Site icon Politik Merkez

Stratejik Caydırıcılık ve Hipersonik Füze Teknolojisi

Okuyucu

Son NATO Dışişleri Bakanları toplantısında hipersonik füze tehdidi masadaydı. Öncesinde Rusya, Çin ve hatta Kuzey Kore denemelerini yaptığı bu yeni teknoloji ile dengede NATO ülkelerine belli bir miktar endişe yarattı. ABD derinden çalışıyor ve alternatifler üretmenin peşinde. Şimdilerde bu konuyu yazmaya ve konuşmaya başladık. Size bu önemli konunun hem stratejik anlamını ve hem teknik taraflarını kısaca özetlemek isterim.

Hem savunmaya hem de caydırıcılığa et büyük etkiyi yapan Kitle İmha Silahları ve atma vasıtaları stratejik manada hep önde oldu. Atma vasıtalarından stratejik füzeler Soğuk Savaş’ın bel kemiğiydi. Zira bir kıtadan atılan füze diğer kıtayı vurabiliyordu. Hatta bu füzelerin harp başlıkları çoklu olabiliyor ve farklı hedeflere yönelebiliyorlardı. Füzeler denizden, denizaltından, havadan ve karadan atılabiliyorlardı. Nükleer başlığın yanı sıra konvansiyonel başlıklar da istendiğinde atılabilmekteydi. Soğuk Savaş’ın kıyamet senaryolarında hep bu konular vardı. Daha sonra ses-altı ve ses hızını 2-3 kat aşarak uçan stratejik füzeleri havada imha etme imkanları geliştirildi. Şimdi soru bu stratejik alanda ne tür bir gelişme olacak şeklindeydi.

Sistem basitçe şöyle çalışıyor, hipersonik füze atmosfer içinde (yaklaşık 100 km yüksekliğe kadar olan alanda) hareket ediyor, atmosfer üstüne çıkıp sonra düşüş yapmıyor. Bu füze güç olarak scramjet kullanıyor, yani ramjet’in süpersonik dönüştürülmüş yeni versiyonu. Bu füze atmosfer içinde 5-10 Mach hızla kayar gibi hızlanıyor ve hedef bölgesinde radarlar yakaladığında reaksiyon süresi kalmıyor.

İlk çıkış Rusya’dan geldi. Rusya, 2000’lerin başında başladığı projeyi tamamladı, hipersonik Zirkon (Zircon) füzesinin denemesini başarıyla gösterdi. Bu yeni bir alan açtı. Diğer başat güçler de bu alanda güç gösterisi için yarışa girdiler. Son dönemin en büyük yarışı hipersonik füzeler üzerine oldu. Rusya’dan sonra Çin de bu alanda başarılı sonuçla aldığını gösterdi. Amerika ne yapacak derken o da denemesini yaptı. İşte bu alandaki gelişmelerle birlikte stratejik tehditler geçtiğimiz gün NATO Dışişleri Bakanları toplantısında masaya yatırıldı. NATO hipersonik gelişmelerle ile ilgili kararlar aldı.

Rusya, hipersonik füze kategorisine giren U-71, Brahmos II, 3m22 Zircon ile ses hızının 10 katında seyredebilen, 3.200 kilometre menzilli, havadan fırlatılan Kh-47M2 Kinzhal ile denizden ve karadan fırlatma imkanına sahip olan 3k22 Zircon’u geliştirdi. 

İngiltere ve Fransa’nın Deniz Kuvvetleri’nin 2011’de başlattıkları ortak proje 2030 yılında meyvesini verecek gibi görünüyor. Harpoon’ların yerine geçecek olan FC/ASW isimli çok güdümlü, titreşimli hipersonik füze çalışmaları İngiltere’nin AB’den ayrılmasına rağmen hummalı bir şekilde devam ediyor.

Her ne kadar gecikse de ABD başlangıçta Boeing’in X-51 projesiyle önemli çalışmalara başlamıştı. Orta ve uzun vadede konvansiyonel ve nükleer silahların hipersonik silahlarla kullanılması ve dolayısıyla bu alanda güç dengelerinde caydırıcılığın temini için ABD hızlanmak gereği duydu. ABD bugüne kadar geçerli gördüğüDPR (Defense Posture Review) olarak bilinen Savunma Konumlaması Gözden Geçirme sürecinden ihtiyati amaçla kararını verebilir ve nükleer alana fazlasıyla eğilebilir, ki gelişmeler bunun alt zeminin oluşturur mahiyet taşımaktadır. NATO seviyesinde İngiltere ve Fransa başta olmak üzere NATO müttefikleri ABD’nin bu tutumundan oldukça rahatsızlar ve bunu dile getirdiler. Şimdi konu ABD Başkanı Joe Biden’ın önünde. Buradaki paradoks hipersonik füzeleri ilk kullanan ülke olup olmamak! Buna bağlı olarak düşünülmesi gereken nokta, önce nükleer deneme mi yapılmalı, hipersonik füze mi test edilmeli, proje olarak hangisine ağırlık verilmeli? Cevap basit, çok çalışmak gerekiyor. ABD en kısa sürede hipersonik füzelerde Rusya ve Çin’i geçmek zorunda. Caydırıcılık çok füze ateşleyen değil hipersonik füzeyi ilk fırlatan ve karşı tarafın kabiliyetini geciktiren ülke olmaya dönüştü. Bu konuda ilk kullanan olmayı ihmal etmemek zorundadır. Hipersonik stratejik füzelerle konvansiyonel başlık taşımaya gerek bile kalmadı denebilir. İşte ikinci karar verme konusu, konvansiyonel silahlara yapılan yatırımı azaltıp, kitle imha silahlarına ve hipersonik atma vasıtalarına mı verilmeli? Cevap yine belli, her durumda hipersonik füze ve hatta kitle imhada nükleer gücü etkili kılacak ilave yeni teknolojiler öne geçti.

ABD Başkanının önünde diğer bir güç daha var: Elektromanyetik Pals (EMP) patlaması ve başka ifadeyle, Elektromanyetik Bomba (E-Bomba). ABD bu konuda daha hızlı hareket ederek var olan bütün elektronik sistemleri devreden çıkaracak atışı yapabilir. Ama burada yine hızlı hareket etmek gerekse, o halde hipersonik füze teknolojisi elzem görünüyor. EMP ve E-Bomba konusunu başka bir yazıya bırakalım.

Sonuç, savaş olmaması isteniyorsa caydırıcılık öne geçiyor. Soğuk Savaş dediğimiz dönem bunun örneğidir. Ama bu kez gir bölgelerde asimetrik savaşlar artıyor. Burada da konvansiyonel ve basit sistemlerle insanlar birbirini öldürüyor, hem çok sayıda zayiatı umursamadan saldırılar oluyor.

Hipersonik denemelere bakılırsa ABD, Rusya ve Çin önde gidiyor. İngiltere, Almanya, Fransa, Hindistan, Avustralya ve Japonya gelişim içinde. Daha geçtiğimiz günlerde (28 Eylül) Hwasong-8 füzesini Kuzey Kore test etti ve bu konu büyük yankı yaptı. Spekülasyonlar var, Rusya teknolojisini Çin ve Kuzey Kore ile paylaşıyor diye, ancak buna inanmak bile saçmalık, zira daha konjonktürel olarak dünya o noktalara gelmedi.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version