Site icon Politik Merkez

Girmek mi Zor, Çıkmak mı Zor?..

girmek-mi-zor-cikmak-mi-zor

Girmek mi Zor

Okuyucu

Dün (14 Kasım 2018) bir tarihi olaya tanık olduk. İngiltere 23 Haziran 2016 tarihinde Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı (Brexit) almıştı. Bunun üzerine İngiliz Kabinesi ancak dün bir ayrılma metni üzerine Başbakanı Theresa May’e yeşil ışık yakabildi. Bundan sonra Brexit süreci AB ve Britanya (İngiltere) tarafından işletilebilecek. Bu olay bazı ülkeler, örneğin Türkiye için girmenin ne denli zorluklarla dolu olduğunu gördüğümüz AB’den, aynı ölçüde çıkmanın da ne kadar zor olduğunun bir kanıtı oldu. İnceleyelim.

Başbakanı Theresa May, Kabine’den Brexit anlaşması için onay aldığını açıkladı. Haberlere göre, İngiltere’nin birlikten resmen ayrılacağı 29 Mart 2019’dan sonra bir geçiş süreci başlayacak. İngiltere’nin AB üyeliğine özgü avantaj ve yükümlülüklere sahip kalacağı bu süreç 31 Aralık 2020’ye kadar devam edecek.

Bu süreçte İngiltere ile AB arasında, tarafların gelecekte ticari ilişkilerine ve Kuzey İrlanda’nın konumuna ilişkin kapsamlı bir anlaşmaya varılamaması halinde “tedbir maddesi” yürürlüğe girecek. Bu maddeye göre, yeni anlaşma için görüşmeler sürerken, İngiltere’nin bütünü, AB ile Gümrük Birliği içinde kalmaya devam edecek. Tedbir maddesiyle AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti ve İngiltere’ye bağlı Kuzey İrlanda arasına fiziki sınır ve gümrük duvarı girmesi engellenmiş olacak. Anlaşma taslağına göre İngiltere bu tedbir maddesinden tek taraflı olarak çekilemeyecek. Bu, İngiltere’nin AB’den “anlaşmasız ayrılık” seçeneğinin de Gümrük Birliği bağlamında rafa kalkması anlamına gelecek.

Brüksel’de AB Komisyonu Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier, Brexit anlaşması taslağının 185 madde, 3 protokol ve çok sayıda ekten oluştuğuna dikkat çekti. Barnier; 1) hazırlanan metnin Brexit sonucunda ortaya çıkacak bütün konularda hukuki netlik sağlayacağını belirtti, vatandaşlık haklarının öncelikleri olduğunu dile getirdi, AB ve İngiltere vatandaşlarının karşılıklı olarak ikamet ettikleri ülkelerde daha önce olduğu gibi yaşamaya, çalışmaya, eğitim almaya ve sosyal haklardan yararlanmaya devam edebileceklerini vurguladı; 2) anlaşmayla AB üyesi 28 ülke olarak geçmişte verilen mali taahhütlerin de İngiltere tarafından tam olarak yerine getirileceğine işaret etti; 3) düzenli ayrılık için Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (Euratom), fikri mülkiyet hakları, coğrafi işaretler, tescilli ticari ürünler, kişisel verilerin korunması gibi alanlarda ortak çözüm bulunduğunu anlattı; 4) anlaşma kapsamında AB hukukuyla ilgili bir konuda uzlaşmazlık yaşanması halinde Avrupa Adalet Divanı’nın belirleyici rolüne devam etmesini kararlaştırdıklarını aktardı; 5) 29 Mart 2019 sonrasında İngiltere’ye geçiş süreci verilmesinde uzlaştıklarını, İngiltere’nin, 31 Aralık 2020 tarihine kadar iç pazar, Gümrük Birliği, hak ve yükümlülükleri ile ilgili mevcut durumunu muhafaza etmeye karar verdiklerini açıkladı; 6) anlaşmada Cebelitarık, Güney Kıbrıs Rum yönetiminde bulunan İngiliz Üsleri gibi konuların da yer aldığını ifade etti, İrlanda ile Kuzey İrlanda arasındaki sınır konusunda, somut sınır uygulamasından kaçınmak için İngiltere’yle bir çözüm bulduklarını ve uzun vadede bu konuyu gelecekteki bir anlaşma ile çözmek için çabalayacaklarını söyledi; 7) başka bir anlaşma sağlanamazsa AB ile İngiltere arasında tek gümrük bölgesi oluşturulacağını, bu şekilde Kuzey İrlanda ve İrlanda arasında somut sınır uygulanmamasının sağlanacağını, bildirdi.

Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin bugün hangi noktada olduğunu bile tarif etmekte güçlük çektiğimiz bir aşamada şunları bilmemiz gerekmektedir: 1) Özellikle Güney Kıbrıs ve Yunanistan ile aramızda mevcut “deniz yetki alanlarının belirlenmesi” ve esasen “Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüme gitmeden hiçbir adımın atılamayacağı” konusu en başlıca konulardır. 2) Her ne kadar açıkça ifade edilmese de AB’nin Türkiye’ye, (terör denmiyor ama buraya dikkat edin,) “özgürlükler bağlamında ilerleme sağlanması” noktası da önemlidir.

Bu hususlar kamuoyu tarafından göz ardı edilen noktalardır. Eğer bu konularda ikili ve çok taraflı uluslararası anlaşmalar sağlanma yoluna girer isek ancak o zaman AB ile görüşebilme noktasında olabileceğiz! Ancak Türkiye’ye “ver kurtul” veya “kabul et kurtul” cinsinden dayatmalar söz konusu olduğundan, bunlar asla bir birliğe girmenin ön koşulu kabul edilemeyeceğinden, şu an bir ilerleme olmamaktadır.

Diyelim AB’ye bir biçimde girdik ve sonra da çıkmak istedik, bu durumda İrlanda konusunda olduğu gibi, bazı itilaflı konularda kamuoyu hassasiyetlerinin devrede olacağı aşikar görünmektedir. Bu demektir ki, girerken doğru adım atılamaz ise çıkarken, (metinlerdeki kritik sözcükler en başta,) o diplomatik yöntemlerle önemli kayıplar söz konusu olabilmektedir. Bu hususun örnek teşkil etmesi bakımından önemi vardır.

Brexit Türkiye’nin AB’ye girme sürecine örnektir! Girerken çıkmayı hesap etmeyenin sonu nicedir!..

Exit mobile version