Site icon Politik Merkez

Çatı Davası

Okuyucu

Sincan’da 2 senedir süren, 224 sanıklı, 15 Temmuz hain darbe girişimine ilişkin Genelkurmay Başkanlığı hakkındaki Çatı Davası tamamlandı, sırada temyiz süreci var. Her türlü aldatıcı taktiğine karşı titizlikle ve uluslararası hukuk sisteminin gereklerine bağlı çalışan Sincan Mahkemesi bu davayı sonuçlandırdı. Bu dava hukuk tarihi için de bir referans olacak nitelikler taşımaktadır.

Akın Öztürk’ün de aralarında bulunduğu 17 sanık 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Örgüt elebaşı Gülen dahil 13 kişinin de dosyasının ayrılmasına karar verildi.

Şüphesiz, tüm isimler FETÖ/PDY üyesi olarak vatana, millete ve bu devletin değerlerine karşı suç işlemişlerdir. Cezalarını hukuk mercileri vermektedir. Dava sürecinde çeşitli taktikler denendiyse de deliller sabitti. Mahkemede, ben görmedim, bilmiyorum, o ben değildim dediler durdular. Koordineli yanıltıcı ifadelerle süreci kendi planları çerçevesinde etkilemeye çaba gösterdiler. Yetişmelerinden bu yana hem ordudaki görevleri zamanındaki hem de mahkemedeki tutumlarına bakarak denebilir ki, bu cuntacı kesim her yapıp ettiğini takiye ile ilişkilendiriyordu. Mahkeme onları sabırla dinledi, uluslararası tüm hukuk kurallarına riayet etti.

Mart 2007’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne Ali Fuat Yılmazer getirildi. Ankara’da ise Emniyet İstihbarat Ramazan Akyürek’ten soruluyordu. Haziran 2007’de Ümraniye’de el bombaları bulundu. Anlaşılan oydu ki TSK’ya yönelik hukuki operasyonlar başlamıştı.

Akın Öztürk 2008 yılında Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı oldu. Askere kumpas kuranlar görevini doğru düzgün yapmaya çalışanların sağındaki solundaki insanlardı. Bunların bir kısmı akşamları karargah dışında şu anda kaçak olan ve Hv.K.K.lığı sözde imamı olarak bilinen Adil Öksüz ile toplantılar gerçekleştirdiler. Adım adım ülkeyi kaosa sürüklemek amaçlı hain planlarını geliştirdiler. Ülke, 2007’nin sonlarından itibaren ama daha çok 2008’de yoğunlaşan biçimde peşi sıra başlatılan Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas davaları ile sarsılmaya çalışıldı. Vatanseverler için bunlar kötü günlerdi. Ancak FETÖ/PDY mensupları kendilerine sürekli yer açtılar, önlerindeki engelleri de kaldırdılar. Bu hain planın son noktası darbe olacaktı.

Uygulaması 15 Temmuz’da darbe girişimi şeklinde vuku buldu. Bu darbe girişiminde önemli bir biçimde Hava Kuvvetleri imkanları ve unsurları kullanıldı. Millete ait silah sistemlerini ne yazık ki millete doğrulttular. Şehitlerimiz ve gazilerimiz oldu. Şehitlere rahmet, gazilerimize sağlık diliyorum. Onlar demokrasi için sokağa çıktılar ve kurşuna karşı yürüdüler. Bunlar görsel mecralarda tümüyle izlendi. Darbe girişimini canlı izledik. Yanlış anlaşılacak hiçbir yanı yok bu olayın. Şehit ve gazilerimizi aileleri bu mahkemenin sonucunu bekliyordu. Genel anlamda memnunlar, bazı detaylar için yargı sürecine olabilecek müracaatlarını yapacaklar.

Hava Kuvvetleri imkanlarını çalarak kullanan hain darbeciler ancak düşmanın gerçekleştirebileceği bir stratejiyi ülkesine, devletine, milletine karşı “Felç Stratejisi” uygulaması ile gerçekleştirdi.Meclise, özel kuvvet birliklerine, yöneticilere, karar organlarına, iletişim merkezlerine, medya organlarına düzenlenen saldırılar hiç de tesadüfi değildi. Bir planlamayla yapılan saldırılardı bunlar. Böyle bir hain stratejiyi uygulamak için icraya dönük, sahada yapılacak hazırlıkların en az bir-iki hafta önceden başlaması bile mümkündür. İnsan gücü, mühimmat, taktik, vs. her şey detaylı planlanmış haldedir. İstihbarat alınması, operasyonel istihbarat yapılması söz konusudur. Bunun en önemli örneği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın alınma girişimi gibi bir olay var.  O menfur olaylar esnasında cuntacılar anbean haberleşmişler ve darbe girişimini sevk ve idare etmişlerdir. Neyse ki milletimizin azmi ve cesareti onlara yapmak istediklerine imkân vermedi. Sonuçta suç unsuru konular bellidir. Ölüme sebep olmak, devleti ele geçirmek, anayasal sistemi bozmak, Cumhurbaşkanı ve ailesine karşı eylemde bulunmak, vs. bütün bunlar göstermektedir ki, FETÖ/PDY mankurtlarının planladıkları, milletin gözü önünde cereyan eden vakıa ve mahkeme sonucunda verilen bu kararlar birbiriyle uyumludur.

Bu dava önemlidir. 15 Temmuz darbe girişiminin bir mahkeme kararı ile tescil edilmiş olması bundan sonra da referans olacaktır. Sürdürülmekte olan FETÖ/PDY ile mücadelede bu mahkeme kararının çok önemli bir anlamı vardır. İçeride ve dışarıda gerçekleştirilecek mücadelede bu mahkeme sonuçları kullanılacaktır.

Değişmez görev, her türlü olumsuzluğa karşı milletçe mücadeleye devam etmektir.

Exit mobile version