Site icon Politik Merkez

Kaldırımlar

kaldirimlar

Kaldırımlar

Okuyucu

Sürekli gözümüzün önündeler; dar, kalabalık, engebeli, işlevi dışında kullanılan, çirkin kaldırımlar…

Yürürken görebildiklerimi saydım, üzerlerinde neler yoktu ki? Ağaçlar, saksılar, direkler, otomobiller, motosikletler, seyyar satıcılar, eski ve yeni nesil büfeler, otobüs durakları, bekleyen ve yürüyen insanlar, yerde uzanmış dilenciler, reklam aparatları, çöp konteynırları, yanlarına konmuş dağınık çöpler, engellilere yaratılan engelli parkurlar…

İyi bir kent olmak için insanın ve çevrenin konforlu ve işlevsel uyumunu inşa etmek ve bu bilinçle kullanmak gerekir, değil mi? Türkiye’de ve özellikle kalabalık kentlerde kaldırımlar her haliyle çok sıkıntı verici. Yürümek ıstırap oluyor bazen; nerede o huzurla yürüyüş yapılacak kaldırımlar?

Belediyeler kaldırımları ticari alan olarak kullanmaya imkan mı veriyorlar? Belediyelerin işi kaldırımları bir pazar yerine veya engelli parkura çevirmek midir?

Bir de her mevsim taşları değiştirilir veya kaldırım altlarındaki tesisatta tamiratlar yapılır. Yollara taşmış kum, çakıl, beton, iş makineleri, uzun süren inşaat süreleri… Neden bir kere yaptığımızı en azından bir nesil yaşatamayız? Vizyon mu yok, kent kültürünü mü bilmiyoruz, plansızlık mı var, bütçeler mi uygun değil, malzeme mi tedarik edemiyoruz, işçilikler mi çok kötü, yoksa kaldırımlar para kazanmanın kolay yollarından biri mi?

Çok söylendi, bir kere de ben hatırlatmış oldum. Kaldırımlar kentin kalitesi açısından bir aynadır. Onun için Paris’ten bir kaldırım fotoğrafı koydum, eğer Tokyo’dan koysaydım daha da imrenecektik.

Exit mobile version