Site icon Politik Merkez

Güncel Siyasete Stratejistlerin Penceresinden Bakmak

gucun-bilesenleri-ve-turkiye

Gücün Bileşenleri ve Türkiye

Okuyucu

Güç Mücadelesi içine giren ülkelerin dünyaya bakış açıları bellidir. Bu belli ise hedeflerinin içeriği de anlaşılabilir. Ülkelere küreselleşmenin etkileri de bellidir. Büyük güçlerin jeopolitik yaptırımları, politikaları, müdahaleleri söz konusudur. Bu şartlarda Türkiye belli bir yerdeydi, bölgesel güç idi, şimdi daha ileri bir noktaya doğru gelişim halinde. Elbette bu durumun yarattığı bir sürtünme var. Sonuçta Türkiye stratejisini değiştirdi. Konuyu meşhur jeopolitikçiler (Mackinder, Mahan, Spykman, Brzezinski) bağlanımda ele alalım.

Halford Mackinder Kalpgâh Teorisini ortaya attı. Buna Kara Teorisi de denir. Kısaca anlamı şöyle: Kalpgâha hâkim olan dünyaya hâkim olur!

Alfred Mahan Deniz Teorisini ortaya attı. Nedir bu? Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur.

Nicholas Spykman iki strateji belirledi: Birincisi, uzaya hâkim olan dünyaya hâkim olur. İkincisi ise, Kenar Kuşak Teorisi.

Zbigniew Brzezinski, Büyük Satranç Tahtası’nda, rakip bir Avrasya gücünün ortaya çıkışı engellenmeli, diyor. Bir başka ifadeyle şöyle diyor: ABD, Avrasya’yı bölemezse başı derde girecek!

Türkiye stratejisini değiştirdi. Esasen buna sebep küreselleşme ve büyük güçlerin jeopolitik yaptırımları, politikaları, müdahaleleri oldu. İster şu sebeple isterse bu sebeple, fiilen bugün Türkiye jeostratejik bir oyuncu oldu çıktı.

O halde durum belli, zamanla olacakları ve mücadele alanlarını sıralayalım:

  1. Türkiye bölgesel güç olmaktan çıkarak küresel güç olmaya doğru gelişim sürecini yaşarken, çeşitli tartışmaların, engellemelerin, karşı koymaların muhatabı olacaktır.
  2. Avrasya politikalarında Türkiye oyuncudur. Bunun gereği, Rusya, İran, Hindistan, Çin ile işbirliğine ya girdi ya da yakın zamanda girecek. Silahlanması, ekonomisi, sosyo-politik iletişimi bu cepheden gelişecek.
  3. Türkiye kendi Savunma Sanayii’ni ve küresel ticaretini geliştirmektedir. İşbirlikleri buna göre gelişecektir. Savunma ve küresel ticaret konusu karada, denizde, havada ve uzayda olacaktır.
  4. Jeopolitik teorisyenler Batılıdır. Onların ilgisi işin başından itibaren söz konusudur. O halde Türkiye, Atlantik’te Batı ile ilişkilerini sürdürecektir. Türkiye, Avrasya’da güçlenirken Batı ortaklığıyla hareket edecektir.
  5. Türkiye, sonuçta Pasifik’te bir işbirliği kanalı bulacaktır.

Jeopolitik ile bağlantılı gelişen güncel siyasette neler var?

  1. Doğu Akdeniz’in paylaşımı.
  2. Stratejik S-400 meselesinden başlayarak yeni savunma politikalarının gelişimi.
  3. Küresel F-35 müşterek taarruz uçağı ile Batı savunma stratejisini desteklemesi.
  4. Ortadoğu’da yeni yapılanmalarda belirleyicilik.
  5. Yeni nükleer oyunda gelişen tartışmalar.
  6. Ticaret Savaşları.
  7. Çin’in Modern İpek Yolu Projesi. (Bir Kuşak Bir Yol)
  8. Güney Çin Denizi sorunlarının çözülmesi.
  9. Uzay Savaşı, Siber ve Hibrit Savaş girişimlerinin yaratacağı yeni savunma dalgaları.
  10. Enerji yollarının korunması.

Böylesi bir yoğunluk içinde, bariz biçimde, ülkelerin ve küresel güçlerin karşılıklı olarak, muhataplarından (hasım da deseniz olur, ortak da) kaynaklı, bir yarış içinde olmaları doğaldır. Bunu jeopolitikle ilgilenenler bilmeliler.

Türkiye için de durum böyledir. Bu yarışta ve bu çağın imkanları çerçevesinde, ülkelerin ve küresel güçlerin diğerlerinin iç işlerine müdahale etmek istemeleri mümkün konulardır. Önemli olan dışarıdan kaynaklı jeopolitik konuları anlamamak için direnmek değildir, konu bu denli doğal ise gerekeni yapmak adına doğru yerde pozisyon almaktır. Bu noktada kasten yanlış pozisyon almak nasıl bir şeydir? Günlük meselelerde geçen konular bütün bunların özetidir.

Exit mobile version