İsrail Gazze’de Ne Yapmak İstiyor? 

6 Mayıs 2024
Okuyucu

Hamas-İsrail çatışmasında 7 Ekim’den bu yana 212 gün geçti, Gazze konusunda ne noktadayız? Şurası net, 12 bini çocuk 35 bin Gazzeli öldürüldü, 1,5 milyon insan şu anda çok zor şartlarda yaşıyor, en son noktada Refah’a saldırı oldu olacak türü bir İsrail baskısı da sürüyor.

GİRİŞ

Türk askeri Suriye’de operasyonlar gerçekleştirdi ama sivil halka zarar vermedi, hatta onların güvenliğini sağladı. Askerin sahadaki hareketi sivillere zarar vermeyecek şekilde olmak zorundadır. Bunu uluslararası hukuk ve vicdani açılardan açıklamak kolay, zor olan ise sahada başarabilecek dirayette olabilmek.

İsrail ordusu sahada sivil-asker gözetmeksizin hareket etti, aşırı güç kullandı. Bunun askeri cehaletle açıklanacak tarafları var, ama esasen bir insan diğerinin gözünün içine bakarken nasıl kıyım yapar, burada başka bir şey aranmalı! İnsani olmayan bir yönü var İsrailli asker ve politikacıların. Buradan yola çıkarsak, aklıselim herkesin, doğulu-batılı, “bunların savunulacak yönleri yok,” diyebilmeli. Bugün bu noktadayız.

Ama başka etkenler de var. Yanlış muhakemeler, askerliği iyi bilmemek. Bu söylediğim İsrail için geçerli olduğu kadar diğer aktörler için de geçerli. Örneğin, İran, Hamas, vs. Siyaset, ideolojik bakış, hatta dini bazı düşünce kalıpları, bunlar da fazlasıyla konu ediliyor. Ama sonuçta istediğimiz ne? Adalet!

ASKERİ AÇIDAN TESPİTLER

İdeolojiyi bırakın şimdi, asker gibi düşünün…

Bir tarafa düşman olmak demek, savaşı kazanmak demek değildir. Savaşı kazanmak başka çabaları gerektirir. Bir kere savaş uzun solukludur, onlarca yılı içine alabilir.

Bir savaşı kazanmak isteyen liderler ve komutanlar, önce hesabı doğru yapacaklar. Bu savaş konusu çocuk oyuncağı değil, koroda şarkı söylemeye hiç benzemez!

6 Ekim 2023’te Hamas’ın elinde ne vardı? Veya şöyle sorayım, Hamas’ın elindekilerin İsrail’e verilecek mücadelede yeterli olduğunu düşünenler, hangi noktalara bel bağladılar? 1) Tüneller, 2) Roketler, 3) Alınacak rehineler, 4) Diğer direnişçiler ve İran desteğinin olacağı, böylelikle İsrail’in kıskaca alınacağı varsayımı.

İsrail ordusunun nispi gücü meydanda, ABD’den destek aldığı da açık. Konvansiyonel gücü oldukça yüksek. Hamas elbette gayrinizami taktiklere başvuracak ama bu zaten bilinen bir konu. Bir şey bilinen oldu ise tedbiri de alınır.

8 Ekim oldu ve İsrail savaş kararıyla ordusunu buraya sürdü. Bu çatışma değildi, savaştı. Bu savaş ise süreçleri ve sonuçları başka olacaktı. Anlamak istemeyenler çok oldu. Bizde bile!.. 

Üstelik ABD ve İngiliz donanması hemen bölgede hazır oldu, G7 ülkeleri İsrail’e tam destek açıklamaları yaptılar.

Yaklaşık 7 ay sonrasındayız, tarih 6 Mayıs 2024. Bu konuda konuşanların elinde neler var? Sadece rehineler. Tüneller ve roketler nerede? İran’ın desteği nerede? Yok.

