Gözden kaçmasın, ABD ve Türkiye arasında, 5-7 Ağustos 2019 tarihinde Ankara’da varılan ön mutabakatın devamında, Suriye kuzeyine yönelik kurulması için çalışmaları devam eden Güvenli Bölge kapsamında, ABD Avrupa Komutanlığı, USEUCOM Komutan Yardımcısı Korgeneral Stephen Twitty geçtiğimiz günlerde Ankara ve Şanlı Urfa’ya geldi, görüşmeler ve incelemeler yaptı, peşi sıra karargahına döndü. Bugün medyaya verilen bildiride (16 Ağustos 2019 tarihli yazılmış haldedir, bildiri aşağıdadır) bazı noktaları aklımızda tutmamız gerekiyor.
Elbette bu basın bildirisi her şey demek değildir. Kamuoyuna belli oranda bir açıklama yapılıyor. Ancak ABD’nin konuya ilişkin yaklaşımı hakkında yine de bazı ipuçları taşır. Yetkililer muhakkak bu tür belgeleri didik didik ederek incelerler.
Basın bildirisinde Korgeneral Twitty ne diyor? “Türkiye’nin güvenlik endişeleri,” konusundan söz ediliyor. Dahası ve uzun uzadıya kurulan cümle IŞİD ile ilgili. Şöyle: “IŞİD’in yeniden ortaya çıkmasını önlemek için kuzey Suriye’de güvenliği sağlamak ve koalisyonun ve ortaklarımızın odaklanmaya devam etmelerine olanak sağlamak.” Demek ki resmi bakımdan ABD Avrupa Komutanlığı Güvenli Bölge konusunu ele alırken doğrudan PKK/YPG demiyor.
Bu konuyu biraz irdeleyelim:
- ABD’nin Kuzey-doğu Suriye ilgisi resmi dokümanlarda halen IŞİD bağlamında gösteriliyor. Bize göre ise bugün için bunun bir anlamı yok. Zaten Türkiye’nin güvenlik endişesi bahsi bununla ilgili değil.
- Eğer ABD, IŞİD’e karşı kuzey Suriye’de güvenliği sağlamakla ilgili bir cümle kurdu ise “ortağım” veya “silahlı gücüm” dediği PKK/YPG güçleriyle ilişkisinin devam ettiğini teyit ediyor, demektir. Türkiye esasen bu argümana karşıdır.
- Koalisyon ülkeleri ne demek? IŞİD ile mücadelede başlangıçta otuza yakın ülkeden bahsediliyordu, bugün Fransa ve Suudi Arabistan gibi ülkeler başta olmak üzere belli ülkeler ABD’nin yürüttüğü kuzey-doğu Suriye politikasında aktif ortak konumundadır ve kullandıkları aparat ise PKK/YPG’dir. Türkiye otuz ülke içindedir ama başından bu yana aynı zamanda diğerlerinin kullandığı aparata da karşıdır, hatta asıl güvenlik kaygısı bu husus üzerinedir. Eğer ABD tarafı Türkiye’ye, “koalisyona uy,” mesajı vermek istiyor ise bu konu da çoktan kapanmış bir husustur.
Hal böyle olunca USEUCOM ile Türkiye’nin sınırı boyunca fiilen varlık gösteren PKK/YPG konusunda yaptığı mücadelede bir amaç farklılığı söz konusu olmaktadır. Bu durumda işin başında Müşterek Harekât Merkezi’nin çalışma amaçları dışında bir durum söz konusu olmaktadır.
Bence ciddi bir kaygı durumundan söz etmek gerekmektedir. Türkiye B veya C Planı dediği noktalara doğru kayacaktır. USEUCOM’un bildirisindeki NATO vurgusu ise bana göre farklı amaçla yer almaktadır. “Ey Türkiye, NATO üyesi ülke konumuyla hareket et, B ve C Planı deme sakın,” demeye getirmektedir.
ABD’nin sınırın hemen ötesindeki CENTCOM’un ise PKK/YPG’ye programladıkları şekildeki eğit-donat desteği devam etmektedir. Yetkililerin bu hususu da gözden kaçırmadığı aşikardır.
“Ağustos ayı zaferlerle doludur,” vurgusu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yerde Türkiye’nin kuzey Suriye’de inisiyatif alacağını işaret etmişti. Bekliyoruz, bakalım ne olacak?