Site icon Politik Merkez

Küresel Ekonomi Politikaları ve Türkiye

kuresel-ekonomi-politikalari-ve-turkiye

Küresel Ekonomi Politikaları ve Türkiye

Okuyucu

Türkiye’nin seçimlerin ertesinde birinci vazifesi ne olacak? Ekonomi. Öyleyse ekonomi hakkında biraz bilgilerimizi gözden geçirelim ve yapılabilecekler için odaklanalım. Seçimlerden sonra Türkiye dijital dünyada yapmayı geciktirdiği ileri teknoloji yatırımlarını başlatmak zorundadır. Başka türlü ne küresel belirsizliklerin etkisinden kurtulabilir ne de kalkınmasını millileştirebilir. Ya ne olur? Doğal şartlardan dolayı geri kalır. Burası açıktır. Neden mi? Çünkü bu durum sadece Türkiye için değil, bütün gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için geçerli bir husustur.

Küresel yavaşlama ve belirsizlik risklerinin arttığı bir döneme girildi. Bu durum bir süre daha devam edecektir. Öyleyse stratejiyle ve buna uygun kurumsal yapılanmalarla doğru pozisyon almak gerekmektedir. Kısır çekişmeler bir yana, ekonomide yatırımları sağlam temeller üzerine oturtmak konusu hem milli hem de beka konusudur ve bugünler için en önemli hususlardan biri de budur. Güvenlikle ilgili mülahazalar geçerlidir, ama ekonomi olmadan başka şeyler olmamaktadır, üstelik dünyada kıyasıya bir ekonomik savaş başlatılmıştır, bunun dışında durmak mümkün olmamaktadır.

Dünya Ekonomik Sisteminin Değişimi başlıca bir konudur. Buna bağlı olarak küresel bir belirsizlik söz konusudur. Küresel belirsizliğin güncel ve somut kaynağı ne? Çin ve ABD arasındaki ekonomik savaştır. Esasen ticaret savaşı denmekte ama ben buna politikayı ve finansı da içine katarak ekonomik savaş demeyi yeğliyorum. Bu savaş sadece ABD ve Çin’deki yatırımları değil, küresel çapta hemen her yatırımcıyı ve ülkeyi ilgilendirmektedir.

Küresel rezerv sisteminin başındaki ABD para politikasındaki sıkılaştırma eğilimine devam ediyor. Genel olarak ABD’de verimlilik düşüyor ve uzun vadeli büyüme aşağı yönlü seyrediyor. Sebebi ne olabilir? Bazı kaynaklar bunun sebebini dijital yatırımların zamanında yapılmamasına bağlıyor. Üstelik politik gelişmeler mevcut sorunlara tuz biber ekiyor. Politik belirsizlik her alanı etkiliyor. Şu an ABD tarafındaki şirketler, 2020 bütçelerinde kısıntıya gittiğini açıkladılar. Bu kısıntıya gitme durumu küresel çapta zincirleme etki üretecek cinstendir. Ayrıca 2020 seçimlerinde ABD kimi seçecek, bu belirsizlik de etkili olmaya başlamış gözükmektedir. Halen ABD’de vergi sistemi de nereye seyredecek, merak konusudur.

Son ekonomik savaş gereği Çin devleti her alanda rolünü genişletme eğilimi gösterdi. Çin devlet yapısı her sahaya ve seviyeye indi ve kamuya ait yatırımları, yeni yatırımcıların imkanlarını, küçük işletmecileri kontrol altına alıp, onların üretimlerini ve ticaretlerini daha fazla inceleme yolunu girdi. Devlet organları özel sektöre verdiği desteği azalttı. Mevcut ekonomik savaşın etkisini azaltmak adına yapılan bu tür girişimler, Çin’de mevcut sıkıntılı dönemi daha da derinleştirdi. Bu da yetmedi, yansıması ile dünyanın her yanında zincirleme etkiler ortaya çıkmaya başladı. Kimden bahsediyoruz? Küresel çapta ileri teknoloji dijital yatırımları en fazla yapan bir ülkeden.

Avrupa’daki durum bunlardan daha derin ve karmaşıktır. Milliyetçilik ve popülizm yükseliştedir. Avrupa Birliği’nin şiddetle ihtiyaç duyduğu yapısal reformlarda gecikmeler söz konusudur. Hareketi gözlenen liderler Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’dur. Onların etkisi ile AB’de ilerleme kaydedilebilir. Merkel koltuğunu bırakacağını açıkladı. Bu birçok açıdan yeni belirsizlikler anlamı taşımaktadır. Almanya ile Çin’in ortak yatırımlarını dikkate alırsanız bu iki önemli üretken ülkenin birlikte durgunlaşması demek, dünyanın başka alanlarında da el freni çekildi demektir. Macron ise sürekli eleştiriliyor ve yapılan protestolarla savaşıyor. Bunlardan başka İtalya’nın durumu ümit verici değildir. Genç işsizlerin oranı yüzde 32’lerdedir. İtalya, AB bütçelerini altüst edecek taleplerde bulunmaktadır. Çünkü İtalya’nın devlet borcu GSYİH’nın yüzde 140’ı civarındadır. Bunun adı uzun vadeli işlere değil, ancak acil destekle yürüyecek işlere bakabilirim demektir. İtalya’daki bu durum sadece kendi performansından değil, aynı zamanda AB’nin politikalarından kaynaklanan kronik sorunlara bağlıdır. Avrupa Merkez Bankası İtalyan bankacılık sistemindeki sorunları işaret ettiğinden beri aralarındaki anlayış olumsuz devam etmektedir. Ayrıca önümüzdeki aylarda Avrupa Parlamentosu seçimleri olacak ve bu da Avrupa Konseyi ve Komisyonu’nda kadroların değişimi anlamına gelmektedir. Şimdiden büyük projelere kimse imza atmak istemiyor. Belirsizlik derinleşiyor. Ya İngiltere? Brexit halen büyük bir karadelik. Brexit’in kavgası Londra’da ayrı, etrafında ayrı sürmektedir ve bunun etkisi bugün küresel güçleri bile rahatsız eder mahiyettedir. İşte bütün bunlara bir de Avrupa’nın dijital teknolojide gerekli yatırımları gereğince yapmaması eklenince, geleceğe bakış açılarında büyük bir engel var demektir.

İleri dijital teknoloji yatırımından kasıt, yapay zeka, kuantum bilgisayarlar, nesnelerin interneti, bulut teknolojisi, makine öğrenimi gibi pek çok konunun günlük gereçlere kadar girmesi, mal ve hizmet karakterinin buna göre yenilenmesi konusudur. Halen yapay zeka yatırımı olarak Amerika’nın kapasitesi daha ileri görünse de ileri teknolojilerin hepsini birlikte ele alıp 2035’te varılacak nokta hakkında düşünüldüğünde, üstünlük Çin’e kayıyor görünmektedir. Çin bu konuda bir çekim gücüdür ve bunu Hindistan ve diğer Asyalılar ile birlikte değerlendirirsek, bu alanda önemli bir kapasite oluşmaktadır. Küresel ekonomide, özellikle Asya’daki, özellikle Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan, Singapur gibi gelişmekte olan ekonomilerde değişim ve iş modellerinin farklılaşması dikkate değer şekilde artış göstermektedir. Küresel tedarik zincirlerinin dijital dönüşümü nedeniyle büyük bir geçiş yaşanmaktadır. Hizmet sektörü de dijitalleşme ile değişim halindedir. Bütün bunlara birlikte bakılırsa, küresel sistemin bu coğrafyadaki değişimle organik bir bağ kurma imkânı halen kısıtlıdır. Nihai pazarlar ve tedarik zincirleri elverişli halde değildir. Bir başka ifadeyle Asya’daki değişime Batı hazır olmadığından ayak uyduramamakta ve dünya ekonomisi kendi kendinin ayağını bağlamakta ve geri çekmektedir. Buna bağlı olarak büyüme rakamları üzerinde sıkıntılar artmaktadır. Bu uyumsuzluk diğer yandan dolarla ilgili sorunları tetiklemekte, dolar savaşın göbeğine yerleşen bir konu haline dönüşmektedir.

Hepsinin sonunda şurası açık, bir süre daha küresel belirsizlikler ve uyumsuzluklar nedeniyle büyümede ilerleme gözlenemeyecektir. Bu ise şirketler, yatırımcılar, tüketiciler ve hatta hükümetler için büyük ölçüde stres oluşturacak mahiyetteki bir konudur. Örneğin, yeni dijital teknolojilere yeterince yatırım yapamayan şirketler ve ülkeler, doğal şartlar gereği geride kalmaya mahkûm olacaklardır. İleri teknolojik yatırımları yapanlar için bile sorun varsa, bunların daha derinlerde boğuşmaları konusu çok normal gözükmektedir.

Gelelim Türkiye’ye, çok yönlü bir çaba gerekmektedir. Neler olabilir? Stratejik konular bunlar, somut söyleyelim:

Exit mobile version