Site icon Politik Merkez

Akın Öztürk’ün “İsrail bizi sattı!” itirafı

Okuyucu

FETÖ’cülerin ülkeye ne belalar açtığını 15 Temmuz 2016’dan bu yana milletçe daha açık bir şekilde görmekteyiz. Açılan davalarda sonlara gelindi. Akın Öztürk hakkındaki Anadolu Ajansı’nın 28 Şubat gününe ait “FETÖ’nün İnkâr Stratejisi” başlıklı yazının sonlarında, “İsrail bizi sattı!” itirafını okudum. Bu bana geçmişi anımsattı…

Akın Öztürk ile 2002 yılında Askeri Ataşelik görevine gitmeden önce mutat bir faaliyet olan Karargahdaki generalleri ziyaret esnasında on dakikalık görüşmemiz olmuştu. O zaman Tuğgeneral rütbesiyle Eğitim Daire Başkanı idi. Ziyarette 1996-1998 yılları arasında Tel Aviv’de kendisinin de Askeri Ataşelik yaptığını anlatmıştı.

2007 yılında Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden, ilk kumpas operasyonlarından biriyle emekli olmaya zorlandıktan sonra gördüm ki, Akın Öztürk ve ekibi İstihbarat Başkanlığı’nı tamamen ele geçirmişti. 2008’den itibaren ülkede başlatılan kumpas davalarını, Ergenekon’u, Balyozu, vs. hepimiz biliyoruz. Akın Öztürk, özellikle Balyoz operasyonuyla terfilerde olası rakiplerinden kurtulunca rahatlıkla Hv.K.K. oldu.

Hangi görevlerde bulunmuştu, başka neler yapmıştı incelemek gerekir, ama buradan ortaya çıkan sonuca göre Akın Öztürk en azından Eğitim Daire Başkanı iken eğitimi, askeri eğitim kurumlarını, İstihbarat Başkanı iken istihbaratı FETÖ’ye teslim etmiş biriydi. Üstelik o düzmece davalarla rakiplerini elemiş ve 2015 yılında Hv.K.K. olmasını kolaylaştırmıştı. 2013-2015 yılları arasında komutan iken neler yaptığını tahmin etmek zor olmasa gerekir.

En azından eğitimi ve istihbaratı FETÖ’ye teslim eden Akın Öztürk’ü hangi komutanlar terfi ettirdiler, o makamlara layık gördüler, hatta Kuvvet’in başına geçmesinin yolunu açtılar? Bu da yetmedi, emekli olması gerekirken, Paralele Devlet Yapılanması (PDY) imamlarının aklıyla ve imkanlarıyla bir ilk yaşandı ve Akın Öztürk’e özel bir kadro açıldı. Bu kadronun hazırlığını Genelkurmay’da ve Hava Kuvvetleri’nde kimler yaptı? Akın Öztürk’ün 2015 Ağustos’unda emekli olması gerekirdi, ancak emekli edilmedi ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Üyeliği göreviyle resmi görevine devam etti. Mevcut YAŞ üyesi Orgeneral rütbesindeki Komutanlar’a bir “paralelci abi” ilave edilmişti. YAŞ’ın görevi terfiler ve dolayısıyla atamalar ile çeşitli nedenlerle ordudan uzaklaştırılacaklar hakkında karar almak. Demek ki darbe 2016’da yapılmasaydı Akın Öztürk’ün YAŞ’taki işleviyle zaman içinde ordu tamamen FETÖ’cü olacaktı.

15 Temmuz 2016 günü asıl Hv.K.K. İstanbul’da düğündeyken, o da İzmir’deki hazırlıkları tamamlayıp ve bir askeri uçağa atlayıp darbeyi yöneten paralelcilere katılmak üzere saat 13:00’da Ankara’ya gelmişti. Darbecilerin gasp ettiği jetler gece Ankara semalarındayken, (eski) YAŞ üyesi sıfatlı Akın Öztürk, aralarında Adil Öksüz’ün ve Kemal Batmaz’ın da olduğu FETÖ’nün sivil imamlarıyla birlikte, yasal hiçbir yetkisinin olmadığı bir yerdeydi, 143. Filo’daydı. Zaten mahkemede sorduklarında damadıma, lojmana gitmiştim dedi. Damadı ve eski filo komutanı Karakuş’un kuleden komuta ettiği uçaklarla Gazi Meclis’e ve aziz milletin üstüne uçaklarla bombalar atılırken, sözde yurtta sulh konseyinin en üst rütbelisi olarak Akın Öztürk işin başındaydı.

Akın Öztürk’ün tek tek anlatması gerekiyor; paralelcilerin nasıl çalıştıkları, darbeden önce, darbe zamanı; darbeciler, destekleyenler, diğer kimlikler, ilişkiler, yapılanlar, potansiyel imkanlar… Hazır hapiste, en azından anılarını yazsaydı. Hatta kendisinin itirafçı olma hakkı bile vardı; yoksa yok muydu? Ama itirafları işe yarar görülüyor. Sonra söylendiği gibi, “İsrail bizi sattı!” Nasıl oldu bu iş, anlatsa da bu aziz millet iyice anlasa.

Exit mobile version