Site icon Politik Merkez

Çorlu’daki Tren Kazası ve Mühendislik Sorunu

Okuyucu

Bu tür önemli gelişmeler oldukça belli dersler çıkaran türden yazılar yazıyorum. Keşke olay olmasaydı da, ben de yazmasaydım! Ama “çıkarılan dersler” olarak tespit etmek zorundayız. Ülkede köklü bir sorun var: Mühendislik. Bunu hatırlatmak isterim. Geçmişte maden kazaları canımızı yakmıştı! Bu biraz daha geniş sorun sahası, ama tren kazası çok belirgin şekilde mühendislik meselesi. Görelim…

Açıklamalara göre, 8 Temmuz 2018 tarihinde Trakya-Tekirdağ-Çorlu yakınlarında tren raydan çıkıyor, 24 kaybımız var, 124 de yaralı. Ulaştırma Bakanı açıklama yapıyor: “Metrekareye 32 kg yağış düşmüş, olağanüstü şişkinlik olmuş, tren yolunda malzeme akmış, traverslerin altında boşluk oluşmuş, makinist menfezdeki boşluğu görememiş ve kaza olmuş…

Geçenlerde evimin yakınlarındaki parkta geziyorum. Yanımdaki arkadaşımla söyleşiyoruz: “Bizde mühendislik konusunda sorun var herhalde! Bu parktaki yürüyüş yolu altı ay önce yapıldı. Üstündeki malzeme her yağmur ve sulamada akar. Şimdi akıllarına gelmiş, belediye başlangıçta yapması gereken menfezi, şimdi ihtiyaç görerek yapmaya çalışıyor. Yani kaybı yaşayarak öğreniyoruz, bugün bu onarım var. Bu bölgedeki yağmurların etkisini bilmeyenler mi var, para mı yok, müteahhit mi sorunlu?” Park olayı basit bir işlem; ama Trakya’daki mesele ile benzerliği çok!

İnanın televizyonda tren kazasını seyreder seyretmez yaptığım tespit doğru çıktı, keşke yanılsaydım… Trakya’daki yağışları ve selleri bilmeyenler mi var?

Projeler yapılırken mutlaka kağıt üzerine belli doğal şartlar hesap edilip işleniyordur. Kimse bir şey diyemez. Ama hesap yanlışsa mühendislikte sorun vardır. Projeler gerçekleştirildikten sonra işletmeye geçilir, garanti süreci hakkediş ve sonrasında normal düzen. İşletmede kontroller yapılır, ama eğer kontrolleri gerekli özenle yapmazsanız, yapar gibi olursanız, olağanüstü şartların kontrol çeklistleri ve usulleri belirginleştirilmedi ise sormak gerekir, hızla giden trende makinist neyi görecekti?

Projelerin zamanından önce bitirilmesinin yararları da vardır zararları da. İmalatta doğal zamanlamaya müdahale edildiğinde bazı olumsuzluklar çok ileriki tarihlerde bile olsa ortaya çıkabilir. “Yap, bitir, sonra bakarız,” türü yaklaşımlar yanlıştır. Hatta park örneğinde olduğu gibi, sonraki masrafları ve başka kayıpları göze almak gerektiğinden, bu istenmeyen bir durumdur.

Bir iş bir kerede mükemmel bitirilmek zorundadır. Bu yapılanlar aslında birer eserdir. Eser inşa etmek; sözde değil, özde gerçekleştirilmelidir. Eserin sahibi önce mühendistir, bazı yerlerde üstüne adı bile verilir. Projenin parasını veren değil! Mühendisin projenin altında imzası vardır, imalatta her daim kontroller yapar, yine imza atar, bitirir, bitirdiğini kanıtlar, övünür, “ne yaptım” der, gerçekte de böyledir.

Bir de ihale süreçleri gözden geçirilmelidir. Büyük projelerde mühendislik, usuller, malzemeler ve zamanın getirdiği teknolojiler gereği her şey değerlendirilmelidir. “Ucuz olsun,” diye bakılır ise “eksik” de olabilir. Bu kritik noktaya bakan da var, bakmayan da… Sonuçta projeye imza atan mühendistir, yanlışa ve eksiğe imza atmamalıdır.

Başka bir nokta, Yaptığı-İşlet-Devret tipi yüksek teknolojili devasa projelerde konan standartlar ile kontroller çok önemlidir. Mühendisler bu standartları bilebilecek yetkinlikte olmalıdırlar.

Mühendisler Odaları bu tür konuları tekrar gözden geçirsin isterim.

Bundan böyle dünyada Küresel Isınma ile ilgili pek çok olayı yaşayacak bir döneme giriyoruz. Devlet nasıl deprem için bir elden geçirme programı yürütüyorsa, benzer biçimde, Küresel Isınma ile ilgili doğal afetlerin neler olabileceğini düşünmeli, bunlara dönük senaryolar geliştirmeli ve gerekli önlemleri almalıdır. Bu işe gerekirse bütçe ayrılmalıdır, gerekli tadilatlar yapılmalı ve yeni usuller geliştirilmelidir. Özelikle Türkiye su yatakları ile ilgili meselelerde dikkatli olmalıdır. Sadece kentlerdeki akışlarla ve tıkanıklarla sınırlı değil, aynı zamanda arazideki etkilerle de konuyu tekrar değerlendirmelidir.

“Ben yaptım, bitti. Hayırlı olsun!” demek yetmiyor. Yaşam sürüyor!

Exit mobile version