığı bir dünyadayız. Bunlar “kanunsuzların savaşı” olarak işaret edilebilir. Kanunsuzluk meşruiyete karşıdır veya mevcut meşruiyeti aşındırıp yeni bir zemin hazırlığına dayalı sürece alet olur. Nedir meşruiyet? Gerek ülkede gerekse uluslararası camiada hukuken tanınma ve kabul görmedir. Ülkeler arası ilişkilerde temel konu bunun üzerine işler.

Buna ilave olarak günümüzde öne çıkan “kayıpsız savaş” mantığı içinde yer alan robotlar var. Ne bunlar? İnsansız silahlar, çeşitli insansız vasıtalar, siber uygulamalar, vs. Bunları kontrol edenler perde arkasında olabilirler ve elinde imkanları olanları kontrol edemeyebilirler. Örneğin korsan ve anonim örgütler bu bakımdan söz edilenlerdendir.

Olması gereken nedir? Meydan okumanın ve buna karşı koymanın bile bir hukuk ve ahlak çerçevesi içinde olması gerekir. İnsana yakışan budur. Temel değerler bu şekilde öne çıkmaktadır. Kanunsuzluk, saldırganlık, kontrolsüzlük gibi dünyada adaletin temellerine kasteden silahlı güçlerin karşısında durmak önemli bir çerçeveyi çizmektedir. Bu çerçeve devlet ve düzenle belirginleşir.

Meşruiyeti açık askerlik hizmeti üç ana süreçle açıklanır. Bunlar; mükellefiyetle asker olanlar, profesyonel askerler ve seferberlikle silah altına alınanlardır. Bir ülkede savunmasının özüyle irtibatlı mükellefiyetin profesyonellikle ve daha da genişleme ihtiyacı olduğunda seferberliğiyle alakalı bir adil, hukuki ve işleyen bir sistem bina edilir.

Mükellefiyetteki asıl mesele vatandaşın askerliğin temellerine dair ilişkiyi başlatmış olmasıdır. Ancak ülke topyekûn hizmet alanıdır ve buna bağlı olarak savunma da topyekûndur. Öğretmen de bilim insanı da doktor da işçi de esnaf da hemen herkes ülkeye değer üretir. Bu alanlardaki kapasite sosyo-politik ve sosyo-ekonomik kalkınmışlık ve güç dinamiklerini üretir. O halde mükellefiyeti belirlerken mevcut ve ileriye matuf diğer bütün hizmetlerin ve verimlilik ilkelerinin dikkate alınması gerekir.

Peki, bugün yapılan nedir? Günümüz şartlarına uygun bu askerlik sistemi revize edilmektedir. Temeli aynı kalmak kaydıyla, günümüz şartlarına uygun, aksaklıkların giderildiği bir revizyon. Ancak 1927’den beri üzerinde çok az değişikliğin olduğu, toplumun genelini ilgilendirdiği ve uygulamada önemli değişiklikleri kapsadığı nedenle bu revizyon esasında reform olarak tespit edilir.

Reformun içeriğinde iç içe geçmiş uygulama konuları iyi açıklanmıştır. Seferberlik konusu ise eskiden olduğu şekilde yürürlüktedir. Belki bu konu da birkaç madde ile açıklanabilirdi. Bu bir yana reformla gelen hususlarda temel olarak ele alınan noktalar şöyledir:

Bu reform uygulamalarla daha da kökleşecek ve çıkarsa bazı aksaklıkları giderilecektir. Teklifte kapasiteden azami istifade etmek, ihtiyaçları karşılamak ve dengelerin doğru ifade etmek bakımından yeterli hususlar vardır. Uygulama elbette önemlidir. Uzamanlaşmak ve mevcut uzmanlardan azami yararlanmak şarttır. Örneğin Siber Savaş yeteceği güçlendirilmelidir. Bir ikinci konu çatışma ortamı uzaya taşınmıştır. Çünkü bügün cephe esnektir; bir yönüyle içimize kadar işlemişken, diğer boyutuyla küreselleşmiştir. Yarın bu esneklik daha da acımasız hallerle karşılaşılmasına dönük olacaktır. Hazırlık her şeyden önemlidir. Askerlik hazır olmakla alakalıdır ve bu da esasında caydırıcılıktır. Gerek tehditlere karşı koyarken ve gerekse kem gözlü olanları caydırırken hedefleri elde etmek esastır.

Exit mobile version