Site icon Politik Merkez

Milli Güvenlik ve Siber Suçlar

milli-guvenlik-ve-siber-suclar

Milli Güvenlik ve Siber Suçlar

Okuyucu

Esra ve Berat Albayrak ailesinin yeni doğan bebekleriyle ilgili sosyal medyada yapılan saldırılara karşılık Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan bu konuyla ilgili yasal önlemlerin alınmasını ifade etmesiyle birlikte siber suçlar ve bunlarla mücadele etmek bakımından kamuoyunda bazı konular tartışılmaya başlandı. Başlatılan kişisel hukuki süreçlerin yanı sıra Siber Savaş konusunu devlet meselesi ve milli güvenlik olarak ele almakta yarar vardır. Öyleyse bu savaş nasıl yapılmalıdır?

Şu hatırlatmayı yapayım, ABD’de 2016 seçimlerinde Başkan Donald Trump seçildi. Tam da o zaman Gerçeklik Ötesi (PostTruth) tartışmaları başlatıldı. Aslında bu olayda belirlenen seçmen grupları üzerine sosyal medya kanallarıyla, rakibi Hilary Clinton değil de Trump’ın seçilmesine dönük siber tekniklerin uygulandığı alenen ortaya çıkarıldı. Ancak ABD bu konuyu ulusal güvenlik meselesi olarak ele aldı ve 2020 seçimlerinde benzer müdahalelerin olmaması için çaba sarf etti. Bu yaklaşıma Trump karşıtları da hayır diyemedi.

Daha dünkü haberlerde vardı, Hindistan Çin’den gelebilecek siber tehditler dolayısıyla 59 uygulamanın ve özellikle tiktok isimli uygulamanın ülkesinde kullanılmasını yasakladı.

Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sosyal medyaya yönelik eleştiride bulunması ve devlet organlarını bu önemli konuda önlem almak amacıyla harekete geçirmesi üzerine istismarcı kesimlerin ilk yapacakları nedir? Bu önemli konuyu saptırmak olacaktır. Halbuki bu konu kişisel tarafının olmasının yanında, bir milli güvenlik meselesidir.

Konuyla ilgili kişisel alanda bir menfi müdahale var ve sosyal medyayı kullanarak ortaya çıkan ilgili siber saldırganlar için hukuk mekanizması devreye girecektir. İlk haberlere göre İstanbul’da 5 kişi işlem yapılmak üzere tutuklandı. Bu işin bir yönü.

Ancak asıl konu devletin kendi tüzel kişiliğini, bekasını ve yine burası önemli, her bir vatandaşını, içeriden veya dışarıdan gelebilecek her türlü saldırıya karşı korumak zorunluluğu vardır. Masum vatandaş siber alanda hiç bilmediği, fark etmediği bir konudan dolayı bile çok büyük sorunlar yaşayabilir. Peki devlet bu vazifesini nasıl gerçekleştirir?

Bugün FETÖ, PKK terör örgütü, başka bireysel ve anonim saldırganlar olur, yarın çok sıkı bir şekilde örgütlü haldeki hasım ülke siber savaş birimleri olur, bu alanda gerçekleşen ve gerçekleşecek olarak mücadele giderek tırmanacak ve zorlaşacaktır.

Ne yapılmalıdır? İki yöntem birlikte uygulanır: 1) Yasal düzenlemeler tam olmalıdır. 2) Siber Savaş (Cyber Warfare) alanında başarılı olmalıdır.

Bu yasal düzenlemelerde; 1.a) kişi hak ve özgürlükleri korunmalı, topluma haberleşme imkanları kullandırılmalı, bilgi çağının gereği her türlü ilerlemeye imkan sağlanmalı; 1.b) ancak kötü niyetlileri bulmak, henüz herhangi bir saldırı vuku bulmadan önleyici tedbirleri almak bakımından yasal mevzuatını güncel tutmalı; 1.c) eğer bir saldırı gerçekleşirse bununla ilgili gerekli işlemleri seri bir şekilde yapabilmelidir.

Siber Savaş bakımından devlet; 2.a) ilgili kurumları kurup işletmeli; 2.b) önleyici savaş yöntemleriyle ülkesini, değerlerini, kurumlarını ve vatandaşlarını korumalı; 2.c) rakip devletlere ve terör örgütlerine karşı-siber savaş yöntemlerini uygulamalı; 2.d.) Türkiye kendi sosyal medya platformlarını yapıp kullanmalıdır.

FETÖ’cüler maharetiyle sosyal medya üzerinden kurulmaya çalışılan kumpaslarla ilgili tecrübem oldu. Buradan devlet, kendini ve vatandaşını siber alanda olası tehditlerden korumalıdır, sonucunu çıkardım. Devlet, terör örgütlerinin, anonim saldırganların siber sahada her şartta vatandaşını ve tüzel kişiliğini korumakla mükelleftir. Bu vesileyle siber alanda ve sosyal medyada devletin alacağı her türlü tedbire dair tecrübe sahibi ve kişisel olarak iştirak ediyorum. Ancak şunu da ilave ediyorum, bu bahsettiğim her iki yöntem aynı anda gerçekleştirilmez ise başarılı olmak güçleşir.

Konunun teknik yönü çok ileri ve karmaşıktır. Siber Savaşın önemi de buradan kaynaklanır. Bu konu geniş bir biçimde ele alınmalıdır, örneklediğim gibi, ABD bile bu tüp saldırılara muhatap kalmıştır, Hindistan Çin’e karşı sosyal medyada önlem almaktadır.

Eğer bir masum vatandaş, kendisinin haberi olmadan, sosyal medyada kullanılıyorsa veya istismara uğruyorsa, burada devlet, henüz birey talep etmeden, kurumsal zincirle, güvenlik birimlerine bilgi sağlamalıdır, mahkeme söz konusuysa çok somut delillerle durum bireyi koruyacak biçimde sonuçlandırılabilmelidir. Peki bu nasıl olacak? İşte, eğer devletin de bir savaş birimi ve uygulamaları var ise bu denli konularla aktif şekilde mücadele edebilir, aksi halde hep bireyler eksik kalır.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version