Site icon Politik Merkez

Amerika’da Hafter Davası

amerikada-hafter-davasi

Amerika'da Hafter Davası

Okuyucu

Halife Hafter’i ne kadar tanıyoruz? Bütün dünya onun bir CIA projesi olduğunu biliyor. Hatta hakkında bir dava bile var. Ortadoğu’da politika nasıl gerçekleşiyor? The New York Times’ın 18 Şubat 2020 tarihli “Eski CIA Değerli Mülkü, Şimdi Libyalı Güçlü Adam, İşkence Suçlarıyla Karşı Karşıya” başlıklı yazısının altında Julian E. Barnes’ın imzası var. Bu yazıdan önemli noktalar açığa çıktı. Bakın neler?

ABD’de Halife Hafter işkence ile suçlanıyor. Salı günü (18.2.2020) Amerika’da Virjinya Federal Mahkemesi’nde bir görüşme vardı. Hafter, Ekim 2014’de iç savaş esnasında işkenceyle bir aileyi öldürdü, bununla ilgili olarak Virjinya’da kendisine dava açıldı. Hafter’in Amerika’daki 17 adet mülkünün ederi 8 milyon doları geçiyor. Bu aile mensupları olan 2 Libyalı şimdi Hafter’den tazminat istiyor. ABD’de 1991’de kabul edilen “İşkence Mağdurlarını Koruma Yasası,” yargısız infaz ve işkence mağdurlarının aile üyelerinin sorumlu kişilere dava açmasına izin vermektedir. 

Hafter çifte vatandaştır hem Amerikalı hem de Libyalıdır. İlginç konulardan biri şudur, Hafter’in CIA için yaptığı çalışmalar, neredeyse tüm casus operasyonları gibi gizem içerir. Başkan Reagan zamanında (1981-1989) Hafter’in CIA ile ilişkisidir. Kaddafi’nin yanında görünen Hafter 1987 yılından itibaren ABD istihbaratına çalışmaya başladı. ABD’nin kullandığı bu CIA ajanı Hafter Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde Libya’nın Başkanı Albay Muammer Kaddafi’ye bir darbe düzenledi. Darbe girişimi başarısız olunca CIA, Hafter’i ABD’ye geri çekti ve korumaya aldı. Hafter Kuzey Virjinya’da bahse konu mülklerini satın aldı.

Bildik bir tabirle işaret edeyim, Hafter bir projedir. En azından Hafter güvenilir ve vefalı biri değildir. Örneğin 1969’dan itibaren Kaddafi’nin yanında duruyorken, hatta Kral İdris’i devirme operasyonunda birlikteyken kendini öne çıkarmakla ilgilenmekteydi. Ama daha sonra Kaddafi’nin devrilmesi operasyonunda görev verildi (1990), omuz verdiği dostuna karşı oldu. Çad Savaşı (1987) zamanında foyası az çok ortaya çıkmıştı. Esir oldu, CIA 1990’da Hafter’i Çad’dan aldı ve önce Zaire’ye getirdi. Bundan sonra muhalifti. Virjinyalı oldu. 1993 yılında Kaddafi’ye CIA destekli başarısız suikastın planlama grubunda yer aldı. Kaddafi bunu gördü ve onu ölüm cezasına çarptırdı. Hafter, aynı şekilde 1996’da Kaddafi’ye karşı yine ABD destekli başarısız bir darbe girişiminde bulundu. Amerika’nın Kaddafi karşıtlığı sürecinde hep var oldu. Zaman içinde, 2011’de Kaddafi öldürüldü. Darbecilik karakteri oldu, 2014’de meşru bir sistem kurulmaya çalışılıyordu, buna bile darbe yaptı. Artık başka darbeci Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es Sisi’nin desteklediği biriydi. Emperyalizm Mısır-Libya politikalarını birleştirmiş görünüyordu.

