Site icon Politik Merkez

Türkiye Doğu Akdeniz Politikasını Neden Değiştirdi?

turkiye-dogu-akdeniz-politikasini-neden-degistirdi

Türkiye Doğu Akdeniz Politikasını Neden Değiştirdi?

Okuyucu

Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve doğalgaz kaynakları konularındaki tutumunu incelemekte yarar vardır. Zira düne göre belirgin bir yöntem farklılığından söz etmek mümkündür. Anlayış farkına bir göz atalım.

Başkaları ne yaptılar? Örneğin İsrail ana hatlarıyla, kendisi ve işine yarayacak partnerleri için lobi yapan, gerekirse çatışma çıkaran, çatışmaları körükleyen, terörü destekleyen, uluslararası anlaşmaları kendi penceresinden okuyup sürekli başkalarıyla anlaşmalar imzalayan, proje üretip şirketleri bu projelere bağlayan bir yöntemi uygulamaktadır.

Yunan ve Rum kesimi (GKRY), Avrupa ve İsrail ile müşterek çalışan, geri planda iş çeviren, Avrupa ile güvenlik ve enerji anlaşmaları imzalayan, uluslararası anlaşmalara ilave anlaşmalar imzalayan, Doğu Akdeniz’de ısrarla bir kaynak arayan görüntü vermektedir.

Türkiye ise kabaca, uluslararası anlaşmaları harfiyen kabul eden ve bunları savunan, deniz kuvvetleri unsurlarını sahada sürekli kullanan, Avrupa Birliği (AB) konusunda bir anlaşma olur ise diğer paylaşımların da gerçekleşebileceğine inanan ve bu merkezden bakılırsa biraz yavaş hareket eden görüntü sergilemektedir.

Ayrıca Türkiye uzunca süredir İsrail’in veya Amerika’nın bölgedeki çok taraflı ve çok maksatlı olumsuz hareketini izlemeyi kendine vazife edinmemiştir. Üstelik diğer ülkelerin (Avrupa, İsrail ve ABD başta) dolaylı yollarla destekledikleri terörle ve iç çekişmelerle enerjisini harcamak durumunda kalmıştır.

Türkiye uzun yıllar şunu yapmamıştır, örnek veriyorum; “Benim enerji kaynağına ihtiyacı var, Doğu Akdeniz’de doğalgaz var, öncelikle ve her ne olursa olsun bu gazı çıkarmam gerekir, engelleri aşmak için gerekirse her türlü anlaşmazlıkları körüklemem ve bazı oldubittiler yapmam mümkündür…” Bugün bu tarzın dışında adımlar atıldığını görmek pekala mümkündür.

Demek istediğim, Türkiye uluslararası hukuka ve iyi komşuluk ilişkileriyle güven anlayışına fazlaca saygılı davranmıştır. Halbuki diğerleri politikalarını böyle yapmamaktadırlar ve Türkiye bu gerçeği biraz da bedel ödeyerek görmüştür. Şimdi başkalarının yaptığı yanlışları yapmıyor (çünkü yanlış her daim yanlıştır, insanlığa rağmen örneğin terör desteklenemez, insanlar evlerinden mahrum bırakılamaz, vs.); ancak proaktif politikalarla hareket etme yolunu seçiyor.

Exit mobile version