Site icon Politik Merkez

Konsolosluk Kapatma

Okuyucu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bazı ülkelerin konsolosluk kapatmaları ile ilgili konuyu Psikolojik Harp olarak niteledi, ilgili ülkelerin Büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı, bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kasıt ve samimiyetsizlik bahsine değindi ve işte şimdi Batı ile aramızda bu merkezli bir konumuz var. Kısaca inceleyelim.

Malum NATO’nun genişlemesi konusunda İsveç ve Finlandiya ile yapılan mutabakat var. Burada İsveç içinde muhalif bir kesim NATO konusuna sıcak bakmıyor. Durumu provoke etmek maksadıyla aşağılık bir yönteme imza attılar. Kuran-ı Kerim yakarak eylem yapan ve ırkçı çıkışlarıyla daha önceki eylemlerde kullanılmış kişileri bulup çıkardılar, onlara para verdiler ve politika ürettiler. Nasıl eylem? Gösteri yapma ve düşünce özgürlüğü ile ilgili konuları kullanarak yerel merciler tarafından gösteriye izin verilerek. Sonuç? İsveç’in kendi iç politikasına diyeceğim yok, NATO’ya ister girsin ister girmesin, ama Müslüman dünyası bu tür provokasyonlarda hassastır, öncesi de var, İslamofobi konusu var ve terörle bu konuların planlı işlenmesi hadisesi insanlık suçudur, hal böyle olunca bu noktada bir insan, birey olarak ben de durun orada diyorum. Çünkü, dünyayı bu kadar fazla geren aktör varken bir de üç beş paraya ortalığı karıştıranların çıkartılmasını ve bunun üzerinden politika yapılmasını ben dahil aklıselim kimse kabul etmez. Öncelikle, konumuz din, felsefe veya kişisel çıkar odaklı değil, bunlar kullanılıyor ama olay başka, ortada aleni bir hakaret davası ve suç var.

Bir Kutsal Kitap yakma hadisesini protesto etme noktasında çeşitli reaksiyonların olasılığını tahmin edebiliyoruz. Haklı ve yasal reaksiyonlara kimse bir şey demez, bazı kesimler bu tür olaylara karşılık verirler. Fakat burada İçişleri Bakanı Soylu’nun ifadelerinde bazı detayları öğreniyoruz ki bunlar ciddi konular, şimdi bu noktaya bakalım. Anladığım kadarıyla aktarıyorum, önce bunu ifade edeyim, İstanbul’da çeşitli olaylar sergilenecek, burada DAEŞ’liler eylemciler arasında olacaklar ve bombalı eylemler yapacaklar diyen bir eleman çıkar gelir ise istihbarat prosesleri çerçevesinde bu bilgi değerlendirilir, hatta müttefikleri bırakın, müttefik olsun olmasın yerel makamlarla ve diğer ortaklarla bir insanlık suçu olan terörü elbirliğiyle önlemek adına bilgi üzerine çalışmalar yoğunlaştırılır. Şimdi görüyoruz ki Batılı bu ülkeler Türkiye’yi diğer bir tarafta konumlandırmak istiyorlar, bilgi paylaşma gereği duymadan, hattı zatında bilgi saklayarak veya yalan/eksik bilgiye itibar ederek, kendilerince güvenlik önlemi alma yoluna gidiyorlar, ama esasen burada güya Türkiye istikrarsız ve güvenlik sorunu ülke statüsüne getiriliyor. İşte bu noktada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu diyor ki, Türkiye’ye karşı bir kasıt var. İçişleri Bakanı Sn. Soylu turizmden bahsetmiş idi, bu kez Sn. Çavuşoğlu seçimleri hatırlattı, dolayısıyla zamanlama açısından konu Batı ülkelerinin zincirleme reaksiyonuyla bir toplu ve kasıtlı eylem haline dönüştürüldü.

Psikolojik Harp! Bu ülkelerin hasımlarına veya rakiplerine stratejik seviyede planladığı ve hassas biçimde icra ettiği bir iştir. Eylemle ve sözel ögelerle yapılır. Yapıldığında, beyaz, gri ve kara propaganda cinsleri vardır. Avrupa’da belli kentlerde parayla provokatör kiralayıp eylemciye resmi izinler vererek polis gözetiminde Kur’an yaktırmak, toplu eylem halinde İstanbul’da konsolosluk kapatmak, Türk makamlarıyla bilinçlice içinde terör konusu bulunduğu halde bilgi paylaşmamak, bu gibi konuları toplarsanız, bütün bunlar üst seviyede planlanan ve belli bir zaman aralığına sıkıştırılarak yapılan eylemli propaganda şeklidir. Bir de buna yapılan açıklamalar, sosyal medya ve diğer medya araçlarının kullanılarak Türkiye aleyhtarlığına dönüştürüldüğünü düşünün, bu paket halinde bir planlama ve icra konusudur. Zamanı, yöntemi, hedeflenen yeri ifade ettiğinizde bu Türkiye’ye karşı dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerden yapılan planlı bir saldırıdır, Psikolojik Harp şeklinin uygulamasıdır; ama böyle açıkladığınızda da karşılık bulamayacağınız türden Gri Bölge Operasyonu dediğimiz bir fluluk hadisesidir, açıklamalarınız havada kalır, olan olur…

Ben de fazla tekniğe girmeden bu konuyu az da olsa açıklamak istedim. Elbette devletimiz bu gibi hususlarda ve kamu güvenliği ile kamu diplomasisi konularında gerekeni yapacaktır, yapıyorda. Sonuçta anlayan anlar, elini vicdanına koyan olur olmaz, bu başka bir hadisedir. Ama şunu söyleyerek bu bahsi kapatayım, Batı bu tür yöntemle tek taraflı olarak sadece Türkiye’ye Psikolojik Harp yapmıyor, aynı zamanda kendi kamuoylarına da propaganda ile yanlış yönlendirmeye sebep olan hamleleri yapıyor, kendileri bilirler. Dünya bu şekildeki bir garabetle yaşanır, barış içinde, huzurlu halde olabilir mi, başka ülkelerdeki kesimlere soruyorum, gitsinler bu tür soruları kendi hükümetlerine sorsunlar isterim.

Exit mobile version