Site icon Politik Merkez

“Güvenlik İçin Küresel Eğitim Programı”

guvenlik-icin-kuresel-egitim-programi

"Güvenlik İçin Küresel Eğitim Programı"

Okuyucu

Eski İngiliz Başbakanı Tony Blair onca tecrübesinden sonra küresel bir mesaj veriyor; “Eğitim güvenlik işidir,” diyor; “Küreselleşme aşırılığı (extremists) teşvik ediyor,” diyor.[1] Bununla da yetinmiyor, tüm dünyayı yeni bir çabaya davet ediyor.

Tony Blair, fikirlerini ve çözümünü, Kasım 2013’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ifade ettiğini açıklamaktadır. Terörist aktörlerin devletlerin dışından, Orta ve Uzak Doğu’dan gelmeleri ve dini kökenli olmaları dikkate değer sonuç olarak açıklanmaktadır. Ayrılıkçıların daha çok gençlere yönelik propaganda yaparak bir ağ (network) oluşturduğunu, Tanrı (!) adına ölmeye hazır bu insanlarla normal hayatın felç edilmek istendiği, korku ve tehdidin bir yaşam tarzı haline geldiği söylemektedir. Küresel faaliyet gören bu kesimler tarihin bu dönemindeki gibi hiç önemli olmamışlardır. Konu sadece “İslami” denilen (ama benim yanlış terim kullanılmasından dolayı karşı çıktığım[2]) bu dini kesimin aşırılıkları değil, yanı sıra yayılan karşıtlarıyla birlikte durum farklı bir alanda gelişmektedir. Sn. Blair şöyle diyor: “Dinlerinden dolayı Müslümanlara karşı işlenen aşırılık yanlısı eylemler vardır ve bugün fanatik Hıristiyanlar, Yahudiler, Hindular ve Budistler vardır…” Bu açıklamalar “küresel tehdidin” kabulünün bir başka kanıtı hüviyetindedir. Terör işinin içinde tümüyle bir iddia, öldürmek ve dehşet saçmak vardır. Bu dikkat çekici bir husustur.

Daha ilginç olanı Sn. Blair “iyi haber” olarak kendisinin içinde olduğu bir hususu ifade etmektedir. Yaklaşık 20 ülkede 12-17 yaş grubun eğitimine dönük çalışan “İnanç Vakfı (Faith Foundation)[3]” okulların küresel terörü önlemek için çare olabilecek faaliyetlerini ön plana çıkarmaktadır. İfade ettiklerine göre; Pakistan, Hindistan, ABD, Ürdün, Mısır, Kanada, İtalya, Filipinler ve Endonezya’daki okullarda bugüne kadar 50 binden fazla öğrenci eğitimden geçirilmiştir.

Sn. Blair’in ifadesine göre; eğitimlerde sınıf etkinlikleriyle, konferanslarla, videolarla, tele konferanslarla, internet sitesi yayınlarıyla öğrencilere “doğru inanç tarzı” verilmektedir. Yani terörizm küreselleşirken (küreselleştirilirken) diğer yandan “ortak din algısı” da aynı yaklaşımla önlenmeye çalışılmaktadır. Bu hassas bir konudur! Ta ki, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde konu edilmiştir. Öncesindeki çalışmalar bilinmemektedir.

Madem önemli, tekrar düşünmemiz gerekir: “Neye karşıyız veya neyin içindeyiz?” Küresellikten dolayı bu her birimiz için önemli olan bir soru olmuştur.

Türkiye’nin gözden geçirmesi gerekenler var mı? Küresel terörizm olgusundaki tehdit kabul edilenler, bugüne kadar Türkiye’nin tanımladıklarıyla örtüşüyor mu? Küresel terörizmle mücadele yöntemleri güvenlik boyutunun ötesinde, yine küresel bir çabayla, “örgütlü eğitim” şekliyle çözülmeye çalışılıyorsa, Türkiye bu işin neresindedir? Türkiye kendi içinde barındırdığı yabancıların hangilerini, ne ölçüde kontrol edebilmekte ve eğitebilmektedir? Eğer bilinçsiz ve yeterince kontrolden uzak bir çaba varsa bunun olumsuz etkileri ne ölçüde görülebilir?

Küresel teröre karşı, küresel eğitim! Ama eğitim, “nasıl inanılması gerektiğini” tarif eden bir programı kapsıyor! Dikkatimi çekti…

 


[1] Tony Blair, “Education is a Secutiry Issue”, Project Syndicate, 13 Jan, 2014, London.

[2] Gürsel Tokmakoğlu “İslam’ın Negatif Çağrışımlarla İfadesi Yanlış” Muttakilik, 01 Ekim 2013, Ankara.

[3] http://www.tonyblairfaithfoundation.org

Exit mobile version