trump-icin-ne-kadar-zor
Trump İçin Ne Kadar Zor?

Trump İçin Ne Kadar Zor?

17 Ocak 2019
Okuyucu

ABD Başkanı Donald Trump Suriye’den askerini çekeceğini açıkladı. Ortalık tabiri caizse toz duman oldu. O zaman neden diye sormamız gerekiyor. ABD ve Trump’ın içinde bulunduğu çıkmazı açıklayalım. Sonuçta Türkiye ne diyor, bir kulak verelim.

Öncelikle bir önceki Başkan Barack Obama zamanında Hint-Pasifik Bölgesi’nde ortaya konan stratejinin hedeflerine bakalım. Neydi bunlar?

  • Gri Bölgeleri yönet, yoksa yarat ve yönet.
  • Barış şartlarında Gri Bölge çatışma tarzını geliştir, Melez (Hibrit) Savaş yöntemlerini uygula.
  • Bu amaçla; Konvansiyonel Savaş yöntemine ilave Propagandayı, Siber Harekatı, Vekil-Milis Güçlerini ve Paralı-Silahlı Gruplarını kullanmak ve/veya bunlarla mücadele ederek üstünlük sağla. (Kısaca Vekalet Savaşı denebilir.)
  • Hasım ülkelerde korozyon etkisi yarat, onları belirlenmiş stratejik kazanımı sağlayacak hale getir, gerekli dinamik etkiyi yarat.
  • Hint-Pasifik Bölgesi özelinde çift-seslilikleri yönet.

Konuyu Ortadoğu ve Suriye bağlamında az da olsa irdeleyelim. ABD için asıl düşman İran. Diğerleri hasım.

Peki, İran ne yapıyor? Nükleer çalışmalar yapıyor, ki Obama bu konuyu barışçı çözümle işi halletmeyi seçti. Özellikle Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan’da Şii yayılmacılık peşinde, ki Obama buralarda Hibrit Savaşı kabul etti.

Konumuz Suriye olduğuna göre buraya odaklanalım. Suriye’de İran’a karşı Hibrit Savaş için Obama dönemi alt-hedefleri şunlar:

  • Mısır’ı, Suudi Arabistan’ı ve İsrail’i yanında tut.
  • Rus-İran yakınlaşmasını engelle.
  • Esad Rejimi zerinden yapacakları Rusya’nın ve İran’ın nüfuz alanlarını genişletme faaliyetlerini engelle.

(Bu arada şimdi emekli olan Deniz Piyade Generali Tony Zinni İran’a karşı Ortadoğu’da Arap NATO’su fikrini ortaya attı. ABD’nin bu konuda çalışmaları var. Bu konuyu hatırlamış olalım.)

İşte yukarıdaki hedefler ve alt hedefler doğrultusunda ABD, Suriye’deki faaliyetlerini esasen 2015 yılından itibaren bütçe ayırarak yönetmiştir. Özellikle konu nasıl görünüyor? PYD/YPG vasıtası ile DEAŞ’a karşı savaşın başarılması. Aynı yıl DEAŞ işe savaş için BM’den karar çıkıyor. DEAŞ’tan sorumlu olarak Brett McGurk atanıyor. Bir koalisyon kuruluyor ve buna NATO harici Körfez ülkelerinden de katılım oluyor. Toplam 30 ülke DEAŞ’a karşı savaşta yer alsa da bunların içinden yaklaşık beş ülke (ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan, Mısır) asıl konu olan Suriye ve İran için bir aradalar.

Trump ise şimdi bu duruma karşı yeni bir stratejiyle ortaya çıkıyor ama bu strateji henüz belirgin değil. Diğer taraftan Suriye çözüm bekliyor.

Trump ne yaptı? Başta şunu dedi: “Obama burada da yanıldı!”

İran ile yapılan Obama’nın nükleer anlaşmasını çöpe attı. İran’a ekonomik ambargoyu başlattı. İran halkının kendi rejimine isyan etmesi için çalışmalar sürdürüyor. Amaç “İran’da mevcut rejimi değiştirmek” oldu. Trump, “Bu rejimle kalırsa İran ne nükleer emellerinden vaz geçer ne de yayılmacılığından,” diye düşündü.