Bugün Hafter ülkenin servetinin talan edilmesi ve bölünüp parçalanması amaçlı daha büyük bir görevde yer alıp ülkesinde muhalefetini sürdürüyor. Yine bugün meşru Milli Mutabakat Hükümeti’ne karşı lejyonerlik görevi içinde. Hafter yetmemiş, Amerika’da eğitimleri gören oğulları Halid ve Saddam da aynı şekilde lejyonerlik yapmaktadır.

DAEŞ’in Hafter ile alakası ne? Tek bir ifade ile; ikisi de projedir. DAEŞ otobüslerle Libya’ya taşınmış ve bölgesel tehdit olarak yerleştirilmiştir. Hafter Batı politikaları gereği bu terör örgütüyle mücadele için görevlendirilmiştir. Sirte ve Bingazi’de silah ve diğer yardımları yapılmıştır. DAEŞ’e karşı “terörle mücadele” denmiş, meşruiyeti temin edilmeye çalışılmıştır. Bütün bunları birleştirerek okuyun ve CIA operasyonlarının çözümünü aklınızdan yapın!

Dava konusuna dönelim, Ekim 2014’de gerçekleşen bir saldırı sırasında iki aile şiddete maruz kaldılar. Bu iki aile de DAEŞ üyesi diye saldırıya uğradı. Davacı olan ilk aile Sayid’in evleri Hafter güçlerinin saldırısına uğradı. Baba Adil Selam al Sayid ve oğlu İbrahim kaçırıldı, işkence gördü. İki gün sonra Hafter’in komutasındaki diğer kuvvetler, Hırişin ailesinin evine saldırdı ve iki aile bireyini öldürdü. DAEŞ üyesi olmakla suçlanan bu aileden 6 kardeş esir alındı. Davaya göre, henüz evindeyken İbrahim el Hırişin ailesinin önünde çıplak hale getirildi, daha sonra kafasına borular, kablolar ve bir süpürge sopasıyla vuruldu ve dövüldü. Ardından götürüldü ve kendisine tam yedi buçuk saat elektrik verilmek suretiyle işkence edildi. Al Hırişin sonra serbest bırakıldı, ancak istismar nedeniyle bir gözünü kaybetti. Kardeşi Mustafa’nın cesedi günler sonra bulundu, elleri arkasından bağlıydı, baş ve göğsünde kurşun delikleri vardı. Diğer erkek kardeşi Ali vurularak öldürüldü ve 3 kişi de yaralandı.

Avukat Kevin Carroll şöyle diyor: “Ekim 2014’te, bu ailelerden gelen 10 kişi Hafter kuvvetleri tarafından hapsedildi, dövüldü, elektriğe maruz bırakıldı veya vuruldu. Bugün bu aileler, büyük ölçüde Hafter tarafından kontrol edilen bir ülkede artık yaşayamazlar.”

Dava, Hafter ve oğullarını ile Libya Milli Ordusu’nu, “Libya halkına karşı ayrım gözetmeyen bir savaş yürütmek, herhangi bir adli işlem yapmadan yüzlerce kişiye işkence yapmak ve öldürmek için kullanmak,” ile suçluyor.

Uluslararası Af Örgütü ABD’nin Ortadoğu ve Kuzey Afrika savunucusu Philippe Nassif, Hafter güçlerinin “planlı olarak adam kaçırma, işkence ve tecavüz yaptığını” söyledi. Nassif, “Bu suiistimaller için elimizden gelenin en iyisini belgelemeye çabalıyoruz, ancak bunlar buzdağının sadece görünen kısmı, Hafter güçlerinin kontrol ettiği alanlarda çok daha fazla şey olabileceğini biliyoruz,” dedi.

İşte Hafter böyle biri, dünya böyle bir yer! Batı dünyası böyle bir figürü destekleyebiliyor! Benim dikkat çekmek istediğim konular ise CIA operasyonları, uzun soluklu projeler, coğrafyamızda siyasi faaliyetlere olan yaklaşımlar ve terör konusunun aldığı rol. Bu itibarla hem Libya konusuna doğru bir noktadan bakmak gerekmekte hem de Ortadoğu’ya.

Exit mobile version