Perseverance Gezgini Mars’ta

27 Şubat 2021
Okuyucu

ABD Ulusal Uzay Ajansı NASA’nın Perseverance gezgini Mars görevine başladı. Kimilerine göre insanlık adına bu bir dönüm noktası. Öyle mi?

Fizikçi ve televizyon programcısı Neil deGrasse Tyson’ı izliyorum, Mars programının gereksizliğini birkaç cümleyle ifade ediyor, özetle, dünyamızı koruyalım, diyor. Bu tür uzmanlarca uzay programlarına harcanan bütçenin dünyanın iyileştirilmesine harcanması daha doğru görülüyor. Bu bakış açısı yabana atılır cinsten değil. 

Bazı çevrelerce Mars konusu, insanlığın uzun vadeli hayatta kalması amacına yönelik gayret, olarak işaret edilmektedir. Ama her şeyden önce bu tür girişimlerle insanlığın teknolojik bilgi birikimi artmış olmaktadır. Hatta bu gayretin etrafındaki çalışmalarla ticari birçok ürün ve standart ortaya çıkarılabilmektedir. 

Bütün hesaplar insanların Mars’ta sürdürülebilir, sorumlu ve güvenli bir şekilde yaşayabilmelerine yöneliktir, dense de bu tartışma sürecektir. Bir tarafta tartışmalar olacak diğer tarafta ise uzay çalışmaları alkış toplayacak gözüküyor. Bu çalışmaların amacını tarif edenler dünyayı terk etmekten bahsetmediklerini söylüyorlar. Elbette dünya terk edilecek bir gezegen değil, en azından şimdilik. Peki amacı nasıl açıklıyorlar? Sadece türün hayatta kalması! Bu görüşe göre başka bir yerde de olsa yaşamın bir biçimde sürmesi isteniyor. 

Mars görevinin dolaylı etkisi de söz konusudur; belki de insanlık dünyasındaki yanlışlarını daha erken vadede bu görevlerden aldığı bilimsel kanıtlarla uygulamaya koyacaktır. Yanlışları düzeltebilecek ve gerekli telafi etme biçimlerini sistemleştirecektir. 

Yine de insanlığın Mars’a yönelmesinin önüne geçilmiş değil. Bu konuda ABD, Çin, Rusya, Avrupa devletlerince bir gayret var. Konuya ne denli bilimsel açıdan bakılıyor bilemiyorum ama bütçeler ayrılıyor.

NASA’nın bütçesi, ABD federal bütçesinin yüzde 4,4’ü kadardır. Bu bütçe oranı 1960’larda daha yüksek imiş. Şimdi yetkililer 1960’lardaki mertebede bir bütçe ayrılması gerektiğinden söz ediyorlar. Ancak daha fazlası gerekiyor. Katkı uluslararası işbirliğinde de olmalıdır. Bu nasıl olacak? Hem uzayda bir yarış ve savaş konusu var hem de başat ülkelerden işbirliği yapılması istenecek. O zaman işbirliği alanının sadece bilimsel yönlü gelişmesi söz konusudur.

Bugünlerde Çin uzay çalışmalarında önemli bir ülke konumuna yükseldi, dolayısıyla katkısı istenmektedir. NASA (ABD), ESA (Avrupa), ROSCOSMOS (Rusya) ve JAXA (Japonya) temsilcilerini içeren havacılık ve uzay tıbbı üzerine uluslararası bir işbirliği başlatılmış durumdadır. SpaceX ve Blue Origin gibi ticari firmaların imkanları da devrededir. Özellikle Elon Mask’ın Mars programı bu yöndeki çalışmalar için ümit verir gelişmelerle sürmektedir.

Geçtiğimiz günlerde üretimi beş yıl süren NASA’nın Perseverance gezgini Mars’a başarılı bir şekilde iniş yaptı. Perseverance bilimsel mahiyetteki çalışmalarına başladı. Gezgin 2028’e kadar Mars yüzeyinde bir yaşam belirtisi arayarak dolaşacak, kendi oksijenini üretecek, helikopter kullanacak, toprak ve kaya numuneleri toplayacak… NASA ve Avrupa Uzay Ajansı (ESA) beklentisine göre uzay aracı 2032 baharında toprak örneklerini dünyaya geri getirecek. Burada ilginç olacak keşif bir DNA örneği veya “Mikrobiyal otostopçu”bulmak olacaktır. 

İnsanlık bundan önce 1971’de Sovyet sondasını Mars yüzeyine indirmiş, daha sonra 1976’da ABD Viking-1 inişi gerçekleşmiştir. Şimdilerde şunu söyleyebiliyoruz, Mars’a insanlı görevler teknolojik olarak gerçekleştirilebilir. Halen gerekli fiziksel, farmakolojik ve biyolojik araçlara sahibiz. Başka bütün hazırlıklar insanlığı bir biçimde Mars gezegenine taşıyacak görünüyor. Bu çok da uzun bir vadede olmayacaktır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Sosyal Medya Dilemması

DİĞER YAZI

 Sonsuz Şiddet Dönemi ve Doğal Endişe

İnovasyon 'ın son yazıları

182 views

 Sonsuz Şiddet Dönemi ve Doğal Endişe

Yapay zekâ konusunun doğurduğu belirsizliği size, dahi makineler, derin karmaşa, sonsuz şiddet ve doğal endişe şeklindeki kavramlarla betimleyeceğim. Yaşam tarzımız hızla değişirken bireyler olarak alınan kararlarda herhangi bir etkimiz olmuyor. Daha çok kullanıcı oluyoruz, sayıdan ibaretiz, yani birer veriyiz. Yaratılan medeniyette her birimizin bir anlamı var.
2K views

Sosyal Medya Dilemması

Günümüzde derin bir biçimde sosyal medya dilemması veya gelişim paradoksu yaşanıyor! Dördüncü Sanayi Devrimi’nin etkileri her alanda değişimi tetikliyor. Teknolojinin ürünü medya platformları sosyal yaşamın ötesinde, hukuk, ekonomi, politika, uluslararası ilişkiler, güvenlik (ki içinde terörizm de var), sağlık ve eğitim gibi pek çok değişimin yerli yerine oturmasını baskılıyor. ABD’de yaşanan son 6 Ocak Senato Binası baskınını büyüteç altına alıp, konu hakkında tartışmak istiyorum. Ayrıca yazıda hukuki ihtiyaçlar açısından bazı temas ettiğim noktalar da olacaktır.
2.9K views

5G Teknolojisi ve ABD-Çin Rekabeti

Son birkaç yıldır en fazla duyduğumuz konulardan birisi 5G teknolojisi oldu. ABD ile Çin arasında büyük bir savaşa dönen teknolojide somut konu 5G’dir. Çin, 5G teknolojisini üretti. ABD henüz 3G’de kaldı. ABD bu alanda adım atana dek Çin’in teknolojiyi yaygınlaştırmasını yavaşlatmak veya durdurmak için önlemler almaya çalışmaktadır. Bu konu teknoloji kadar, istihbarat, ekonomi, altyapı, iletişim konusudur. Nedir 5G teknolojisinin farkı? ABD neden bu denli saldırgan davranıyor?
1.3K views

Netizenlerin Beyni Büyük mü?

Ağ tabanlı yaşam kalıplarının daha belirgin olacağı bir dönem girmiş bulunmaktayız. Yeni dönemin en önemli konularından birisi de kentlerin nadide noktalarında yaşayan ve değişik yaratıcılık kabiliyetine sahip genç beyinlerden azami istifade etmenin yollarını bulabilmektir. Silikon Vadisi örneğinden yola çıkarak birçok gelişmiş ülke kendi yaşama normlarına göre yeni bir sosyal yaşam dokusu oluşturmayı hedefliyorlar.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme