Site icon Politik Merkez

Mısır’da Arap NATO’su Tatbikatı

Okuyucu

Geçtiğimiz hafta iki hafta sürecek olan Ortadoğu Stratejik İttifakı’na (MESA, buna kısaca Arap NATO’su da denmekte,) bağlı sekiz ülkenin katıldığı bir tatbikat başladı, adı Arapların Kalkanı. Tatbikat’ın başlama tarihi ABD’nin İran’a başlattığı ambargonun ikinci adımına karşılık gelmektedir. Demek ki İran’a, “Karşında Arap ülkeleri var,” mesajı verilmek isteniyor. İran’a karşı gösterilen bu cephe ülkeler; Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Kuveyt, Bahreyn ve Ürdün. Katar katılmadı. Lübnan ve Fas’tan danışmanlar var. Donald Trump bu tatbikata Katar’ın da katılmasını istemişti, ancak Katar dışarda kalmayı yeğledi.

ABD’nin Katar’ı bu tatbikata dahil olmasını istemesinin tek sebebi, Udeid Hava Üssü’nde 10 bin ABD askerinin üslenmiş olması olmasa gerekir. Bu askeri üs son alınan kararla 1.8 milyar dolarlık yatırımla geliştiriliyor. Her ne kadar ülkede bir ABD gücü bulunsa ve kendilerine bir ambargo baskısı (bu ambargoyu Körfez İşbirliği Teşkilatı ‘KİT’ ülkeleri destekliyor,) bulunulsa da Katar bu cephe ile birlikte hareket etmemeye devam ediyor. Katar krizinin devamında Ağustos ayında 16 ülke olarak ABD Merkez Komutanlığı’na (CENTCOM) bağlı 800 askerin de katıldığı Bright Star isimli tatbikat yine Mısır’da gerçekleştirilmiş idi. 2016 yılında Suudiler ile Mısır’ın inisiyatifiyle 20 Arap ülkesinin katılımıyla gerçekleştirilen, o vakitler Katar da dahil, geniş çaplı North Thunder askeri tatbikatından bu yana gelişmeler yaşandı. Örneğin Yemen savaşı, Birleşmiş Milletler’in (BM) burada barış çabası, ateşkesin uygulanamaması, Suriye’de barışın bir türlü gerçekleştirilememesi, Suudi Arabistan’da tahtın varisinin belirlenmesi çerçevesindeki gelişmeler ve son olarak Cemal Kaşıkçı olayı. Bütün bunlar çerçevesinde ABD, tam da İran’a odaklanılması istenen bir dönemde, KİT ülkelerinin dikkatlerinin dağılmamasından yana ve bu günlerde icra edilen Arapların Kalkanı tatbikatının icra nedeni bu olsa gerek. Zira ABD geçen Nisan’dan bu yana bu MESA oluşumunu (Arap NATO’su) canlandırmakla ilgileniyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Körfez İşleri Sekreteri Tim Lenderking, Eylül ayında bir BAE gazetesine verdiği demeçte, “MESA ülkelerinin İran’ın potansiyel siber saldırılarına karşı güçlü bir ‘kalkan’ oluşturması gerektiğini, ABD’nin bu çabalara destek vereceğini, Suriye ile Yemen’deki çatışmaların çözümüne yardımcı olabileceğini,” ifade etmişti.

Hatırlanacaktır, 1997 yılında İran ile ilgilenecek bir Arap oluşumunun tohumlarını CENTCOM’dan General Anthony Zinni atmıştı. O gün bugün pek çok gelişme gerçekleşti. KİT çerçevesinde bir füze savunma sistemi projesi bile yapıldı. Ancak Barack Obama döneminde İran-ABD nükleer anlaşması söz konusu olunca bu projeden vazgeçilmişti. Şimdi tekrar başa dönüldü. Bugün askeri öncelikler çok değişik senaryolarla bu tatbikatın konusu edilmektedir. Yer yer de olsa Irak’ta, önemli ölçüde Suriye ve Yemen’de çatışmalar sürüyor. Mısır’daki bu tatbikat ABD’nin stratejisini de içerir türden düzenlenmiş durumdadır ve İran’a karşı bir cephe oluşturulmuş haldedir. Senaryoda yer alan konuların başında ise sivil çatışmalara müdahale taktikleri var. Sivil çatışmalar Arap Baharı başlangıcından bu güne ve şimdilerde İran’da olması istenen bir duruma karşılık geliyor, ama bu kez işin içinde yoğun siber girişimler de var.

Ağustos 2018’de Yemen’de bir okul otobüsünün bombalanması ve 40 çocuğun ölümünden sonrasında, Eylül’de Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun girişimiyle başlanan süreçte, Suudi Arabistan ve BAE savaş uçakları operasyonlarında müşterek yakıt ikmali yapıyorlar. Yine uzun zamandır, Türkiye’nin açıkça tepkisine rağmen ABD planıyla ve desteğiyle, Suriye’de, adına Suriye Demokratik Güçleri (SDG) denen, içinde teröristlerin çokça olduğu silahlı gruplara, başta Suudi Arabistan ve diğer KİT ülkelerinin destek vermesi söz konusu olmaktadır. Nasıl ABD Yemen’e bu Arap NATO’su denen güçleri soktu ise Suriye’ye de dolaylı olarak katma çabası içindedir. Sebep olarak DAEŞ’e karşı mücadele edildiği senaryosu işaret edilmektedir. Ancak bilinmektedir ki destek verilen silahlı güçler ve terör odakları asıl olarak Türkiye ve Suriye’ye, bütünüyle barışa zarar verecek türdendir, bu model ABD tarafından yakın gelecekte İran’a da uygulanabilecek şekilde görülmektedir. Ancak Kaşıkçı olayı Suudi-ABD kirli ilişkisinin açığa çıktığı bir örnek teşkil edince, bir yandan bu krizi atlatmanın ve sorunu dondurmanın, diğer yandan ise Mısır’da bir tatbikat yaparak çok taraflı kazanç elde etmenin yolları aranmaktadır.

ABD Suudilerle böyle bir ilişki içinde ve onlara yüklü miktarda silah satarak para kazanıyor. Mısır ve Ürdün ne durumda? Bu iki önemli Ortadoğu ülkesini ABD desteklemektedir. Silah yardımları yapmaktadır. Yönetimdeki Ürdün Kralı ve darbeci Mısır Devlet Başkanı ise kendi konumlarını koruyabilmek türden politikalara “evet” demektedirler. Dolayısıyla ABD bu ülkeleri de yöneticilerine destek vererek kendine bağlamış görünmektedir. ABD bütün bu politikaları ile aynı zamanda İsrail’in güvenliğini tesis etmektedir.

Bu Arap NATO’su denen ABD (ve İsrail) projesi bölgede başka birçok sorunun temel konusu olacak potansiyeldedir.

Exit mobile version