Site icon Politik Merkez

Yozlaşmış Amerika

yozlasmis-amerika

Yozlaşmış Amerika

Okuyucu

O övgüyle örneklenen Amerikan Demokrasisi ve Özgürlükler Ülkesi konuları yara mı aldı? Günümüz şartlarının en belirleyici unsurlarıyla beraber bir özetini bu yazı ile yapalım. Batı dünyası ne gibi sorunları yaşıyor? Demokrasiler ne olur? ABD halkını neler bekliyor? Bütün bu soruların cevabını kesin tanımlarıyla verelim.

Minneapolis’te George Floyd isimli bir Afrika kökenli kişinin polis tarafından boğulmasına sebep olan aşırı güç kullanarak göz göre göre öldürülmesi sonrasında olayla genişledi. Floyd boğuluyor diye haykırmıştı. Başkan Trump bu durumu eleştirdi ve polisler hakkında eyalet mahkemesi soruşturmaya başladı. ABD’de belli çevrelerce Ku Klux Klan geri mi döndü dendi.

Son birkaç gündür Minneapolis’te başlayan ırkçılık karşıtı olaylar büyüdü, başka sorunlarla da birleşti, büyük protesto eylemi haline geldi ve tüm ülkeye yayıldı. Halk sokağa çıktı, gösteriler ulusal güvenlik sorunu halini aldı, olağanüstü durumlar konuşuluyor. Minneapolis’te belli saatlerde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Öte yandan bazı eyaletlerde askere hazır ol emri verildi.

Başkan Donald Trump Twit attı: “Kanun ve Düzen!” Demek ki Amerika’da kanunsuzluk ve düzensizlik hali var. Hatta Trump valilere, nizamı sağlayın aksi halde orduyu göreve çağırırım, dedi. Demek ki eyalet valilerinin bazıları belli nedenlerle olayları bastırmakta eksik hareket içindeler.

Ayrıca Trump ANTIFA örgütünün bundan byle Amerikanın terör örgütü olduğunu söyledi. Anti-Faşizm sözcüğünün kısaltması olan ANTIFA Avrupa’da 1930’larda Anti-Nazi örgüt olarak kurulmuştu. ANTIFA bir sol örgüt olarak 1980’lerde ABD’de yayılmaya başladı. Bu ne demek? ABD’nin bundan böyle kendine ait bir terör örgütü var ve bunu hedef almış durumdadır. Örgütün bu olaylarda kullanılıyor olması ırkçılıkla ilgilidir ama yine de üzerinde durulacak bir konudur.

Irkçılık karşıtı olaylar dün gece Kanada Montreal’e de sıçradı. Irkçılık ve göçmen konuları Batı dünyasının temel sorunları oldu.

Amerika’daki olayların özeti “sosyal eşitsizliktir”. Bunun içinde neler var? Irkçılık, gelir adaletsizliği, işsizlik, yaşam kalitesi faklılıkları, empati eksikliği, yozlaşma, devletin idari çatısındaki eksik tutumlar, derin anlaşmazlıkların gün yüzüne çıkması, değer sisteminin bozukluğu var. Bunlar demokrasiyi ileri değil eksikli kılar.

Batı demokrasilerinde yozlaşma mı var? Batı’da Amerika en yoz ülke konumuna mı geldi? Amerikayı yozlaştıran çıkarcılık mı?

Bardağı taşıran işsizliğin gelişmesinde koronavirüsü en temel etken oldu. Son 4 ayda 40 milyon işsiz çıktı sokaklara, zaten ırkçılık vardı bastırılıyordu. Gelir eşitsizliği hat safhada. İşaret ettiğiniz gibi hepsi birikim yarattı ve patladı sanki.

Bütün bunlar son günlerin gelişmesi. Ama örtük de olsa sorun daha temellerde yatmakta. Kavramsal tezatlar var. “Özgürlüklerin ülkesi, demokrasisi örnek verilen Amerika,” deniyor. Ama işler öyle söylenen gibi değil!

Meritokrasi, kleptokrasi, popülizm, neoliberalizm “eksikli demokrasi” (Deficient Democracy) demektir. Buradan “ileri demokrasi” (Virtual Democracy) çıkmaz. ABD’de olan eksikli demokrasidir.

Otokrasi sosyal eşitsizlikleri baskılar ama bu hiç bir biçimde demokrasi değildir. Bu da başka ülkelerin meselesidir. Çin ve Rusya gibi büyük ülkelerin daha sonra neler yağayacağını da göreceğiz. Şimdiden Hong Kong’taki gösteriler bunun kanıtıdır.

Ayrıca bir de konjonktürel sorunlar var. Popülist ve kleptokratik Trumpizm globalistlere karşıdır. Bir küçük ayrıntı, Trump ve onun temsil ettiği zümre küreselleşmeye değil, kürselcilerin düzeni değiştirmesine karşıdır. Bu bir tür savaşa dönüşmüş önemli konudur. Diğer ülkeleri de etkilemektedir. Gelişen olaylar tıpkı 1789 Fransız İhtilali’nin “ulus” kavramını dünyaya yayan çalkantılı dönemin bir ileri versiyonu halindedir. Bugün dünya küreselleşme sancılarını Amerika’daki bu kronik meselelerle birlikte hissetmeye başlamıştır. Bu savaş Amerikan muhafazakarlarıyla küreselciler arasında geçmektedir.

İşte her şey birikti ve sorun yumağı halinde gün yüzüne çıktı. Şimdi küreselleşme meselesi dünyada bir değişimi tetikleyen ana faktör günü görünmektedir. Hatta unutmayalım, Ticaret Savaşı, Küresel Finans Krizi, paranın dijitalleşmesi ve Koronavirüs derken bizler bir değişimin baskılandığını çoktan hissetmiş idik. Yaklaşık 4-5 aydır sürekli bu konuları konuşuyoruz.

Ancak burada üstünden hızla geçilen ve neredeyse görmezden gelinen “demokrasi” kavramı olmaktadır. Elbette demokrasi kavram olarak ortadan kalkmaz, uygulanma biçimine göre esner, sonra kendine göre uygun bir zemin bulursa tekrar kendini parlak ışıklarıyla gösterir.

Ama bugün Amerika’da demokrasi sokaklara dökülen halkın protestolarıyla can çekişmektedir. Eğer bu değişim Fransız İhtilali gibi büyük oluyor ise demokrasinin birçok ülkede başka yan etkilerinin olması ihtimali yüksektir. Böyle bir dönemi yaşayacağız demektir. Her ülke kendi tepkisini verecektir. Şimdi Kanada’da başladı. Belki yarın Avrupa sokakları göçmenlerle başı derde girecektir.

Unutmayalım ki 2016 seçimlerinde gerçeklik ötesi (post truth) uygulamalar etkili olmuştu. Amerikan demokrasisine Dijital Teknolojiler ile dışarıdan bir müdahale söz konusu idi. Bu kez Trump bu tür olumsuzlukların olmaması için tedbirler almaktaydı. Son olarak sosyal medya düzenlemesi geldi. Trump, Twitter’e söz etti. Sonuçta sandığa müdahaleden yana bir sıkıntı vardı ve bundan Amerika dahi etkilenmişti. Benzer olayların olmaması başka bir konu, ancak bugün sokağa çıkan huzursuz ve gelecek endişesi taşıyan Amerikalıların seçimlere etkisi, belli kesimler tarafından belirgin biçimde bir provokasyon halinde de kullanılabilir. İşte size demokrasi krizinin devam ettiğinin başka bir kanıtı.

Kasım 2020 Başkanlık seçimlerini sadece ABD halkı değil, sanki tüm dünya yapacak gibi görülüyor. Bu sözün benzerini 2016 seçimlerinde de yapmıştım. Yazıma Küresel Seçim Havası diye başlık atmıştım.

Yine geçenlerde postkapitalizmin, neoliberalizmin ve Dijital Devrim’in getirdikleriyle sistemleşen ve kaçınılmaz biçimde yaşamımıza dahil olan İktidar Teknolojileri (Power Technologies) konusuna değinmiştim.

Gün geldi çattı!

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version