Site icon Politik Merkez

Trump İçin Ne Kadar Zor?

trump-icin-ne-kadar-zor

Trump İçin Ne Kadar Zor?

Okuyucu

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’den askerini çekeceğini açıkladı. Ortalık tabiri caizse toz duman oldu. O zaman neden diye sormamız gerekiyor. ABD ve Trump’ın içinde bulunduğu çıkmazı açıklayalım. Sonuçta Türkiye ne diyor, bir kulak verelim.

Öncelikle bir önceki Başkan Barack Obama zamanında Hint-Pasifik Bölgesi’nde ortaya konan stratejinin hedeflerine bakalım. Neydi bunlar?

Konuyu Ortadoğu ve Suriye bağlamında az da olsa irdeleyelim. ABD için asıl düşman İran. Diğerleri hasım.

Peki, İran ne yapıyor? Nükleer çalışmalar yapıyor, ki Obama bu konuyu barışçı çözümle işi halletmeyi seçti. Özellikle Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan’da Şii yayılmacılık peşinde, ki Obama buralarda Hibrit Savaşı kabul etti.

Konumuz Suriye olduğuna göre buraya odaklanalım. Suriye’de İran’a karşı Hibrit Savaş için Obama dönemi alt-hedefleri şunlar:

(Bu arada şimdi emekli olan Deniz Piyade Generali Tony Zinni İran’a karşı Ortadoğu’da Arap NATO’su fikrini ortaya attı. ABD’nin bu konuda çalışmaları var. Bu konuyu hatırlamış olalım.)

İşte yukarıdaki hedefler ve alt hedefler doğrultusunda ABD, Suriye’deki faaliyetlerini esasen 2015 yılından itibaren bütçe ayırarak yönetmiştir. Özellikle konu nasıl görünüyor? PYD/YPG vasıtası ile DEAŞ’a karşı savaşın başarılması. Aynı yıl DEAŞ işe savaş için BM’den karar çıkıyor. DEAŞ’tan sorumlu olarak Brett McGurk atanıyor. Bir koalisyon kuruluyor ve buna NATO harici Körfez ülkelerinden de katılım oluyor. Toplam 30 ülke DEAŞ’a karşı savaşta yer alsa da bunların içinden yaklaşık beş ülke (ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan, Mısır) asıl konu olan Suriye ve İran için bir aradalar.

Trump ise şimdi bu duruma karşı yeni bir stratejiyle ortaya çıkıyor ama bu strateji henüz belirgin değil. Diğer taraftan Suriye çözüm bekliyor.

Trump ne yaptı? Başta şunu dedi: “Obama burada da yanıldı!”

İran ile yapılan Obama’nın nükleer anlaşmasını çöpe attı. İran’a ekonomik ambargoyu başlattı. İran halkının kendi rejimine isyan etmesi için çalışmalar sürdürüyor. Amaç “İran’da mevcut rejimi değiştirmek” oldu. Trump, “Bu rejimle kalırsa İran ne nükleer emellerinden vaz geçer ne de yayılmacılığından,” diye düşündü.

Konuyu Suriye’ye getirelim. Astana süreci ile Türkiye, İran ve Rusya birlikteler. Görüldü ki bu üç ülke, Suriye’de toplumun her kesimini kapsar mahiyette yerel temsilcileri belirlemek ve Cenevre’de yeni anayasanın yazılma sürecini hızlandırmak amacındalar. Hatta böyle olduklarını BM dahil tüm dünyaya açıkladılar, kabul gördüler. Diğer yandan Suriye’de, “DEAŞ’la savaşmak ve artan Rus-İran yayılmacılığını engellemek” adına sürdürülen YPG’nin dengeleyici bir güç haline getirilmesi formülü ABD’yi, Suriye’de barışın engelleyen ve zaman kaybettiren taraf haline getirmiştir. Bu durumda düşündüler ki; DEAŞ marjinal seviyeye indiğine göre ve YPG ile bir yere kadar gelindiğine göre, şimdi yapılması gereken Rusya, İran ve Türkiye bölgedeki güçlü ittifakının daha da güçlenmesinin önüne geçmek olmalıdır. Trump pragmatik olarak bu çözümlemeye gitti. “Suriye’den çekileceğim,” dedi. Savunma Bakanı James Mattis’e ve Brett McGurk’a yol verdi.

Ama ortada bir “Amerikan etkisi ve gücü” kaldı. YPG, silahlar, dağıtılan paralarla alıştırılmış bir yerel kitle, güçler arası görece-denge… Bu ne olacak? ABD şimdi Türkiye’ye, “bunu çözelim,” diyor.

Trump için zorluklar var. 2015 yılından bu yana yapılan yanlışlar belli. Yerel, bölgesel ve küresel güçlerin etkileri ve beklentileri, Hint-Pasifik Bölgesi sorunları, sürdürülen Ekonomik Savaş için başarı şartları belli. Trump bugün Amerika’da ekonomisini iyileştirdi görünüyor ama bütün hesaplar gösteriyor ki asıl sorun 2030’larda baş gösterecek. Çin adım adım ilerliyor! Rusya satranç ustalarına yakışır şekilde hamlelerini yapmaya devam ediyor.

Üstelik bazı hesap çıkmazları var. Soğuk Savaş’tan buyana Hibrit Savaş yönteminin uygulandığı her alanda başarısızlık %60 olmuş. İlerleme oluyor görülse de sonuç dönüyor yine Amerika’ya bir maliyet yüklüyor. O zaman Trump başka yöntemler bulma zorunda kalıyor. Güvenlik Bürokrasisiyle bu bakımdan pek anlaşamıyor. Trump, “Bana yeni yöntem bulun,” diyor ama ilerleme sağlanamıyor. Zira onlar var olan yöntemleri parlatarak sunmak istiyorlar.

Doğru, terörle savaş zordur. Türkiye bunu en iyi bilen ülkelerdendir. Ama ABD kısa yolu tercih ediyor, Black Water gibi küresel güvenlik şirketlerini. Bunların tazları ve beslenme kanalları bellidir!

Ne diyelim, kolay gelsin!..

Dikkat çekmek istediğim iki nokta var. Suriye konusunda işler yoluna girer girmez, bölgemizde bir başka önemli sorun yaşanacak: Lübnan. İsrail, İngiltere, Fransa ve Amerika’daki bürokrasi İran’ın Doğu Akdeniz’deki etkinliğini tamamen kırmak istiyor. Konu malum! Dolayısıyla cephe küçük de olsa etkileri olacak bir yerdir. Konu Türkiye’yi yine ilgilendiriyor. Diğer konu da bölgede çözüm bekleyen İsrail-Filistin sorununda Trump Yönetimin adına “Asrın Planı” dediği uygulama nasıl olacak, sorusudur. Göreceğiz. Doğu Akdeniz her yönüyle gündemdedir.

Türkiye ülkesinde ve bölgesinde barış ve istikrar istiyor, ekonomik ve sosyal kalkınmışlığını istikrarlı biçimde sürdürmekten yanadır. İttifaka ve sözüne sadıktır. Griliklerden ve korozyondan medet ummayı sevmez, açık olunmasını ister. Çok söze gerek yok, böyle bilinmesi gerekir.

Exit mobile version