Site icon Politik Merkez

Lübnan Çöktü

lubnan-coktu

Lübnan Çöktü

Okuyucu

Önceki gün (4 Ağustos 2020) akşam yerel saatle 18:00 sularında Lübnan’ın başkenti ve can damarı Beyrut’ta meydana gelen patlama ile liman tamamen yok oldu, yüzlerle ifade edilen ölüm ve binlerle ifade edilen yaralanmalar var. Milyarlarca dolarlık zarar. Zaten ekonomi, sosyoloji ve politik sorunlar yaşayan Lübnan’da bu son olay bize gösterdi ki bundan böyle orası başka bir yapıda olacak; belirsizlik, bitkinlik ve belki de kaotik şartların hakim olduğu Levant bölgesi.

Ne yaptık şimdi? İşi gübreye (amonyum nitrat) bağladık mı? Türkiye çoktan yasakladı amonyum nitratı, terörden dolayı. Ama inanılmaz bir şey, 2013’de Mozambik’e gitmek üzre denize açılan ve sonra Beyrut limanında alıkonan teröristlerin pek de sevdiği bu patlayıcı imal edilebilen 2.750 ton amonyum nitrat işlek bir uluslararası limanda depolanıyormuş. Yetkililerin çoğunun dahi bir bilgisi yok buradaki patlayıcıdan. Olur mu böyle bir şey? Olmaz! Bunu orada tutmalarının sebeplerini soruşturmak gerekiyor.

Her neyse, amonyum nitratı biliyoruz sonuçta. Şunu da biliyoruz, amonyum nitratın patlaması için uygun ısı şartlarının ve tetikleyicinin olması gerekiyor. Beyrut limanındaki facianın görüntüleri bize çoğu konuyu gösteriyor. İlk patlama veya yangın silonun deniz tarafındaki 12 numaralı depoda oluyor. Denizin hemen kenarındaki iki depodan biri olan bu depo 8-10 saniye alevler ve dumanlar içinde. Buradaki öyle sıradan bir yangın görüntüsü vermiyor insana. Depo içinde sürekli patlayan malzeme veya mühimmat var ki peşi sıra patlamalar olduğu görülüyor. Bu yanarken yanındaki depo da tutuşuyor ve içinde aynı şekilde patlamalar oluyor.

İlk görünen tablo bu iken Beyrut halkı ne oluyor diye sokaklarda ve camlarda, izleyen izliyor. Ya sonra? Sanki nükleer patlama gibi büyük bir basınç ve şok dalgası ile (biz buna blast etkisi diyoruz) o büyük infilak görüntüsünü görüyoruz. Bu bir infilak! O depoların olduğu bölüm denize gömülüyor, krater oluşuyor. Limanda ne var ne yok eriyor, kül oluyor, yıkılıyor. Seyreden ve oralardan geçen insanlar ölüyor ve yaralanıyor. İnfilakın devasa basınç mantar görüntüsü sonrasında bölgede normal yangın görünümü var. Tablo bu.

İşte bu deprem etkisi yapan ve Beyrut’u içine alan korkunç infilakın amonyum nitrattan kaynaklandığı söyleniyor. Doğrudur. Amonyum nitratı tahrik eden ise depodaki önceki patlama. Soru şu: O depodaki yangın ve patlamalar nasıl çıktı veya çıkarıldı. İhmal dendi ama yine de asıl soru budur.

Bu olayın neye mal olduğu açık. Tek bir ifade ile Lübnan köktü. Kendi başına ayağa kalkması söz konusu değil. Dahası, Lübnan’ın çöküş etkisi ile birlikte Suriye ve İran milisleri Hizbullah da buradan etkilendi. Bölgenin yeniden dizaynı gerekecek. Bunu kimler yapacak? ABD, İngiltere, Fransa ve İsrail başta olan ülkeler. Şimdiden Beyrut’a doğru yola çıktılar bile.

Bu olay her ne kadar Lübnan’ı hedef aldıysa da aynı zamanda İran ve Suriye rejimlerine de diz çöktürdü. Henüz bütüncül etkilerini hissetmiyoruz, ama yakın zamandan itibaren bu iki ülkedeki sonuçları gün yüzüne çıkmaya başlayacak.

O zaman soruyoruz, bu bir ihmaller zinciriyle oluşan ve sonucu bir ülkeyle beraberinde birkaç ülkeye önemli etki yapacak değerdeki olayları kapsıyorsa bundan faydalanan olmayacak mı? Bunu bir saldırı kabul etmeyeceğiz. Tarih bunu böyle not edecek görünüyor. Ama eğer bu bir savaş olsaydı mutlaka bir kazananı olacaktı. Belki kazanan bellidir de!..

Evet, bugün Hiroşima’nın anma günü. Bundan 65 yıl önce Japonya Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan nükleer bombalarla diz götürülmüştü. O büyüklükte bir güçlü ülke için nükleer bomba yetmişti. Bugün Lübnan çapında bir ülkenin 2.750 kilogram gübre türevi kimyasal maddeyle diz çöktürüldüğüne şahit olduk. Dünya çatışma ve savaş tarihi bu deneyimi not etmiş olacak. Maalesef ülkeler bu şekilde de kendi halkı ve idarecileri tarafından yönetilemez kılınabiliyor. Amaç da bu değil mi, başkaları tarafından kolay yönetilebilir ülkeler yaratmak?

Exit mobile version