Site icon Politik Merkez

ABD’nin Yunanistan Tercihi

Okuyucu

Ege ve Doğu Akdeniz’de yaşanan olumsuzlukların nedenlerini ve bölgedeki gerilimin daha da gerilmesi muhtemel durumu açıklamak için kahin olmak gerekmiyordur herhalde. Bütün emareler ortamı germeye yönelik gelişiyor.

Geçtiğimiz günlerde yoğun olarak Yunanistan’ın Türk uçaklarına Ege ve Doğu Akdeniz’de radar kilidi attıkları ve düşmanca faaliyet içinde oldukları hususu konuşurken sizlere çeşitli platformlarda bu süreci tetikleyen konuları geniş pencereden bakarak açıkladım. Hatta bu konuda önemli olan noktaları işaret ederken bazı başlıklar kullanmak durumunda kaldım.

Örneğin: ABD’nin 2019’da çıkardığı Doğu Akdeniz Enerji ve Güvenlik Kanunu’ndan bahsettim. Özellikle 2019’dan başlayarak (Donald Trump zamanıdır), Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Suriye, Yunanistan, silahlanma, enerji gibi bildiğimiz konuların somutlaşmasını tesis eder mahiyette Yunanistan ile Stratejik İşbirliği Anlaşmasına vardıklarını işaret ettim. Joe Biden Yönetimi zamanında, Ocak 2020’den başlayarak, Türkiye’ye karşı olan ABD’nin negatif tutumu daha da belirginleşti, bu hususu açıkladım. ABD’li ve Yunan Dışişleri ve Savunma Bakanları’nın imzaladıkları işbirliği metinlerinden söz ettim. 2021’de yenilenen Yunanistan-ABD Savunma ve İşbirliği Anlaşması’nı açıkladım. 2019’da ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Bob Menendez, Türkiye’ye CAATSA uygulansın, diye kanun teklifi vererek tutumunu netleştirmiş idi, geçtiğimiz Cuma günü Atina’dan da seslendiği gibi, Türkiye aleyhine politikaların sözcüsü olarak görevini yapmaya devam ediyor.

Senatör Menendez, Türkiye’nin, “küresel toplumun karşı karşıya olduğu, Rusya, Çin ve iklim değişikliği kadar büyük bir zorluk,” olduğunu söyledi. Atina Üniversitesi’nde fahri doktora aldığı törende konuşan Menendez, Türkiye’nin “Doğu Akdeniz’de kalıcı bir tehdit” olduğunu ve NATO müttefiki olmasına rağmen Yunanistan’ın Ege’de egemenliğine meydan okuyan bir ülke olduğunu söyledi. Menendez, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, “Doğu Avrupa ve Güney Kafkasya’da bölücü bir politika” yürütmekle suçladı.

Menendez, Yunanistan Başbakanı Mitsotakis ile de bir araya geldi ve Ekim ayında Atina’da düzenlenecek “Dördüncü ABD-Yunanistan Stratejik Diyaloğu İkili Ekonomik ve Enerji İşbirliği” görüşmesini hatırlattı.

Bkz: Taşeron Yunanistan ve Askeri-Strateji

Biraz stratejik bakış açısı olması açısından teorik hususlara değinelim isterim.

İnsanların erişimi ve gücü dahilindeki bir şeyin gerçekleşmesi isteniyorsa (ekonomik, sosyal, siyasal, vs.) bir plan dahilinde mevcut gerçekler zorlanır ve kullanılır. Örneğin ABD Yönetimleri, sistem bütünlüğü içinde küresel politikasını bu şekilde imkanları ve şartları zorlayarak ve kullanarak gerçekleştirir.

Başlangıçta kolay kabul edilmese de bu zorlama sürecinde her gerçekleşme bir sonraki gerçeklik zemininin de tarifini ve özelliklerini belirler. Örneğin ABD genellikle hukuk tanımaz ve gayrimeşru politik adımlarıyla her yerde gücünü kullanarak gerçekleşmesini istediği şartları zorlar. Hukukun ABD’ye göre belirlenmesi varken neden öncekilerle yerinde saysın, öyle değil mi? Bir başat gücün ölçeğinde bakılır ise durum böyle tarif edilecektir.

Bazı ülkelerindeki politika yapıcılar bu açıkladığım prosesi kabul etmek istemezler, hatta karşı çıkarlar. Ancak başat güç ABD gibi İsrail’in politikacıları ve devlet aklı da bu zorlama yöntemini gayet iyi bilir, uygular. Yunanistan ise ABD gibi güçlerin stratejik kapsamı içindedir bu nedenle “sadık” ve “çıpa” ülke olarak nitelendirilir.

Başat (örneğin ABD) ve çıpa ülke (örneğin Yunanistan) dışındakilerin (örneğin Türkiye) durumunu lehine geliştirebilmeleri için önce kabul etmeleri gereken husus ne olmalıdır? Bir planla (vizyon-strateji-doktrin-politika-hedef-plan) erişimini yaymak ve hızlandırmak ile gücünü etkili noktalara teksif etmek ve yeni gerçeklikler için değişimi sağlamak.

Stratejide (devlet için örneğin 50 yıl) ve doktrinde (hükümet için örneğin 5 yıl) icraatler bütünü bakımından asla hata yapılmamalıdır. Uygulanan kısa süreli politika ve planlar kolay aşılabilir olduğundan bunlar oldukça kırılganlık ve zaafiyet noktaları doğurur; rakip ise bunları durumsal olarak kolay kullanır, istismar eder, kimsenin gözünün yaşına bakılmaz, aman beyim aman param olmaz!

Ayrıca temel husus; doktrin ve politika güven verir ve uzun süreli “ortaklıkları” gerektirir ve güçlenmek zaten bu ortaklıklar bütünüyle meydana getirilir. Bu durumda yanlış aktörler olmayacak demektir ve anlaşma metinlerinde her türlü detay çok önemsenecektir.

ABD’nin Doğu Akdeniz Gri Bölge Operasyonları’na (2020) göre yazıyorum. Gri Bölge içinde ABD için Yunanistan “çıpa”, Türkiye ise “sağlam” ülkedir. Uygulama nasıl gerçekleşir: ABD uyguladığı politikalarla, çıpaları, zayıf-bitik ülkeleri, vekilleri kullanarak, Türkiye’nin gerçeklerini zorlar, grilik tonunu değiştirmek ister (siyaha doğru), ülkenin sağlamlık parametrelerini istismar eder ve mümkünse ülkeyi zayıf düşürmek ister, en sonunda da ya çıpa ülke kıvamında işbirliğini tamamlar ya da bir savaşa iter.

Bkz: ABD ve Türkiye’nin Gri Bölge Çatışması

Türkiye özelinde durum şu, ABD’nin veya başka bir başat gücün çıpası olunması mevzubahis değildir. Ancak Türkiye sağlamlığını (bütün parametrelerini) korumak için iradesini ve gücünü her yönde ispat etmesi, göstermesi, sahaya ve masaya yansıtması şarttır. Bir rakip değil, ortaklık yapılması gereken güçlü bir dost halinde kalmak gerekir.

Sonuç

ABD açıkça göstermektedir ki, Türkiye merkezli bölge içerisinde İsrail’i ve Yunanistan’ı (ve Kıbrıs Rum kesimini) bir araya getirerek, kendi çıkarına olan politikalarını sürdürmek istemektedir. Bir adım daha ileriye gidilir ise ABD, bir Yunanistan-Türkiye çatışmasını dahi teşvik edecek türden çabaya yeltenebilecektir. Bu yöndeki işaretler müspet değildir. Kaldı ki Yunanistan’daki Mütsotakis Hükümeti tam bir sorumsuzluk içerisinde davranmaktadır. Avrupa Birliği’nin bu konuda seyirci kalması, bütün dikkatini kış aylarında enerji sorununu nasıl çözeceğine vermesi ilginç bir görüntü vermektedir. Peki çıpa ülke halinde görülen Yunanistan’ın halkı bu duruma ne diyor? O halde ABD politikalarının bir tür sözcülüğünü yapan Senatör Menendez’in Türkiye aleyhine cümle kurarken Doğu Avrupa’dan başlayarak bölgede bir tehdit halinde görmesi gayet anlaşılır olmaktadır!

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version