Site icon Politik Merkez

Küresel ABD-Çin Rekabeti

Okuyucu

ABD ve Çin arasındaki küresel rekabette hangi noktadayız? Donald Trump ile kaybedilenleri Joe Biden ile ABD telafi edebilecek mi? 2020’nin galibi Çin mi? ABD’nin Biden ile birlikte yeni küresel politikaları nasıl gerçekleşecek? Bir muhasebe yapalım…

Bir dünyalı olarak bizler gibi veya Trump politikalarına bulanmış bir Amerikalı gibi bakılırsa, 2020 yılı ile ilgili söylenecek pek iyi bir fikir olmayacaktır. Ancak Çin açısından durum tam tersine olabilir, farkında mısınız?

Wuhan’da ortaya çıkan ve dünyaya yayılan, 2020 yılını felakete çeviren asıl konu hüviyetindeki yeni tip koronavirüs Çin’i beklenenler çerçevesinde o denli zora soktu mu?  Hayır. Peki Trump’ı zora soktu mu? Evet.

Hatta bugün Amerikalılara bakarak söylüyorsunuz, COVID-19 ikinci derecede önemli, ilk sırada Trump’tan kurtulduklarını işaret ederek bir yıllık muhasebe yapılmaktadır. Daha dikkatli cümle kuranlar diyorlar ki; “21. Asır bir Amerikan yüzyılı idi, ama Trump’ın küreselleşmeyi anlamayan yaklaşımları ile maalesef tablo tersine döndü, Çin hakimiyeti öne çıktı…” Dolayısıyla ABD içindeki belli kesimler için 2020 yılı büyük ölçüde Çin kazanımı ile ilgili bir yıldır. 

İlk planda dünyada yaklaşık 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan ve küresel ekonomiyi durma noktasına getiren COVID-19 ile şaşkınlık yaşanmıştı. Ama bakıldığında bu durum Çin’i değil ABD’yi olumsuz etkiledi.

Çin için Hong Kong ve Tayvan meseleleri demokrasi açısından birer soru işareti oluşturmuştu. Ancak COVID-19 meselesi bu demokratik meselenin de ikinci plana itilmesine sebep oldu. Üstelik tek partili otoriter Çin yönetiminin pandemiyi diğer gelişmiş ülkelere nazaran daha hızlı kontrol etmesi ve ekonomiyi rayına oturtması ile taktir toplayan taraf bile oldu.

ABD’nin Çin’e Ticaret Savaşı kapsamında 200 milyar dolarlık satın alma yaptırımı uygulama kararı var. Sonuçta bu karar Çin’i ticaret yönüyle beklendiği gibi olumsuz etkilemedi. 

Eğer son Asya-Pasifik bölgesindeki Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) Anlaşmasının imzalanması Çin’e jeopolitik avantaj sağladıysa, ki öyle görülüyor, bu konuyu da Çin’in hanesine pozitif olarak ilave etmemiz gerekmektedir. Yıllardır bölge ülkelerinde Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) konusu Çin ile itilaflı olur, olumsuz kanaati vardı. Çin dışında Batı ile tam entegre Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda ile ilişkiler nasıl olacak, bu önemli bir soru işaretiydi. Her ne kadar Hindistan şimdilik bu birliğe katılmadı ise de bölge ülkeleri bunun da olacağını düşünecek şimdiden ümit beslemeye başlamışlardır. Şimdi Amerikalılar kendilerine soruyorlar, neden Trump bu sistemin dışında kaldı diye. Oysa 2017’de Barack Obama Trans-Pasifik Ortaklığı konusunu önemseyen politikaları Trump’a devredip de görevini bırakmıştı, ama gelinen noktada ABD kendi kendini denklem dışına bırakmış oldu. Çin Ticaret Savaşı konusuna yanlış noktalardan yaklaşınca Çin bölgesel çok önemli bir kazançla ortaya çıkmış oldu.

2020 ABD seçimleri esnasında Joe Biden sürekli Trump’ın yanlışları üzerinden kampanya yürüttü. Ancak şimdiye kadar öyle görüşüyor ki Biden’ın, Çin’in gelişmesine ne türden bir politik hazırlık içinde olduğu bilgisi net anlaşılmış bir konu değildir. Dolaylı anlatımlardan anlaşıldığı kadarıyla Biden’ın ABD politikalarını geniş ölçekli küresel kazanımlara doğru açacağı düşüncesi ön planda olacaktır. Beklenti, “ABD’nin küresel liderliğini yeniden kurmak!” üzerinedir. Bu küresel ABD liderliği, Çin’in kapasitesinin, varlığını ve bugüne kadar olan kazanımlarını silip atmak yöntemiyle olacak bir şey değildir. Bilakis Çin’i ve adımlarını kapsayarak bir zorlayıcı yol önermektir. Bu maksatla ABD, Avrupa ile Hint-Pasifik ortaklığı gerekecektir. Avrupa’dan İngiltere ve Almanya’nın bölgedeki nüfuzundan istifade etme yolu seçilecektir. Bugüne kadar Avustralya’da mahkemeleri sürmüş olan Çinli ZTE ve Huawei şirketlerinin 5G altyapı yatırım projelerinin tekrar gözden geçirilmesi konusu ilk bakılması gereken meselelerden olacaktır. 

Ama en önemli ve kapsayışı hamlenin Fed politikaları ile belirginleşeceği şimdiden söylenebilir. Çin’in elindeki ABD tahvillerinin değerini ve akıbetini yeni Hazine Bakanı Janet Yellen (2010-14 Fed Başkan Yardımcısı, 2014-18 Fed Başkanı idi, bu arada Brookings Enstitüsü’nde araştırmacılık yaptı,) ne şekilde devreye koyacak, göreceğiz. Diğer yandan Yellen küresel Fintech uygulamaları ile kapsayıcı bir öneri ile ortaya çıkacağının sinyallerini şimdiden vermiş durumdadır. Ayrıca COVID-19’un ABD ekonomisinde meydana getirdiği hasarı hemen halletmek Yellen’in acil işlerinden biridir. 

Biden’ın asıl konusu ise ABD’nin küresel hakimiyeti eline alacak adımlar gecikmeksizin atmasıdır. Bu bakımdan Biden’ın ekonomi ve hazine kadrosu önemli görülmektedir. Hindistan ile kurulacak ABD ortaklığının mimarisini yeniden hazırlamak yeni kabinenin önerilerine ihtiyaç duyulacak belirgin konuların başında gelmektedir. Yeni kabine Avrupa ile ortaklığı belirginleştirecek, geçen süre görüldüğü gibi yaptırımlar yoluyla değil, ortak kazançlar yoluyla sonuç alınmasını gerektiren önerilerle Trump’ın tam tersine önerilerle ortaya çıkacağı şimdiden kesin görülmektedir. Bütün bunlar Biden’ın, “Dost demokrasilerle birlikte hareket etmek,” ilkesine dayalı geliştirilen politikalarla olacaktır.

Bu saydığımız konularla ABD, Trump zamanında Çin’e verdiği avantajları tekrar geri almakla ilgilenecektir. Eğer 2020’nin galibi Çin ise 2021’den itibaren ABD’nin dengeleyici hamlelerini görmemiz gerekecektir. Önümüzdeki yıllarda Çin’i doğrudan ve dolaylı etkileyen çok yönlü ABD politikalarıyla bütün dünya olarak meşgul olacağımız yoğun bir döneme girildiği açıktır. Örneğin Kuzey Kutup ve Baltık, Asya-Pasifik bölgesi ile Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgeleri ABD için Çin’in önünün eksilmesi gereken bir alandır. İpek Yolu deyip geçiyoruz ama konu bu kadar basit olsa keşke! İpek Yolu içerikli projeler çerçevesinde sadece ekonomik ve politik ortaklıklar görülmeyecek, bunun yanı sıra önümüzdeki yıllarda savunma ve güvenlik konularını ilgilendiren yeni gelişmelerin peşi sıra gelişeceği olayları yaşamamız işten bile değildir. Savunma ve güvenliğin ise vekalet savaşlarından tutunuz, uzaya, siber aleme, teknoloji casusluğuna ve etkin propagandaya dayalı gelişmiş olduğu konuları kapsar.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version