Site icon Politik Merkez

Azerbaycan-Ermenistan Barış Süreci

Okuyucu

Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya 10 Kasım’da yürülüğe giren ateşkes anlaşmasıyla yeni bir sayfa açmış oluyor. Hep birlikte bundan sonra bu iki ülkede ve bölgede olacak gelişmeleri takip edeceğiz. Şimdi ateşkesin yorumundan geleceğin önemli konu başlıklarına beraberce bakalım.

Son yazımın başlığı Trans-Kafkaslar’da İstikrar idi. Buna dönük ilk adımın atılmasına dayanarak böyle yazdım. Neden? 1) Ermenistan işgal ettiği toprakları zorla da olsa Azerbaycan’a geri vermekle ilgili sürece girmiş olmasından, 2) bölgedeki barış ve istikrar sürecini Türkiye ve Rusya yönetecek olmasından dolayı böyle işaret ettim.

Hatırlarsak, 27 Eylül’de kahraman Azerbaycan Ordusu harekatına başlamıştı, 10 Ekim’de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov çatışan tarafları Moskova’ya davet etmişti ve orada ”insani ateşkes” denen metni ortaya sürmüştü; ancak ateşkesin kalıcı olmadığına ve bir anlaşmaya varılamadığına dair de pek çok ipucu vardı. Metindeki bir konu çok önemliydi, Lavrov, ”erken barışçıl bir çözüme ulaşmak amacıyla esaslı müzakerelere başlanacak,” demişti. Bir de Azerbaycan Dışişleri Bakanı’nın görüşmelerin uzun sürmesine karşılık bir açıklama olarak takvimden söz etmesi akıllarda kalmıştı.

Bu demekti ki, dışarıya verilen mesaj açıktı; 1) Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunu çözme iradesine sahipti, 2) kendisi barış ve istikrar zeminini araştırırken, bir insani ateşkes metni ortaya koymak suretiyle, Batı dünyasına, özellikle de Minsk Grubu Eş-başkanları Fransa ve ABD’ye, siz karışmayın dedi, diğer yandan Azerbaycan’ın sahada belli bir seviyede askeri kazanım elde etmesi sürecini yönetti.

10 Kasım’da yürülüğe giren ateşkes anlaşmasında Minsk Grubu vurgusu yoktur. Başka bir ülkenin örneğin Türkiye’nin de adı geçmemektedir. Bu ateşkes metni diplomasi ile alakalı dengeleri ifade eder tarzdadır. Ancak Türkiye, görüldüğü üzere, uygulama için gerekli mutabakat zabıtlarıyla devreye konmaktadır. Türk heyeti 10-12 Kasım’da Bakü’de hazır bulunmuştur. Bunun nedeni ateşkesin devamındaki mutabakatları imzalamak olmuştur. Şöyle düşünülmelidir, Bakü’de aynı zamanda Rus heyetinden de yetkililer hazır bulunmuştur, evraklar imzalanmak üzere gidip gelmiştir.

Burada ortaya çıkan sonuç şudur: Azerbaycan kesin bir zafer kazanmıştır. Azerbaycan kendi tarihini yazıyor, bu onun tarihinde altın harflerle yer bulacak bir zaferdir.

Diğer önemli bir konu da Dağlık Karabağ’ın özerkliği gibi bir hususun artık tarihe gömülmüş olmasıdır. İşgal edilen topraklar geri alınmıştır, bir kısmı zorla, diğer kısmı ise bu mütareke yoluyla, bu bölge tekrar Azerbaycan’ın olmuştur. Nasıl Azerbaycan topraklarında Ermeni nüfus varsa ve eşit vatandaşlarsa, Karabağ’da da huzur ve sükun içinde yaşayacaklardır.

İmzalanan ateşkesin kalıcı olması için gerekli hususlar belirlenmiştir. Bundan sonraki adım Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir anlaşma imzalanmasıdır. Bu anlaşma ile yeni statüko kesin olarak yerli yerine oturmuş olacaktır. Bu yeni statüko barış ve istikrar yaratacaktır.

Ateşkes metninde neler var? 1) Çekilme takvimi, 2) barışı güvence altına alma misyonu, 3) insani hususlar, 4) yeniden yapılanma ve ulaşım kolaylıkları. Sonuçta güvenlik güçlerinin yanı sıra bölgede sivil açıdan da yapılacak pek çok konu vardır. Önemli olan bölgenin hakça ve huzurla yeniden yaşanabilir bir yapıya kavuşturulmasıdır.

Sn. Aliyev bölgeye maddi imkanları seferber ederek imar ve onarım faaliyetlerine önem vereceğini ifade etti bile. Ancak bu her ne olursa olsun bir haksızlığın ve zulmün neticesinde olan çatışmaydı (savaş da denebilir). Bu savaşa sebep olanların bihakkın cezalandırılması uluslararası hukukun da gereğidir. Dolayısıyla savaş tazminatı ve diğer hukuki konular barış anlaşması metnine girmesi gereken hususlar olacaktır. Şimdi uzun bir süre, belki 5-6 yıl, işte bu konulara odaklanılacaktır.

Ama bir de bu sürede medyanın çabasına ihtiyaç vardır; doğru ve istikrarı sağlamak amaçlı bilgilendirme faaliyetleri.

Azerbaycan zaferinden sonra Rusya kazandı, bu tamam. Türkiye de kazanan taraf oldu. Başından itibaren verilen destek ve diplomatik çabalar meyvesini verdi. Tek tek sıralamayalım, ama sonuçta Türkiye bölgesinde barış ve huzuru isteyen bir ülke ve bu manada iyi bir ortak olduğunu bir kez daha kanıtladı, bu en önemli vurgudur.

Kim kaybetti? Paşinyan kaybetti, bu da kesin bir sonuç. Paşinyan’ı kukla idare eder gibi yönetmeye kalkışan zihniyet de kaybetti.

Bundan böyle sadece Karabağ içindeki güvenlik, imar ve normalleşme süreçleri değil, Ermenistan’ın iç politikası da doğru bir çizgiye oturmak zorundadır. Ayrıca Nahçıvan-Azerbaycan yol bağlantısı da bölgeye kalkınma ve dinamizm getirecektir.

Esasında bütün bunlar neticesinde kazananlardan birisi de teröre bulaşmamış, gerçek Ermeni halkı olacaktır. Burada uzun yıllardır ekonomik ve sosyal açıdan çıkmaza sokulmuş bir Ermeni halkından söz ediyoruz. Çıkarcı devlet ve unsurlar bu halkın üzerinden kendi çıkarlarını yönetmeye kalkıştılar, bunlardan kurtulmak en fazla masum insanların arzusudur ve hakkıdır.

Exit mobile version