|
Okuyucu
|
Dün (12 Aralık 2018) Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Fırat’ın Doğusundaki harekatın birkaç güne başlayacağını işaret etmişti. Bugün Pentagon, “Türkiye’nin ABD askerlerinin bulunduğu Suriye’nin Kuzey Doğusuna yönelik tek taraflı askeri eylemlerinden endişe duyuyoruz ve kabul edilmez buluyoruz,” diye bir açıklaması var. O zaman Türkiye’nin ve Suriye’de varlık gösteren güçlerin yapması gerekenler var. Ne mi?
Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın BM kürsüsünden Saddam ve Irak üzerine ileri sürdüğü yalan argümanlar sonrasında emekliye ayrılırken söylediklerini hatırlayalım, utancını gizlememişti. O vakit haline bakıp Powell’a ve tersyüz edilen dünyaya bakıp insanlık adına üzüntü duymuştum. Bugün aynı duyguları hissediyorum. ABD’li yöneticilerin yarın utanacakları bir durum söz konusu olacak ve ben yine üzüleceğim.
BM kararı ile “DEAŞ’e karşı savaş” yapılması bakımından ABD önderliğinde 30’a yakın ülke koalisyon kurup Suriye meselesine müdahil oldular. DEAŞ’in ne olduğuna hiç değinmeyeceğim. Umarım bunları insanlığın önüne çıkaranları tarih yazacaktır. Belki aralarında Powell gibi itirafta bulunan ABD yöneticileri de olacaktır.
Suriye’ye gelelim. Bugün DAEŞ minimum tehdittir. Belki Suriye’de en az tehdit unsuru hangisi dense bu eli kanlı taşeron teröristlerdir. Zira ABD bunları kamyonlara, otobüslere bindirdi ve başka yerlere gönderdi. O zaman ABD’nin ve koalisyon ile burada bulunan Fransa gibi ülkelerin Suriye’de işi kalmadı. Hangi sıfatla Suriye’deler?
ABD meşruiyetini sürdürmek adına arada sırada bazı haberler yayımlıyor. Kamuoyunu ve uluslararası teşkilleri bu bilgilerle oyalamaya devam etmekteler. Bilindiği kadarıyla Deir ez Zor’a yakın alanda az sayıda terörist var. Halbuki o bölge ABD askerlerinin veya onlara çalışan taşeronların kolayca halledebileceği bir alanda. Neden DAEŞ orada tutuluyor? Eğer ABD askeri beceremiyorsa Türkiye gider orayı temizler. Savundukları geçerli bir argüman mıdır? Ayıp Amerika’ya, ayıp Pentagon’a, ayıp CENCOM komutanına…
Birleşmiş Milletler! Ne yaptı şimdi? Verdiği kararı gidip yerinde inceleyip geri alamıyor mu? Denetim gücü yok mu? Ne işe yarıyor BM?
O zaman Türk Dışişleri’ne, Rusya’ya ve meşru Suriye yönetimine bir görev düşüyor. Neler bunlar?
- Rusya Federasyonu: BM’de daimi üye olarak ve bölgede istihbari güçlü olduğu nedenle Rusya derhal BM’yi toplantıya davet etmelidir. DAEŞ hakkında kapsamlı bir bilgilendirme yapmalı ve BM’nin Suriye’de DEAŞ ile savaş konusunda aldığı kararın hükmünün kalmadığını işaret etmelidir.
- Meşru Suriye Yönetimi: BM Genel Kurulda çıkıp bizde DEAŞ tehdidi yok, ülkem ABD ve diğer ülkelerce işgal altında, hepsi çıksın,” türünden bir karar alınması için çağrıda bulunmalıdır.
- Türkiye Cumhuriyeti: Bu konu için etkin bir diplomatik atak başlatmalıdır. Her türlü belge ile ABD’nin karşısına çıkmalıdır.
Fırat’ın Doğusu iyi de, daha pratik bir yol daha var: Muhalif gruplar ve rejim güçleri birlikte Deir ez Zor bölgesinde bulunan az sayıdaki DEAŞ’ı temizleyip BM nezdinde ABD’nin karşısına bu karşı argümanla çıkmalıdır.
Bu durumda ABD ne diyecek bakalım? İşte size diplomasi ile kazanmanın başka bir yolu daha…