Site icon Politik Merkez

Uzay Savaşı

uzay-savasi

Uzay Savaşı

Okuyucu

Geçen hafta Beyaz Saray’da Başkan Donald Trump’ın katıldığı törende resmen ABD Uzay Komutanlığı’nın flaması açıldı. Uzay Savaşı konusundan ne anlıyorsunuz, tahayyülünüzde ne var, hiç düşündünüz mü?

Sanırım Uzay Savaşı gibi bir konu akla gelince ilk düşünülenler uzayda dünyalılar ile uzaylılar arasındaki çatışmaları içeren bilimkurgu film senaryoları hatırlanıyor. Ancak bu konu, dünyalıların dünyalılarla uzaydaki savaşına karşılık gelen bir senaryoya dayalı gerçek olanıdır.

ABD Uzay Komutanlığı geçtiğimiz aylarda kuruluşunu tamamladı. Belki Çin ve Rusya bu konuda ABD tarzı gibi bir kurumsal yapıya gitmeyecektir, ancak buna yakın bir işlevi değişik de olsa gerçekleştirecek yapıyla karşımıza çıkacaktır. Nasıl olursa olsun, anlaşılan o ki, dünyalılar olarak ABD, Rusya ve Çin bir şekilde bir Uzay Savaşı programına dahil oldular. Buna Hindistan’ı, İngiltere’yi, Fransa’yı, İran’ı ve İsrail’i ekleyenler de var. Ben şimdilik ihtiyatlıyım, buradan uzaya uydu atan her ülke savaşacak anlamı çıkmamalıdır. Zira taarruzi ve karşı koyma yeteneklerinin kendini ispat etmesi teknik ilerleme konudur. Buna göre konu ilgili ülkelerin belirleyecekleri bir bütçe ile gelişecek, ki ABD’de bütçe konusu netleşmiştir, tatbikatlar yapacaklar, gerektiğinde birbirlerine uzayda saldıracaklar. 

Çin ve çevresi uzay istasyonları

Peki durum bu noktaya geldiyse acaba aklınızdaki senaryo ne olabilir?

Uzay silahları tipleri neler? Silah sistemleri dört kategori altında toplanıyor. Bunlar; kinetik fiziki, kinetik olmayan fiziki, elektronik ve siber. 

Kinetik fiziki silahlardan en bilineni balistik füze sistemleridir. Taarruz tipleri şunlardır; yer istasyonu taarruzu, yerden doğrudan hedef uyduya atım, hedef uyduyla eş yörüngeden atım.

Şimdilik bu sistemler yerde konuşludur. Ancak envanterde olanların daha da geliştirilerek uzaydaki hedeflere etki sağlayacak özelliklerle donanması sağlanacaktır. Yakın gelecekte ise bu kinetik fiziki sistemlerden bir kısmı uzayda uydulara yerleştirilecektir. Bu durumda insanlı veya insansız uzay vasıtalarla bu silahlı uyduların şarjörlerinin doldurulması işi bir esasa göre düzenlenecektir. Ama bakın bu durumda başka bir olasılık daha ortaya çıkıyor, uzayda kinetik füzeniz olursa bunu yerdeki hedefe de kullanmak söz konusu olabilecektir. Başka ifadeyle bir Uzay Savaşı programında yerdeki uzay kuvvetlerine uzaydan atış yapmak, bu tür tesisleri ve donanımları hedef almak söz konusu olabilecek. Basit örnek, bir uydu yer vericisini bu hedef kategorisinde değerlendirmek doğru olacaktır.

Kinetik fiziki olmayan silah sistemlerine örnek ise lazerler, yüksek güçte mikrodalga (HPM) ve elektromanyetik pals (EMP) silahlarıdır. Taarruz tipleri şunlardır; yüksek irtifa nükleer patlama, yüksek güçlü lazer kullanımı, geçici veya tam körlük yapan lazer kullanımı, yüksek mikrodalga kullanımı. Bir önceki paragraftaki açıklamalardaki gibi burada hedefleme ve kullanma işlemleri benzer şekilde olacaktır.

Elektronik Taarruzi Uzay Sistemleri’nin radyo frekansı (RF) sinyallerini karıştırarak, bozarak veya sahte izler yaratarak veri iletimi araçlarına karşı kullanılmasıdır. Taarruz tipleri şunlardır; yukarı-link karıştırma, aşağı-link karıştırma, sızdırma. Uydu anten sistemlerine, GPS’lere, telefon şebekelerine ve şifreleme sistemlerine etki sağlanır.

Bu teknolojilerin altyapısı halen mevcuttur. Nispeten de ucuzdur. Ancak bu gözle bakılmasın, yakın zamanda yapay zeka büyük veri gibi ileri teknolojilerin daha da fazla kullanılacağı ortamda bir anda bireye, kuruma veya bölgeye etki sağlanabilecek, aldatma yapılabilecektir. İlgili ülkelerce bunun çalışmaları ve altyapıları kurulmaktadır.

Siber konusu RF sinyalleri ile ilgilidir. Taarruz tipleri şunlardır; veri kestirme ve izleme, veri bozma, kontrolü ele geçirme. Ayrıca konu Siber Savaş ile de birleşmektedir. Başka ifadeyle, Siber Savaş için uzayın kullanılması bir konu, Uzay Savaşı tekniği için siber uygulamalar ikinci konudur.

Uydulardaki ve yer istasyonlarındaki antenler, yer istasyonlarını karasal ağlara bağlayan sabit hatlar ve uydulara bağlanan kullanıcı terminalleri, siber saldırılar için potansiyel izinsiz giriş noktalarıdır. Siber saldırılar, veri trafiği modellerini izlemek için verilerin kendisini izlemek veya sisteme yanlış veya bozuk veriler eklemek için kullanılabilir. Siber saldırılar hedef alınan sistemlerin yüksek derecede bilinmesini gerektirse de etkiyi sürdürmek için önemli kaynaklara ihtiyaç duymazlar. Siber saldırılar özel gruplara veya bireylere sözleşme yapabilir. Başka ifadeyle dahili siber yeteneklere sahip olmayan bir devlet veya devlet dışı aktörlere anonim gruplar veya bireyler seferber edilebilir; tersi durumda bunların taarruzlarına tabi kalınabilir.

Uzun yıllardır konuşulduğu halde lazerlerle ilgili çalışmalar henüz halka yansıyacak biçimde açıklanmış değildir. Ancak bu konuda ciddi ilerlemelerin kaydedildiği ileri teknoloji konularını kapsadığını bilmemiz gerekiyor.

Bazı uygulamalar hedef alanında ne ölçüde etki ve hasar yarattığı tam bilinmeyen şekilde efektler biçiminde gerçekleşir. Bu hani klasik salvo atış tabiri gibi elektronik ve siber alanda yapılan saldırı türleridir.

Yine başka bir uygulama türü şöyle, hedeflenen alandakilerin, her şey yolunda diyebileceği bir süreci yaşaması biçiminde olur. Ama aslında burada tam bir aldatma ve yönlendirme teknikleri kullanılmaktadır.

Şimdilik kapasite ve uygulamalar bunlar. Bununla ilgili Çin, Rusya ve ABD’nin hazırlıkları var. Diğer yandan, bırakalım savaşı, bu ülkelerin uzaydan beklentileri de var. Örneğin ABD’nin SpaceX firmasıyla uydu sistemleriyle tam kaplama ile internet kullanımını ücretsiz hale getireceği, büyük veri için büyük bir altyapı imkânı sağlanacağı projesi sürüyor. Çin’in de benzeri bir projesi sürüyor. Demek ki başımızı kaldırdığımızda anlayacağız, dünyanın çevresinde ağ biçiminde bir uydu dokusu olacak. Bu uydularla siber dünya gelişmiş olacak. Anlaşmazlıklar, üstünlük kurma mücadeleleri vs. konular daha fazla gündeme gelecek. Uzaya yatırım yapan ülkeler bir taraftan da sistemlerini korumayı ve karşı taarruzları yapabilmeyi planlıyorlar.

Şüphesin önümüzdeki 5 yıl içinde bu yönde ileri adımlar atılmış olacak. Her seviyede ülkeler, kurumlar ve bireyler böylesi bir ortamda fazlasıyla etkileniyor olacaklar. En büyük etki kontrol edilmeleri açısında gerçekleşecek. Bu felsefi alanda başka bir tartışma konusudur.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version