Site icon Politik Merkez

İç Cephenin Önemi

ic-cephenin-onemi

İç Cephenin Önemi

Okuyucu

İç cephe neden önemlidir? Türkiye geldiği noktada bir güç mücadelesi içinde. Tavır sergiliyor. Bunu yaparken muhatabımız ABD gibi bir güç. Öyleyse olaylara nasıl bakmamız doğru olur?

Son gelişmelere bakıyorum, aslında olan Trump’a oluyor… “Meksika’ya duvar,” dedi. Dört eski Başkan, “Senin sorunun,” şeklinde cevap verdi. “Suriye’den çıkıyoruz,” dedi. Dört Şahin, “O öyle olmaz,” ikazında bulundu. Trump, olması gerekeni kendince ortaya koyuyor ama uygulamada başka süreçler başlatılıyor. Seçildiğinden bu güne Trump politikaları bakımından dünyanın her yerinde önemli çelişkiler söz konusu oluyor. Verilen örnekleri genişletmek mümkündür. Ticaret Savaşları çerçevesindeki yaptırımlar, İran’a uygulanan ambargo, NAFTA…

Dün Ankara’ya Suriye konusunu görüşmek üzere gelen ABD heyeti ülkesine döndü. Olanlara bakıp, “Vah hallerine!” diyecek değilim. Belki diplomatların ve bürokratların yapması gereken budur: Gidip yerinde görüşme yapmak, nabız yoklamak, mümkünse pazarlık yapıp bir sonuç elde etmek. Tanıdık isimler, Bolton, Dunford ve Jeffrey Ankara’ya geldiler, muhatapları ile görüşüp ülkelerine döndüler. Ne oldu peki?

Bu ekip Trump’a gidip rapor verecek, kendi Şahin Grubu içinde görüşme yapacak, sorarlarsa Senato üyelerine bilgi sunacak, ofislerinde emirlerini verecek… ABD demokrasisi bu tür iç güçlerin dengesi ile yürüyor, alıştık artık.

Her şeyi söyleyebilirler. Örneğin: “Şu Erdoğan’ı alaşağı edemedik, Türkiye’yi teröre boğamadık, ayaklanma çıkaramadık, ülkeyi bölemedik… Bakın şimdi neler geliyor başımıza!”

Başka? “Yahu bugüne dek 2-3 milyar dolar para harcadık, yerel halkı maaşa başladık, onlara umut verdik, teröristi aklamaya çalıştık, eğittik, donattık, daha yeni 450 milyon dolar bütçe aldık. Bize sorarlar bu paralar ne oldu diye. Cevaben Türkiye oyunumuzu bozdu mu diyeceğiz?”

Fakat şunu söylemezler: “Türkler bin yıldan fazla imparatorluklar kurup idare etmiş, bugün etnik ve mezhep ayrımı konusundan bizim bir sonuç çıkarmamız mümkün olmaz. Türkiye bizim bölgede güveneceğimiz tek bir ülkedir, hatta İsrail’den fazla güvenebileceğimiz doğru bir ülkedir, müttefiktir, biz ne yapıyoruz arkadaşlar?”

Peki, bu söylenmek istenenler ile görmezden gelinenlerin sebepleri neler? Türkiye mi sebep oldu? Hayır. Türkiye aynı yerde duruyor. Farklı bakış açılarına sahip olanlar, “Ben tarih yazarım, söylerim olur,” diyen ve kendilerini “dünyaya düzen vermeye yetkili gören” kibirli politikacılar, çıkarcı bürokratlar ve sömürgeci zihniyet. Bunu Türkiye’nin değil, başka ülkelerin de değiştirmesi söz konusu değil. Bu bir tavır ve bu tavrı besleyen geri planda yer alan inandıkları her ne ise o. Bunu yenmenin, değiştirmenin veya Trump gibi liderlerin elinde düzeltmenin mümkün tarafı olamaz. Bizim Trump’a veya Amerika’ya ayar vermemiz de mümkün değildir.

Bıkmadan, usanmadan telefon ederiz, gazetede makale yazarız, ikili görüşmelerde konuşuruz, mektup yollarız, twit atarız… Her ne ise, olanı tam açıklığıyla anlatırız. “İşte gerçek bu!” deriz. İnanan veya inanmayan olur. Başka?

Bu bir güç mücadelesi işidir. Haklılıkla, doğru stratejilerle, isabetli adımlarla, ittifaklarla, sahada alan tutmakla, çok çalışmakla, söke söke kazanılacak güce dayalı bir konudur. Ülke olarak tavır takınmakla, birlik beraberlikle, kararlı duruşla, liderlikle ve bütün bu yolda diplomatik, akademik, entelektüel ve teknik çalışmaların zaman, zemin ve kuvvet kullanarak yöneltilmesiyle mümkün olabilir.

İç cephe ve politika bunun için önemlidir! Milletçe el ele vermemiz gerekir, bu her şeyden değerlidir.

Türkiye teröre karşıdır, Suriye’de barıştan yanadır. Kendi bekasını ve milli güvenliğini başkalarının tartışmasına asla müsaade etmez, gerekirse bu uğurda bu millet tarihinde görüldüğü gibi canını seve seve verir. Ha şimdi durum ne? Türkiye, Rusya ve İran’la ve hatta bu maksat için ben de varım diyenlerle birlikte, Astana ve Cenevre nezdinde sürdürülen çabalarla, Suriye’de barışa hizmet, insanlık dramının bitmesine her yönde destek ve terörle savaşmak için inisiyatifle ve kararlılıkla çabalarına devam edecektir. Bunda bir değişiklik yoktur. Varsa tekrar gelecek heyetler, buyursun kapı açıktır. Belirtilen amaca uygun şekilde gelsinler, çözümü ele ele ve gecikmeksizin birlikte bulalım. Daha ne? Bu işi olmayacak yerlere çekmenin kime yararı olabilir ki?

Exit mobile version