|
Okuyucu
|
Öteden beri Türk Hava Yolları ne zaman zarar açıklayacak acaba diye bekliyordum. Nihayet, Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na geçici vergi beyannamesinin sunulması ve Gelir İdaresi Başkanlığı’na beyanname verilmesi sonrası THY’nin 2016 yılının dördüncü döneminde 6,5 milyar TL zarar açıkladığını öğrendim. Nedir bu? Dünya devi şirketler küçülmeye giderken THY büyüme yolunu seçmişti, sonuç şimdi ne oldu? Evdeki hesap çarşıya uymadı mı?
Bakınız, dünyadaki, isim vermeyeceğim, kendileri birer uçak üreticisi olan Almanya, İngiltere, Amerika gibi ülkelerin dev havayolu şirketleri küçülmeye giderken THY uçak satın aldı, destinasyonları artırdı, büyüdü. Ama hiç kimse ne sayıştay ne ilgili bakanlık ne meclis araştırma komisyonu, hatta ne basın çıkıp, arkadaş siz ne yapıyorsunuz, demedi.
Uçak satın alındı ama bugün onlarca uçak ya hangarlarda bekliyor ya da başka firmalara yok pahasına kiralanıyor. Bunun sebebi ne? Yine FETÖ mü? Olabilir. FETÖ, METÖ ama asıl olan bu kurumdur muhatap olan, durumu bütün çıplaklığıyla açıklaması gereken, hatta hisse senedi sahipleri ve hukukçulardır soru sorması gereken; usul neyse, belki hukukçulardan önce siyasi makamların bu konuda bir irade belirtmesi gerekir…
15 Temmuz öncesi FETÖ, özellikle, örneğin bir-iki okulu açılan Afrika dahil pek çok ülkeye destinasyon konmasını isterdi ve THY da bunu gerçekleştirirdi. Ticaret yapanların da bu işine gelirdi. İstanbul’dan bin uçağa, aktarmasız git ve mobilya, tekstil, makine sat gel… Reklamlara çıkarlardı. Örneğin, THY Zambiya’ya seferlere başladı, denirdi. Bu milletin hoşuna giderdi. Hatta Barcelona, Messi ile reklamlar yapılırdı. Halkın daha da hoşuna giderdi. Paranın kimden çıktığını soran yok ama!..
Böyle yapınca ortaya uçak ihtiyacı çıkardı. Aklıselim küresel firmalarca uçak genelde kiralanır, değil mi? Ama bizim THY uçak alımına giderdi. Milyar Dolarlar!.. Uçak alım işi yüklü paralarla ilgilidir. Konfor iyi de bir bedeli vardır. Ben daha iyi hava yoluyum, demek güzel de uçağı alırken, içinde bu da olsun, diye ilave aparat ve sistemler de konmalıdır. Her ilave sipariş bütçeden çıkan meblağ demektir. Amerikan, İngiliz veya Alman uçak firmasında bile olmayanı istemek demektir… Fiyata etki edecek çok teknik konuyu içinde barındırdığından şaibeye en yakın bir alım türüdür bu konular. Devletler için bu hep hassas bir alandır aslında.
Peki, kim sordu? Neden ihtiyaç duyuldu? Başka tedarik yolu yok muydu? Kaça alındı? Kime, ne komisyon verildi? Şimdi o uçaklar ne oldu? Neden bugün THY zarar gördü? Bu zararın karşılığını kim ödeyecek? THY’nın işten el çektirilen üst düzey yöneticileri görevlerini yaptılar mı? Kol kırıldı, yen içinde mi kaldı? Ben bu tür konuların dikkatlerden kaçmaması gerektiğine inanmaktayım. Hatta sadece THY değil, yarı resmi bütün kurumlar üzerinde hassasiyetle durulması gerekmektedir!