İran direnişçileri silahlandırdı, teşvik etti. Bu sadece bir spekülasyon konusu muydu? Doğru veya yanlış, sonuçta bugün ortada İran var mı? Yok. Ne oldu? 1 Nisan Şam Büyükelçilik saldırıcını kim yaptı? İsrail. Sonuç? İkisi general, üst düzey IRGC komutanları öldürüldü. İsrail saldırıyı üstlendi mi? Hayır. Önce 13 Nisan’da İran misillemede bulundu. İran saldırıyı üstlendi mi? Evet. İşte size bir uluslararası hukuk meselesi. Sebebi İran verdi, Batı yaptırımda bulunmaya hazırdı ve öyle de oldu. Sonuç? Yüzde 2 başarı, İsrail’de bir askeri hava üssünde ikinci pistte küçük bir çukur, 2 saatte kapatılabilir cinsten. İsrail bu misillemeden dolayı geri adım attı mı? Hayır. Ne yaptı? 19 Nisan’da misilleme. Üstlendi mi? Hayır. Sonuç? Natanz nükleer tesis yakınlarındaki İsfahan askeri üssünde S-300 sistemi vuruldu. Sonrasında ne oldu? İran suskun. Neyi bekliyor? Hamas neredeyse Netanyahu’nun ve Biden’ın insafına kaldı, İran neyi bekliyor? 

Akıl vermek İranlılara mı kaldı? Başka askeri stratejist veya taktisyen mi yok bu dünyada? “Yapmayın, sizi yemliyorlar, tuzağa düşürüyorlar, bu iş istemediğiniz bir yola girebilir,” diyen çıkmadı mı o cenahtan? Kim onları dinledi de İranlının ipiyle kuyuya inmeye kalkıştı? Ne oldu şimdi?..

POLİTİK AÇIDAN TESPİTLER

İslam İşbirliği Teşkilatı, Müslüman Dünyası, Arap Birliği, vs. çeşitli isimler zikrediliyor, buralarda çeşitli toplantılar, görüşmeler yapılıyor. İnsani yönden yapılanlara kimse bir şey demiyor, demez de. Oradan gelmeyin. Şuradan gelin: Ortadoğu’da bugüne dek İsrail’i durduracak ne yapılabildi? Bugünden sonra neler yapılabilir? 

Gelelim somut görüşmelere… ABD, Katar, Mısır bir tür rehine ve ateşkes görüşmesi yapıyor. CIA Başkanı Burns devrede, ona verdiler bu işi. Acaba neden? 

Netanyahu rehinelerin tamamını istiyor. “Yoksa Refah’ı da siler süpürürüm” diyor. Yapar mı? Bu kadar insanı ölümünden sorumlu birinin insafına mı kaldı bu konu? Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyuha’ya “Gazze kasabı” diyor. Netanyahu’nun yapacağı yaptıklarıyla ortada: Adil bir çözüm değil, daha fazla şiddet!

İsrail sözde ateşkes peşinde ve bugün bir nihai ateşkesle ilgilenmemekte. Amacı tüm rehineleri aldıktan sonra Refah’ı da silip süpürmek. İsrail’in mevcut durumu ve Hamas ile destekleyenlerinin durumunu sıkıştırmak için, ABD’ye ve uluslararası baskılara rağmen, Refah’a bir saldırıda bulunabileceği konuşuluyor. Bu kimsenin istemediği bir durum ve insani açıdan da çok kritik.

İsrail çok aktif, sürekli proje sunuyor dünya kamuoyuna. Buna propaganda denir. Amaç savaşı kazanmak ise bütüne bakın derim. İsrail’in şimdiki safhada yapacakları belli. Bunların içinde; dünyayı oyalamak ve kendi lehine sonuçlar almak açısından ikna etmek, ilk planda (görünürde bile olsa) Refah’taki sivilleri tahliye programları yürütmek, sonuçta barışı istediğini alacak şekle getirmek ve bu adıma gelmeden önce ateşkesi istediği gibi neticelendirmek, Hamas’ın elinden silahları almak, Gazze halkını kendine muhtaç yapmak ve onlara, eğer kendi planına uygun hareket ederlerse sonunda kazanan olacaklarını vaat etmek, Filistin’i ve toprak hakkını zayıflatmak, İsrail’de yeni bir dünya görüntüsü vermek.

ABD yine çifte standart uyguluyor. Joe Biden’a baksanıza, dondurma yemekle meşgul. Bir yandan İsrail’e tam destek ver, diğer yandan Hamas’a düşen insani yardım olsun! Ne olacak Gazze’nin geleceği?  7 Ekim’den bu yana milyarlarca dolarlık silah ve mühimmat verildi İsrail ordusuna, ki en başta sığınak delici mühimmat kullanıldı. Gazze bu silahlarla yerle bir edildi, çoluk çocuk demeden masum insanlar öldürüldü. ABD daha geçenlerde İsrail’e 8 milyar dolarlık destek verdi. Bunun bir kısmı silah ve mühimmat, bir kısmı da Gazze’de harcanması için İsrail’e verilen bütçe. 

Biden, Kasım’da yapılacak ABD başkanlık seçimlerini daha çok düşünüyor olmalı. 

Bir de ABD deniz kuvvetleri Gazze’ye yüzer iskele kuruyor. Nedir bu? İnsani yardım için diyorlar. Tamam da bu insani yardım görevi ne zaman bitecek? Buranın güvenliği kimden sorulacak? Lojistik depolar nasıl işletilecek?.. Acaba ABD ve İsrail ortaklaşa, sonradan kalıcı hale dönüştürülebilecek bir liman hazırlığının altyapısını mı yapıyorlar? Güney Kıbrıs’tan sürekli malzeme geliyor. Güney Kıbrıs’ın buradaki fonksiyonu uluslararası açıdan ne oluyor? İngilizlerin Kıbrıs’ta kendi toprağı ve 2 adet askeri üssü var. ABD’nin GKRY ile askeri işbirliği anlaşması var. Doğu Akdeniz’de Güney Kıbrıs Gazze için bir fonksiyon sahibi; duyduk duymadık demeyin!

Geçen gün bir de baktım (Jpost’ta haberdi) Netanyahu “vizyon proje” açıklamış! “Gazze 2035!” Nedir bu? Kim kimin topraklarına şehir kurmaya çalışıyor? Eyvah ki ne eyvah!.. Demek ki Netanyahu’nun aklında Gazze’ye ait bir stratejik tasarım var ve kimse tık diyemedi şu saate kadar.

İsrail, 7 Ekim ile birlikte Gazze’yi yerle bir etmeye girişti ve ben o tarihten itibaren, “bu kez olan farklı” diye açıkladım. O gün için düşünün, bugün değil! Bugün konuşan çok… Söylediğim çok önemliydi. Kim dinledi? Körler ve sağırlar misali… “İsrail denizde ve karada Filistin’in buradaki egemenliğini silmek için uğraşıyor,” dedim. Anlaşılmadı herhalde! 

Elbette kendi topraklarının geleceği için Filistinliler plan yapabilmeli. İrade Gazze halkı başta Filistin yönetiminin olmalı. Netanyahu bu konuda söz bile alamamalı. Değil mi? Ona söz düşer mi? Kimin ülke toprağı burası? Haa… İşte mesele de bu! Netanyahu, “toprak benim, Gazze benim, denizi benim, size ne?” diyor.

Bu noktaya geldik, halen anlamayanlar var, ateşkes ve barış görüşmelerine gidilen yolda kimin elinde ne var? Bir bakın isterseniz.

Netanyahu bu! “Parayla, silahla, her türlü kurnazlıkla olur bu işler” diye bakabilir olaylara… İran’a mı kaldı bütün bu konular? Kime kaldı? Hatta Netanyahu’nun insanları satın almak için planları oldu, yakın zamanda da oldu, yarın da olacak; önce öldür, aç-susuz, muhtaç ve aciz bırak, sonra dünyanın gözünü boya. Bu mu plan? İki de bir Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert konuşuyor, “Filistinlileri bölmek için Netanyahu Hamas’a para verdi” diyor. Belki bunun aslı astarı yoktur, ne bileyim? Hamas çıkıp biz Netanyahu’dan para aldık ve seçimleri öylelikle kazandık der mi? Demez. Söz konusu bile değil. 

Dün de bir Amerikalı Profesör Shibley Telhami yazmış, aktarayım: “Çok Gizli: 2018 tarihli bir mektupta Netanyahu, Katar’dan Hamas’a fon sağlamasını istiyor. Bir avuç kişinin gördüğü mektupta Başbakan, Hamas’a fon sağlanmasının bölgesel istikrarı koruyacağını ve insani krizi önleyeceğini iddia ederek Doha’yı Gazze’ye aylık 30 milyon dolar yardım etmeye çağırıyor.” 

Çok gizlisi mi kaldı?..

Filistin Başkanı Mahmud Abbas Hamas’ın yaptıklarını en başından beri, seçimler dahil, kabul etmedi. Neden acaba?

Ama en kötüsünü düşünerek muhakeme edelim, Filistin toprakları üzerinde İsrail devleti tasarrufta bulunuyor, Mahmud Abbas dahil, çok siyasetçi aynı noktada değil. Savunulan şu, “iki devletli çözüm” ve “1967 sınırlarının kabulü”. İyi de Gazze’ye şehir inşa edecekler, güvenli askeri bölgeler ihdas edecekler, tampon bölgeler var ifade edilen, üstelik İsrail askeri sahayı bütünüyle terk etmem diyor… İsrail, bu gibi hususları yapılacak barış anlaşmasına nasıl yerleştiririz, diyor. Bu mantıkla süreci işletmeye devam ediyor. Peki nasıl olacak bu işler? İş işten geçtikten sonra kim ne söyleyecek?

Geçen yazdım, tekrar edeyim. Mahmud Abbas yıllardır “önce tanınma, sonra toprak” derken, İsrail tarafı “önce toprak, sonra tanınma” diyor. Nedir bu? İsrail 1967’den bu yana zaten bu formülle oyalıyor. Açık değil mi? Batı Şeria’ya onca insan nasıl yerleşimci diye getirildi, nasıl oldu da bazılarının evleri satın alındı, mahalleler el değiştirdi?.. 1967 Batı Şeria’sı ile bugünkü aynı mı? Peki, 2035’te Gazze’nin görünümü ve idari yapısı nasıl olacak? Yani şunu mu konuşacaklar, “hadi artık barış yapın, tanıyın şu Filistin’i…” Ama bugünkü tarih 2024. 1967-2024 arasında dünyayı uyutan bir İsrail politikası, 2024-2035 arasında benzer şeyleri yapamaz mı? Bu uğurda Netanyahu’yu kullanırlar, sonra ona el etek bile çektirirler. Bakın İsrail tarihine. Ne zannediyorsunuz, 1948’den beri nasıl büyüdü bu ülke? Böyle olmadı mı? Bani haritayla açıklayanlar var ya, “Bak İsrail buydu, bu oldu” diye. Emin olun bu akılla gidilirse 2035 gelir ve aynı şeyler konuşulur.

Politik zeminde konuşulacak çok husus olur. Hatta Amerika, Avrupa, sağcılar, solcular, ulusalcılar, liberaller, muhafazakârlar, milliyetçiler, Siyonistler, Siyasal İslamcılar… Her biri için ayrı bir başlık açsak bu yazıyı bitirmekte güçlük çekeriz herhalde…

Ama birkaç hususa değinelim. 

Fransa’da Jean-Marie Le Pen partisi Ulusal Cephe’de yer alan ve daha sonra suikastla öldürülen François Duprat’ın 70’lerde dile getirdiği bir sözü var, şöyle diyor: “İsrail, kendi ülkemizde de mücadele etmemiz gereken bir siyasî gücün dünyevî koludur. Siyonizm, bir yıkım ideolojisidir. Dahası, İsrail devleti hırsızlığa ve el koymaya dayanıyor. Fransa’nın Arap ülkelerde bir dostluk siyasetine ihtiyacı var.”

Antonio Medrano bir makalesinde şöyle yazmıştı: “21’inci yüzyıldaki Avrupa Haçlı Seferi kesinlikle İslâm’a karşı olmayacak. Bilâkis İslâm’ın yanında yer alacak. Avrupa topluluğunun yeniden dirilişinin […] zorunlu jeopolitik ve inançsal şartı İslâm’ın yeniden canlandırılmasından geçiyor.”

Biden kendi topraklarındaki üniversitelerde Gazze ve Filistin yanlısı gösteriler oldu, “intifada” sözcüğünün kullanılmasını yasakladı. İntifada devam ediyor…

Buna karşılık Fransız siyasetçilerden Christian Bouchet ise, “Paris’ten Gazze’ye, intifada!” diyor. 

Bu tür tartışmalar bitmez. Siyaset bu! Bu tür fikirlerden beslenen taraflar bile var, “bak ben haklıyım” dedirtir siyasetçiye! Asıl olan insanların, hatta o masum çocukların ölmemesi!

Yine de Batı dünyasındaki protestoları önemsemek gerekiyor. Aslında bu da insanların kendi ülkelerindeki siyasal bakış açılarının tezahürü, kamuoyu baskısı, tepkisi. Siyaset olabildiğince bunlardan etkilenmekte. Büyüyen dalgalar belki kıyıdaki o büyük zulmü durdurur!..

TÜRKİYE AÇISINDAN TESPİTLER

Birincisi, Filistin devleti tanınmalı, bu konu bitmeli, Ortadoğu’ya istikrar gelmeli. İkincisi, İsrail, Lübnan ve Suriye derken, Türkiye sınırına kadar gelen ağır kokulu nefesiyle mide bulandırıyor.

Türkiye başından beri “iki devletli çözüm” ve “1967 sınırlarının kabulü” noktasında…

Filistin ve Hamas onu yaptı, bunu yaptı… Yanlışları da var. Ama konu esasen İsrail’in ne yaptığı ne yapmadığı!..

Türkiye Hamas’a ev sahipliği yapmaya ve bütünüyle Filistin’e tam destek vermeye istekli.

Türkiye Gazze’ye insani yardımını sürdürüyor, daha da arttırmak istiyor. Ürdün üzerinden hava köprüsüyle yardım etmeyi önerdi, Netanyahu kabul etmedi. 

Geçtiğimiz hafta Türkiye, İsrail ile ticaretini durdurdu. Yakında Güney Afrika’da devam eden mahkemeye de müdahil sıfatıyla girecek.

SONUÇ

Bu tespitlerin ışığında şöyle: Eğer bir konuya İsrail, Amerika, İngiltere ve İran girdi ise çok dikkatli olmak gerekir. Bunların tarzları hiç de iyiye gitmez. Bunu biliyorsanız ve yeterince dikkatli değilseniz faturası ağır çıkar.

Her neyse, önümüze bakalım. Burada işaret ettim, konu sadece Netanyahu’nun kendisi değil, İsrail’in genel genişleme politikasıdır. İsrail’in Gazze’nin yeni statüsüne dair kurnazca yaklaşımları var, bunlara engel olmak gerekir. Amerika ve Avrupa’nın ikiyüzlü tutumu aldatmasın, onlar hep aynılar. Bugün asıl noktaya odaklanmakta yarar var. Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta ve Gazze’de bir (tekrar) oldubitti şeklinde gerçekleştirmek istedikleri plan var. Olaya geniş açıdan bakmak gerekir. 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

İkinci One Minute

DİĞER YAZI

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Politika 'ın son yazıları

17 views

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.
70 views

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
88 views

İkinci One Minute

Eğer dünya büyük bir krize doğru giriyorsa, Türkiye yaşadıklarının yaralarını büyük ölçüde sardı, geleceğe hazır gibi, ekonomik sorunlarla ilgilenmeyi bir yana koyuyorum, ama İsrail yeni ve kaotik dünya dönemine daha büyük bir sorunlarla gireceğe benziyor. Gazze konusu travmatik! Bu stratejik analizi, Türkiye merkezinde gerçekleşen olaylarla açıkladıktan sonra, 2024 itibariyle gelecekte bizi neler bekliyor, diye sorarak ele alıyorum.
74 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
89 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme