Site icon Politik Merkez

Neomedyeval Savaş

neomedyeval-savas

Neomedyeval Savaş

Okuyucu

Bir III. Dünya Savaşı olur mu? Gri Savaş veya Soğuk Savaş dedik, ama yeniden değerlendirildiğinde bir başka kavram daha var adından söz etmemiz gereken; bu da Neomedyeval Savaş. Tam da bu zamana denk gelen tanım bu aslında, zira kapsayıcı. ABD, Çin ne tür hazırlıklar içinde? En önemlisi Türkiye neler yapabilir? Görelim.

Başlangıçta hatırlatalım, neomedyevalizm (Neomedievalism) Yeni-Ortaçağcılık demektir. Öyle görünüyor ki Ortaçağın o çirkin yüzü yeniden hortluyor! Kimsenin Ortaçağa dönmeyi niyeti olamaz. Ancak bir çatışma ve rekabet anlayışı içinde o kaotik karmaşayı dikkate alırsak, bunun yöntemsel açıdan kendine göre yararlı olabileceğini düşünenler yok değil.

Yazar Umberto Eco daha 1986 yılında, “Şu anda hem Avrupa’da hem de Amerika’da, Ortaçağ’a yenilenen bir ilgi dönemine tanıklık ediyoruz, fantastik neomedyevalizm ve sorumlu filolojik inceleme arasında meraklı bir salınımla…” diyordu. Aslında bu bir fantastik bakış açısı olmaktan uzak, tam tersine post-modern anlayışlarla insanların aklını baskılayan bir durum.

Neomedyevalizm anlayışından hareketle Neomedyeval Savaş (Neomedieval Warfare) ne demek, buna bakalım. Neomedyevalizm, çıkarların birleştiği alanlarda kendini gösteren devlet merkezli olmayan ve çok kutuplu bir dünya düzeniyle ilgili bir kavramdır. Ne devletlerin yıkılmasını veya anarşinin başlangıcını önceden haber verir ne de böyle bir kaygısı vardır. Bunun yerine, yeni küresel sistem gereği sorunlu olan her meseleyi kendi haline bırakır, kalıcı bozukluğu kabul eder. İşte böylesi kaotik ortamın kabulüyle yaşamın devam etmesi algısı içinde her güç unsuru kendine özgü güç unsurlarını kullanıyor. 

Neomedyeval Savaş’tan amaçlananlar neler?

Şimdi gelenin uluslararası ilişkiler konularına.

RAND Corperation ABD yetkilileri için bir araştırma yaptı. RAND’ın raporuna, eğer bir III. Dünya Savaşı olursa yetkililer bu riske girmeli mi, şeklindeki bir soru olarak da bakılabilir. Sonuç belli, bu riske girmeyin diyor. Raporu incelemek isteyenler inceleyebilir. (RAND Corp. Jacob L. Heim, Benjamin M. Miller, Measuring Power, Power Cycles, and the Risk of Great-Power War in the 21st Century, 2020)

Ancak bizler, savaşa yönelik küresel tırmanmanın ve ABD-Çin ve diğer aktörlerin (başta Avrupa, Rusya ve Hindistan) arasında süren rekabetin sınırının ne olacağını bilmenin mümkün olmayacağı bir süreçte olduğumuzu iyice idrak etmemiz gerekiyor. Aslında dünyanın diğer tarafları açısından sorun da bu noktadan kaynaklanıyor. Çatışma riskleri yönünde nerede duracağı bilinmeyen tırmanma zamanında örneğin Türkiye ne şekilde bir politika izlemeli, hangi hazırlıkları yapmalı?

Kendini stratejist diye tanıtanların bu tür konularla ilgili bir kalem oynattıklarını görmeniz mümkün değildir. Onlar olmuş bitmiş konuların lakırdısıyla ilgilenirler. Onlar için bu izledikleri yöntem hem risksiz hem de kazançlıdır, sempatik olurlar. Sorarsanız, cevaplarıyla gemi azıya alırlar.

Ancak bu tür çalışmalarda ileri bakarak bazı tahminlerin yapılması gereklidir. Kimler arasında, nerede ve ne şekilde riskler ortaya çıkacak, tersi yaklaşımla, ne tür fırsatlar doğacak, bütün bunların belli oranlarda sonuç verecek biçimde hesap edilmesi gerekmektedir. Aksi halde bir kör döğüşü içinde kalmak söz konusu olur.

O zaman bazı noktaları hatırlamakta yarar var. Şöyle sıraya koyalım:

Bütün mesele, yönetilebilir ülkeler ve alanlar yaratmak, ülkelerin ve güç odaklarının niyetlerini ve çabalarını kendi lehine kullanabilecek atmosferi dizayn etmek, bu atmosfer içinde stresi artırmak.

ABD Yönetiminin (Trump Yönetimi) yaptığı hazırlıklardan bazıları neler, bakalım:

Türkiye ne yapacak? Birkaç nokta üzerinde duralım:

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version