Konuyu Suriye’ye getirelim. Astana süreci ile Türkiye, İran ve Rusya birlikteler. Görüldü ki bu üç ülke, Suriye’de toplumun her kesimini kapsar mahiyette yerel temsilcileri belirlemek ve Cenevre’de yeni anayasanın yazılma sürecini hızlandırmak amacındalar. Hatta böyle olduklarını BM dahil tüm dünyaya açıkladılar, kabul gördüler. Diğer yandan Suriye’de, “DEAŞ’la savaşmak ve artan Rus-İran yayılmacılığını engellemek” adına sürdürülen YPG’nin dengeleyici bir güç haline getirilmesi formülü ABD’yi, Suriye’de barışın engelleyen ve zaman kaybettiren taraf haline getirmiştir. Bu durumda düşündüler ki; DEAŞ marjinal seviyeye indiğine göre ve YPG ile bir yere kadar gelindiğine göre, şimdi yapılması gereken Rusya, İran ve Türkiye bölgedeki güçlü ittifakının daha da güçlenmesinin önüne geçmek olmalıdır. Trump pragmatik olarak bu çözümlemeye gitti. “Suriye’den çekileceğim,” dedi. Savunma Bakanı James Mattis’e ve Brett McGurk’a yol verdi.

Ama ortada bir “Amerikan etkisi ve gücü” kaldı. YPG, silahlar, dağıtılan paralarla alıştırılmış bir yerel kitle, güçler arası görece-denge… Bu ne olacak? ABD şimdi Türkiye’ye, “bunu çözelim,” diyor.

Trump için zorluklar var. 2015 yılından bu yana yapılan yanlışlar belli. Yerel, bölgesel ve küresel güçlerin etkileri ve beklentileri, Hint-Pasifik Bölgesi sorunları, sürdürülen Ekonomik Savaş için başarı şartları belli. Trump bugün Amerika’da ekonomisini iyileştirdi görünüyor ama bütün hesaplar gösteriyor ki asıl sorun 2030’larda baş gösterecek. Çin adım adım ilerliyor! Rusya satranç ustalarına yakışır şekilde hamlelerini yapmaya devam ediyor.

Üstelik bazı hesap çıkmazları var. Soğuk Savaş’tan buyana Hibrit Savaş yönteminin uygulandığı her alanda başarısızlık %60 olmuş. İlerleme oluyor görülse de sonuç dönüyor yine Amerika’ya bir maliyet yüklüyor. O zaman Trump başka yöntemler bulma zorunda kalıyor. Güvenlik Bürokrasisiyle bu bakımdan pek anlaşamıyor. Trump, “Bana yeni yöntem bulun,” diyor ama ilerleme sağlanamıyor. Zira onlar var olan yöntemleri parlatarak sunmak istiyorlar.

Doğru, terörle savaş zordur. Türkiye bunu en iyi bilen ülkelerdendir. Ama ABD kısa yolu tercih ediyor, Black Water gibi küresel güvenlik şirketlerini. Bunların tazları ve beslenme kanalları bellidir!

Ne diyelim, kolay gelsin!..

Dikkat çekmek istediğim iki nokta var. Suriye konusunda işler yoluna girer girmez, bölgemizde bir başka önemli sorun yaşanacak: Lübnan. İsrail, İngiltere, Fransa ve Amerika’daki bürokrasi İran’ın Doğu Akdeniz’deki etkinliğini tamamen kırmak istiyor. Konu malum! Dolayısıyla cephe küçük de olsa etkileri olacak bir yerdir. Konu Türkiye’yi yine ilgilendiriyor. Diğer konu da bölgede çözüm bekleyen İsrail-Filistin sorununda Trump Yönetimin adına “Asrın Planı” dediği uygulama nasıl olacak, sorusudur. Göreceğiz. Doğu Akdeniz her yönüyle gündemdedir.

Türkiye ülkesinde ve bölgesinde barış ve istikrar istiyor, ekonomik ve sosyal kalkınmışlığını istikrarlı biçimde sürdürmekten yanadır. İttifaka ve sözüne sadıktır. Griliklerden ve korozyondan medet ummayı sevmez, açık olunmasını ister. Çok söze gerek yok, böyle bilinmesi gerekir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

suriyede-anlasmaya-dogru
ÖNCEKİ YAZI

Suriye’de Anlaşmaya Doğru

guvenli-bolge-stratejik-orta-yol
DİĞER YAZI

Güvenli Bölge: Stratejik Orta Yol

Politika 'ın son yazıları

19 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
32 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
44 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
47 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme