Taşeron Yunanistan ve Askeri-Strateji

4 Temmuz 2022
Okuyucu

Uzun yıllar Yunanistan çalıştık, gördük ki bunlar bile beyhude çabalar idi. Anlaşılan Yunanistan içinden bir kesim ile Yunanistan’a dışarıdan destek veren ve onu taşeron gibi kullanan bazı odaklar var. Yunan halkının ekseriyetine gidip sorun, Türkiye ile aralarında hiç bir sorun yok, olmaz da. Geçmişe gittiğimizde de durum belli, bilinen konu; Yunanistan, Mora Ayaklanması’ndan bu yana ne yaparak bu noktalara geldi? Politikayla, taşeronlukla. Ama yakın dönem bizi doğrudan ilgilendiriyor, tam anlamsız gerekiyor, hesap ne şeklinde. Gelin size bugün çok genel hatlarda askeri-strateji yaklaşımıyla Yunanistan’ın çabalarının ne anlama geldiğini, Başbakan Mitsotakis’in Türkiye düşmanlığı üzerinden politika yapmasının neye yaradığını açıklayayım.

Saldırgan kim? Yunanistan. Yunanistan hedef şaşırtıyor ve diyor ki, “Bana Türkiye saldırabilir, koruyun…” Bunu kendi içinden akıl edenler var, ama “sen böyle söyle, biz de işimize bakalım, arkandayız,” diyenler de var. Hukuk tanımazlık, anlaşma masasına oturmamak, verilen sözlere sadık kalmamak… Ne derseniz deyin, gerçekten Yunanlı politikacılar öyle cidden karşımıza alınır mı, siz düşünün.

Bunları söylememin nedeni, Yunanistan’ın (yanlış da olsa durum bu) politika olarak Türkiye’yi saldırgan göstererek bazı işlerini kolaylıkla yürütme yöntemini açıklamaktır. Gerçi çok yazdım ama bu manzume içinde bir daha konunun üzerinden geçeyim. O halde Yunanistan’ın bu mitoman yaklaşımına göre Türkiye “düşman” gösteriliyor!

Diyelim Türkiye, Yunanistan’a askeri bir harekat yapacak olsa, onların yumuşak noktaları nereleri? İlk akla gelen yerler, Batı Trakya ve Türk ana kıtasına yakın adalar. Biraz daha geniş düşürseniz, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs’ı da ilave edebilirsiniz. Türkiye istese bu ifade ettiğim üç bölgede kesin bir askeri kazanım elde edebilir.

Ama Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı söylüyor, “Bizim böyle bir derdimiz yok!” diyor. Her neyse, biz konunun uzmanı olarak farazi açıklamamıza devam edelim.

Avrupa Birliği, 1999 sonrasında karar verdi ve 2004’te Güney Kıbrıs’ı birliğe üye yaparak deniz yetki alanları sınırlarını İsrail’e kadar getirdi. (Bu hususu en son Yeniden Levant başlıklı yazımda açıkladım.)

Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail, 2000’de karar verdi, 2013’te aralarında bir gizli anlaşma yaptılar ve buna Doğu Akdeniz (EastMed) Anlaşması dediler, en son olarak 2019’da ABD’de Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Kanunu’nu çıkardılar.

ABD ve İsrail açısından uzun uzun anlattığım yazılarım var, tekrar etmeyeyim. AB’nin olduğu yerde ABD ipleri başkasına bırakır mı? ABD, Doğu Akdeniz bölgesine; İsrail’in güvenliği, Rusya ve Çin’e karşı sahayı kontrolünde tutmak istemesi ve enerji piyasası için sahip çıktı. Taşeronu kim olacak? Yunanistan.

Başka somut konulardan neleri hatırlamamız gerekir? ABD ve Yunanistan’ın Ekim 2021’deki Stratejik Diyalog kararlarını, imzalanan Savunma ve İşbirliği Anlaşmasını ve Doğu Akdeniz’de 3+1 formülünü. Nedir bu 3+1? Yunanistan, Rumlar, İsrail ve ABD birlikteliği. Bu durumda ABD ne yaptı? Yunanistan ve Rumlar için kanun çıkardı, silah verdi, vermeyi sürdürüyor, askeri üsler açtı, var olan üsleri genişletti, enerji şirketlerine Kıbrıs bölgesinde çalışın dedi, Türkiye ile bölge ülkelerinin yakınlaşmasını önledi, vs.

Bunun askeri bakımdan anlamı nedir? Diyelim Türkiye, Kıbrıs’a bir güç aktarsa ne olur? Türkiye’nin karşısında ABD ile AB’nin silahlandırdığı Yunanistan ve Rumlar olacaktır. Akıllarınca GKRY ve Kıbrıs’tan beklentileri emniyette olacak.

Diyelim Türkiye, Batı Trakya’dan kara kuvvetlerine ilerleyin diyecek. Karşısında kim olacak? Dedeağaç’ta bayrak gösteren ABD.

Diyelim Türkiye ana kıtasına yakın adalardan birkaçına asker çıkaracak, karşısında ne var, silahlı Yunan askeri. Adalar neden silahlandırılıyor, kime karşı, Batı neyi hoş görüyor veya görmezden geliyor? Bu net değil mi?

Peki Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı kara kuvveti nerede işe yarar? Yaramaz. Gücünü dağıtır, o ada, bu ada derken…

Askeri yönden ne yapması gerekir? Önce Türkiye’ye karşı hava hakimiyetini kazanabilmesi gerekir. Sonra kontrol etmek zorunda olduğu Adalar Denizi (Ege) ve Doğu Akdeniz’i kontrol edebilmesi gerekir.

Şimdi kirli oyunları hatırlayın, FETÖ ne işlere yarayacaktı, PKK terör örgütü ne işlere yarıyor, siz düşünün. PKK’lı teröristleri ve FETÖ’cüleri ABD dahil kimler taşeron olarak kullanıyor, yıllardır Rumlar ve Yunanistan neden bu terör örgütlerinin sığınağı oldu, siz düşünün…

Bunları sizler de biliyorsunuz da konuya bağlayayım: Türkiye derinliği olan bir ülke, eni itibariyle deniz dahil yaklaşık üç Yunanistan yapar. Yunanlılar ve onlara akıl verenler diyorlar ki; “Türkiye’de terörü destekle, Doğu ve Güney Doğusu sorunlu olsun ve Batısına odaklanamasın, hatta Doğusundan Batısına askeri imkanlarını aktaramasın.” Bu ilk maksat, ikincisi ne? “Türkiye’yi içten yönetecek taşeronlar olsun, hatta güneyinde bölünmüş bir ülke parçası yaratılsın…”

Hava üstünlüğü olmadan Yunanistan denizde ve karada başarılı olamaz. Bunu terörle halledemedi, şimdi AB üyeliği ve ABD’nin çatını çektiği 3+1 formülüyle halletmek istiyor, silahlanmaya doğru gidiyor, nasıl olsa karşılıksız verenler var!..

Peki Yunanistan kaç av-bombardıman uçağına sahip olursa Türkiye’ye karşı bir hava hakimiyeti elde edebilir? İki buçuk kat fazla savaş uçağı olmalıdır. Bu mümkün mü? Hayır. Hatta bunları koyacak çoklukta üsleri, komuta-kontrol sağlayacak ve savunacak diğer imkanları olmalıdır. Bunlar kolay işler değildir.

Ama görüyoruz, Ukrayna’da, nasıl da destek veriliyor, savaş uzasın isteniyor…

F-35 nereden çıktı? Bunu çok söyledim, bir Yunan F-35 uçağı, diyelim Türk F-16’sı karşısına çıksın, bunun anlamı nedir? Aslında Türk uçağının karşısında sadece Yunanlı değil, ABD sistemi ve imkanları da olacak demektir. Diğerlerinden farkı nedir? F-35, Gelişmiş Çok Fonksiyonlu Ağ Bağlantılı (MADL) ile harekat yapar. Ağın (networkun) ucunda ABD vardır. Neden mi F-35? Bakın Türkiye bu ağ sisteminden çıkarıldı, Doğu Akdeniz başlıklı her konuyu tekrar düşünün şimdi, bu uçak Avrupa’da var ve Türkiye bölgesinde İsrail’de var, Yunanistan’da da olsun isteniyor. Zincirin halkaları şeklinde bakın meseleye.

Hava hakimiyeti denkleminde neden F-35 farklı bir hesaba dair düşünülmeli, anlatabildim mi? Türkiye’de “F-35 istemeyiz…” diyenlerin ise ne işe yaradığını bu merkezden bakarak tekrar değerlendirin. Bir sistem içinde kalarak mı savaşırsınız, sistemden çıkarak mı, hüner sahibi stratejinizi bilmek isterim! Güç mücadelesi, caydırıcılık, vs. Neden Türkiye sistemden çıkarılıp başka ülkeler konuyor, bunu da değerlendirin. Bunu yazdım ben, MADL konusunu halen bilmeyenler var. Okusunlar: Kitle Gücü Savaşı

Yunanistan için Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz’de deniz hakimiyeti mümkün mü? Hayır. Türkiye’den en az üç kat denizaltı ve güçlü mahreme deniz filosuna sahip olmalı. FETÖ çok uğraştı ama olmadı! Evet, Türkiye deniz gücü fazlasıyla güçleniyor, kendi denizaltı ve suçüstü gücünü imal ediyor.

Bir detay, ABD, yeni pakette Yunanistan’a denizaltı savar helikopteri (MH60R) verecek, neden? Yunanistan’ın bu ihtiyacı nedir, nasıl açıklanabilir?

Türkiye’nin keşif-gözetleme ve İHA ve SİHA kabiliyetine girmeyim bile… Diğer Savunma Sanayii genişlemesi, envanterin giderek zenginleşmesi, füze sistemleri ve mühimmat…

Yunanistan’ın Türkiye’ye askeri-stratejik bakımdan her ne yaparsa yapsın başarılı olma şansı yok. Bir tek Rusya-Ukrayna savaşı örneğindeki gibi, Türkiye bir savaşa sokulur ve Yunanistan sürekli destek alır, Türkiye kaynaklarını eritir, uzun yıllar bu durum sürer… Terör desteklenir, siber savaş uygulanır, yaptırımlar getirilir, buna benzer senaryolar uygulanır; ama zaten bunların bir kısmını denediler bile.

Doğu Akdeniz’de ABD, AB ve İsrail ile güçlendirilen bir enerji bölgesinde Türkiye oyun dışında tutulmak isteniyor, Türkiye düşman olarak gösteriliyor, Yunanistan’da Mitsotakis yönetimi taşeron olarak kullanılıyor, yaşananların tarifi budur. Ancak Türkiye bu tür yapay saldırıları da savuşturacak tarihi derinliğe, devlet aklına ve güce sahip, bu atlanıyor.

Askeri-strateji deyince işte durumu bu şekilde okumanız gerekir. Lütfen, S-400’ler, F-35’ler, F-16’lar ne olacak, şeklinde bakmayın olaya; bütüne bakın. Strateji bilen başka konuşur!

Eğer stratejist, gerçek bir stratejik plan yapma mertebesinde ise esasen ona verilecek görev örneği şudur, “Suriye’de ABD’yi başarısızlığa sürükle!” Başka örnek, “Rusya’yı Ukrayna’da başarısızlıkla mağlup et” demek stratejik plan gerektirir. ABD’deki plancılar bunu yapıyor, ister beğenin ister görmezden gelin! Zamanı (belki 10 yıl), zemini (bütün cephelerde, deniz, hava, siber-uzay dahil) ve kuvveti (yeni ve müttefiklerin imkanlarını da kullanacak şekilde) bütünüyle planlamak ve çabanın sonunu görmek gerekir. Silah alırken ve sahada koştururken operatif ihtiyaçları açıklamak başkadır, stratejik kazanım başka!

Yunanistan için yapılacak belli, onun seviyesine inmemek, tahrik olmamak, halkının itidalli politikacılar ve yöneticilerle çalışmasını istemek… Yunan halkı tarihinden hatırlar bu konunun önemini!

Askeri-strateji bakımdan sorun yok, şöyle: Türkiye, Doğu Akdeniz bölgesinde İsrail, AB, ABD ve enerji şirketleri ile birlikte efektif proje yapmak istiyor. Bu olur ise bölgeyi rahatlıkla savunacak gerçek güç Türkiye’dedir. Taşeron Yunanistan’dan beklenti sahibi olmak Birinci Dünya Savaş ile bitti. Yunanistan’ın bu bölgede yapabilceği bir şey olamaz, üstelik İsrail bile eksik kalabilir. Eğer Rusya-Ukrayna Savaşı da NATO’ya, Avrupa’ya, İngiltere’ye, Amerika’ya, diğer G7 ülkelerine bir şey öğretmedi ise yapacak bir şey yok, Türkiye kendi istikametinde kararlılıkla ilerlemesine devam eder.

Silah sistemleri tercihlerinde ise stratejik bakış açısı şarttır, buna dikkat etmek gerekir.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Ukrayna-Rusya Savaşının Durum Değerlendirmesi (G130)

DİĞER YAZI

ABD’nin Uzun Savaş Stratejisi

Güvenlik 'ın son yazıları

42 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
82 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
134 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
186 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
206 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme