Site icon Politik Merkez

GORDİON DÜĞÜMÜ

Okuyucu

Bu makale Gazze merkezli düşüncelerimizin yanı sıra İsrail’e “tam destek“ veren özellikle ABD’nin durumunu analiz etmektedir. Sıcak çatışmaların 19ncu gününe gelindiğinde, halen Gazze’ye İsrail Hava Kuvvetleri acımasız taarruzlarına devam ederken, sürece daha büyük boyutlu bir savaşın eklenip eklenmeyeceğinin cevabını aramaktayız. Bu analizde ABD’nin bölgeye olan ilgisini eldeki verileri gözden geçirerek sorgulayacağız.

GORDİON DÜĞÜMÜ

Efsaneye göre Büyük İskender o meşhur Gordion Düğümü’nü ilk planda sabırla ve usulüne uygun hareket ederek çözememiş, ancak düğümü bir kılıç darbesiyle ikiye ayırmıştı. Bu olaydan sonra İskender, kehanetin devamı çerçevesinde bir Pers Fatihi olmuştu. Asya’yı da topraklarına katan İskender bir ateşli hastalık sebebiyle genç yaşta yaşamını yitirmişti. İskender’in kaderinin böylesi hazin bir sona ermesinin nedeninin ise sabırsızlık göstermesiyle ve kılıç kullanarak sorunu çözme biçimiyle ilişkilendirilerek anlatılmıştı. Bizlerin aklında kalması gereken nokta şuydu; büyük liderler için çözüm yöntemleri bazen böylesine keskin olabiliyor…

BİDEN

ABD’nin ve dolayısıyla Başkan Joe Biden’ın ne yapacağını merak ediyoruz. Dünyanın bu kritik ve kadim Orta Doğu bölgesinde bu denli büyük yığınaklanmayı en son Körfez Savaşı’nda görmüştük. Bugün ne oluyor da bu kadar çok silah ve asker bölgeye getiriliyor, üstelik şimdiki silahlar ve teknikler daha gelişmiş haldeyken?

ABD’de Demokratlar veya Başkan Biden haliyle 2014 seçimlerini kazanmak ve yeniden iktidar olmak istiyor. Seçim kazandı ve hemen peşinden 2021’de Afganistan’dan çıkarken tenkit edilen bir Başkan’dan söz ediyoruz. Biden önümüzdeki seçime bu eleştirel imajla girmek ister mi? Yoksa bu şartlarda, o iyi bildiği Orta Doğu’da bir “zafer” arayışında bulunur mu?

NATO VE RUSYA

Rusya Ukrayna’da meşgulken Biden başka amaçlar için cesaretlendi mi? Biden döneminin en önemli konularından biri, Ukrayna’daki savaştır. 

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırdı, halen bu savaş devam etmektedir. Malum, NATO genişlemesini sürdürüyor. NATO kuvvetleri yaklaşık 130 bin asker ile Doğu ve Orta Avrupa’da siperlerde bekliyor. Bölgede ABD nükleer silahlarını da hazır etti, unutmadan işaret edelim. Kuzey Denizi ve Baltık’tan Karadeniz’e kadar, Rusya “varoluşsal” bir mücadelenin içerisindedir. Putin sürekli nükleer tehditler savuruyor. Ukrayna’daki askeri durum neredeyse stabil. Kırım ve Donbas bölgeleri Rusya’nın “istediğini alabildiği” şekle geldi denebilir, üstelik bu şekilde yaklaşık bir yıldır büyük bir askeri ilerleyiş görülmüyor.

TEHDİT

ABD’ye göre tehdit İran ve vekilleri. 

İran’ın kendisi veya vekilleri, örneğin Lübnan’daki Hizbullah, Yemen’deki Husiler, İsrail’e karşı bir saldırı yapabilirler mi? Yaparlarsa etkileri çok fazla mı olur? Başka ifadeyle, İsrail tarihsel bir yenilgiye mi uğrar? Eğer ABD (ve İngiltere dahil Batı dünyası) İsrail’e İran yönünden bir saldırı olabileceğini öngörüyorlarsa bunu nasıl ifade edebiliriz? 

İran henüz nükleer silahını yapamamışken, belki de bu amacına ulaşabileceği son dönemlerindeyken, İsrail’e karşı hamle yaparak bütün tepkileri kendi üzerine çekmeyi göze alabilir mi?

Şöyle de bakalım, eğer Lübnan, Suriye ve Yemen gibi “bitik” ülkeler (ABD kaynakları bu tür ifadeleri kullanıyor,) bölgede istikrarsızlığı pekiştirdikleri sürece esasen bu durumdan İsrail ve Batı dünyası yararlanmıyor mu? Yoksa ABD ve ortakları artık karar verdiler, bölgede her türlü konuda yeni bir düzen mi kurulacak? Örneğin Irak’a geldiği iddia edilen türden bir demokrasi (!) mi gelecek? Yoksa tam tersine, İran bir şekilde saf dışı bırakılacak veya etkisizleştirilecek, Suriye bölünecek, Lübnan İsrail yanlısı ve Yemen Suudi Arabistan yanlısı yönetimlere mi verilecek? İsrailli ve Amerikalı yetkililerin “sınırlar değişecek” dediği şey nasıl olacak? Bütün bunlar için İran üzerinden yürütülen bir planı mı işletiyorlar?

Bu durumda İran, her türden yüksek tonlu siyasi ifadeyi kullanabilir, bölgedeki “vekiller” denilen grupları kullanarak tehdidi kendi sınırları dışında tutmayı düşünebilir, ama kendi topraklarında bir ateşin yakılmasından da kaçınır. Zaten halkın bir kesimi, bir büyük olay olsa da ayağa kalksak diye bekliyor olabilir.

ORTA DOĞU’YA YIĞINAKLANMA

ABD, ulusal çıkarlarını korumak ve geliştirmek için ülkelerle yaptığı anlaşmalara dayalı olarak bu bölgede görevli askeri güç olan Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nı, kısaca CENTCOM’u takviye etti, hatta ilave güçler de getirdi. CENTCOM, bölgedeki 12 ülkede, 8 adedinde daha yoğun şekilde olmak üzere, bünyesinde toplam yaklaşık 42 bin asker bulundurmaktadır. ABD’nin Rusya’dan sorumlu Avrupa Komutanlığı (EUCOM) bünyesinde ise binlerce asker bulundurduğunu da buna ilave edebilirsiniz. Ancak Ukrayna-Rusya savaşı sebebiyle Avrupa Komutanlığı, Orta ve Doğu Avrupa’ya angaje olduğuna göre, Merkez Kuvvetlere ve Stratejik Kuvvetlere seçili üslerden destek verilebilecektir. Bunun için Avrupa ve Akdeniz’deki hava ve deniz üsleri dikkate alındığında, EUCOM bölgesinden yaklaşık 8-10 bin askerin desteği hesaba katılabilir. Örneğin, B-1 Lancer’lar, Bombardıman Görev Kuvveti Europe 24-1 olarak, RAF Fairford’da (İngiltere) görev yapmaktadır. Buraya ana kıtadan 100 havacı personel intikal ettiği halde, bu üsteki yer ekibini de hesaba ilave etmek gerekir.

ABD’nin stratejik askeri yeteneklerini göz önüne aldığımızda sözü edilmesi gereken önemli bir güç parametresi, nükleer imkanlarıdır. Stratejik Komutanlık’ın (STRATCOM) emrinde denizaltılar dahil, her türlü platform ile hedeflere tevcih edilebilen balistik füzelerden, orta menzilli ve kısa menzilli olanlarına kadar, çok sayıda nükleer silah, Deniz Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri ve kendi bünyesindeki birliklerden kullanılabilir. Bunlara ilişkin askeri personeli buraya ilave etmemekteyim. Bu noktada bilinmeyen konu şudur, acaba Atlantik ve Hint Okyanusu bölgelerinde kaç adet USS Louisiana (SSBN-743) benzeri Trident II (D5LE) füze fırlatan denizaltı bulunuyor?

Küresel çapta ABD kuvvetleri organik bütün birimleriyle Müşterek Siber Operasyonlar yürütebilmektedir. Bu nedenle Siber Komutanlık’ın (CYBERCOM) destek vereceğini her şartta hesaba katmamız gerekecektir. Bunun dışında, uydulardan ise Uzay Komutanlığı (SPACECOM) sorumludur.

Orta Doğu’daki bazı CENTCOM üslerindeki daimî imkanlarını sıralayalım:

(Not: İncirlik EUCOM’a bağlıdır.)

ABD’nin bölgeye intikalleri neler, bakalım:

İngiltere Doğu Akdeniz’e bir destroyer gönderdi. HMS Duncan -D 37, Type 45 Hava Savunma Destroyeri. Yeni duyuruldu Fransa da FS Tonnerre -L 9014 Mistral Sınıfı Amfibi Taarruz Gemisi Doğu Akdeniz’e intikal için hazırlanıyor.

Bir “koalisyon“ kuvveti oluşturulur mu? Mümkündür. Batı ülkeleri için bu bilinen bir yöntemdir. Şimdiden İsrail’in arkasında fiilen yer alan ülkeler artmaya başlamış gözükmektedir. Şöyle bir görünüm olacak, Avrupa bölgesinde Rusya’ya karşı NATO ve EUCOM, Orta Doğu bölgesinde İran ve vekillerine karşı Koalisyon ve CENTCOM. Bu arada DAEŞ ile mücadele için kurulan koalisyonu da unutmayalım.

ABD’nin bölgede ilk etapta kullanabileceği bin kadar savaş uçağı, 20’ye yakın ateş gücü yüksek savaş gemisi bulunmaktadır. Bununla ne yapabilir? Baskın şeklinde çok kritik ve bitirici bir hamle yapması, bu hamlesini caydırıcılıkla desteklemesi yönünde bir planı uygulayabileceği düşünülebilir. Bu durumda soru şöyle oluyor, kime ve nasıl bir bitirici hamle olabilir? Başka ifadeyle Biden, Gordion Düğümü türü bir kılıç darbesini düşünür mü?

Bu kadar savaş aracı ve asker bu bölgede neden bulunuyor? Eğer, söylendiği kadarıyla mesele Hamas veya Gazze ise bununla ilgilenen, sürekli bombalayan güçlü orduya sahip bir İsrail var ki asıl mesele de kendisiyle ilgilidir. 

Yine de cevap arayalım, bu bakımdan görülür iki temel alternatif var:

SONUÇ

ABD ve İsrail ile bunlara destek veren Batılı hükümetler sonuçta Orta Doğu’da kendi çıkarlarına dönük bir sonuç almak üzere hareket sergiliyorlar, bunu söyleyebiliriz. Bunu ne zaman yapıyorlar? Rusya Ukrayna’da meşgulken. Üstelik Rusya’nın Doğu Akdeniz’deki tek üssü Lazkiye ile pek ilgilenecek gücü kalmamışken! Bunu nerede yapıyorlar? ABD ve Avrupa’dan uzakta, tarih boyunca bir oyun alanı gibi gördükleri Orta Doğu’da. Orta Doğu’da ne var? Enerji kaynağı.

Çin mi? Çin bir büyük çatışmaya 2027 yılına kadar hazır değil. Zamanı ve gelişmeleri lehine kullanarak, geliştirdiği savunma ve teknoloji projelerini tamamlamanın yolunu kolaylaştırmak istiyor, her fırsattan yararlanmak istiyor.

Son zamanlarda İbrahim Anlaşmaları, Normalleşme Süreci, derken Filistin meselesini ikinci derecede bir konuya indirgemişlerdi. Şimdi İsrail’in, yüzü Doğu Akdeniz’e bakan Gazze’ye olan bu baskısı ile durum daha da derinleşiyor: Silahsız ve hatta insansız bir bölge! Buna doğru mu gidiliyor?

ABD sadece bu Gazze olayı ile mi ilgileniyor dersiniz? Gordion Düğümü’ne atfen söyleyecek olursak, İran’a yönelik kritik ve bitirici bir kılıç hamlesiyle bir plan içinde olabilirler mi? Ben buna durum üstünlüğü demiştim. ABD, gelişmeleri kullanıp, durumu lehine çevirip, bölgede bir üstünlük peşinde mi? Hatta hesaplı bir atışla İran’ın sonlandırmaya ramak kalan o nükleer silah üretim tesisi tarihe gömülebilir mi?

Hepsi mümkün. Neye göre? Kapasite ve şartlar bunu mümkün kılıyor olabilir. Mesele, irade konusunda. ABD Başkanı Biden nasıl bir irade ile kontrolü elinde tutacak dersiniz?

İşte duruma böyle bakınca içimiz sızlıyor, olan Filistinlilere oluyor, siviller, çocuklar… Bir tek Türkiye, yapmayın, etmeyin, şu bildik emperyalist yaklaşımlarınızı terk edin, diyor.

Exit mobile version