Otonom Orduların Tartışması

28 Nisan 2024
Okuyucu

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler… Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye’de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.

Bir şeyin dilinden anlamak gerekiyor. Konu dil ise uzmanına soralım: Noam Chomsky’ye müziğin bir dil olup olmadığı soruluyor. Cevap: “[Bu,] Birisi için ‘Boston yakınlarında yaşıyor mu’ diye sormak gibi bir şey. Bunun kesin bir cevabı yok.” Sonra açıklıyor tabii…

Şimdi ben soruyorum, robotların dilinden anlayan var mı? Chomsky’e bu soruyu sormuş olsam, cevap belli. Sonuçta şöyle diyebilir: “Bu bir terminoloji meselesi…”

Terminoloji bile başlı başına tartışılacak bir konudur. Örneğin teknolojik ürünler, politika, ekonomi, askerlik, savaş…

Bir şeyi diğer şeyle mukayese ederek tanımlayabiliriz. İnsana benzeterek imal ettiğiniz bir kısım robotları genel olarak insanlarla mukayese etmenin sizce ne tür bir cevabı olabilir? Adama Japonya’da iken Boston sorusunu sorduğunuzda başka, Boston’da trene bindiğiniz an sorduğunuzda daha başka…

Savaş robotunu (warbot, war robot) neyle tanımlarsınız?

Bir defa Türkiye’de rütbeli asker olan ve kendini uzman gören birine televizyon yayınında yanımda oturuyorken bir konuyu açıklıyordum, “bahsettiğimiz konu polemolojik olarak şudur…” dedim. Dönüp bana “polemoloji de ne?” diye sormaz mı? Ne desem ki? Ona “Boston’da mı yaşıyorsun” şeklinde sorsam, hiç anlamayacak. ABD komandoları İdlib bölgesinde 2019’da IŞİD lideri Bağdadi’yi öldürürken savaş robotu kullandı desem, yine olmayacak!..

Biliyor musunuz, ülkemizde bu gibi konular uzmanlar düzeyinde bile konuşulup tartışılmıyor. Bize buradan Boston kadar uzak!.. Halbuki tartışmalıyız. Bu konularda üreticilerin önlerine, nasıl olsa kopya çekersiniz demek yerine, kendi doktrinlerimizi ve hukuki mevzuatımızı koyabilmeliyiz. Bu neyle olur? Bu konunun dilini bilmek, hatta bunun dilini geliştirenlerden olmak gerekir.

“Robot, dil,” deyince aklınıza hemen bilgisayar dili gelmiş olabilir. Bu da bizim bir özelliğimiz! “Biz bunu biliyoruz,” diye ekleriz. Bu da ikinci özelliğimiz olsa gerekir. Neyi biliyoruz? Boston Dynamics şirketi, o köpek robotu, ki IŞİD lideri Bağdadi’nin öldürülmesi askeri-operasyonunda kullanılan bunun bir versiyonuydu, yirmi yıldır geliştirmeye çalışıyor. Bizimkilerin söylediği ise benzer bir akıl yürütmeyle 1984 yılına dayanıyor olabilir. Los Angeles’a inen suikastçı bir cyborg‘u canlandıran Arnold Schwarzenegger’in oynadığı ilk Terminatör filmi…

Otonom silahlar yaygınlaşıyor. Çeşitli merkezler ve bu silahların kendi arasındaki iletişimi ayrı bir teknoloji seviyesi. “Mikro-çipi alırsın, takarsın,” şeklinde düşünülmemeli. Örneğin çok alanlı hassas linki (MADL) kurup bunlarla çok noktada ve dinamik bir biçimde haberleşmeyi kurabilmek için özel bir çalışmanızın olması gerekir. Değilse onları kontrol edemezsiniz, alırlar başlarını kendi bildiklerini yaparlar. Robot bunlar!.. Sonra bir kurtarıcı robot beklersiniz uzaydan, melekler şehrinde asfalta düşen çıplak bir Arnold gibi…

Sonuçta yeni teknolojilerin mutlaka bir kullanma kılavuzu vardır, aç-kapat düğmesi veya elektrik akımının frekansı gibi bilgiler… Ama bunlar üretilirken, stratejiyle, doktrinle, taktikle birlikte inmiyorlar yeryüzüne. Onları askeri uzmanlar yaratıyor, savaş alanlarında deneniyor, limitlerine göre belirlenen hususlar oluyor, hatta onlara belli bir dilde komut ediliyor…

Savaşların galip gelmek gibi temel bir amacı elbette var. Bununla beraber savaşların, düşmanın azim ve iradesini kırarak daha fazla ölüm olmasını engelleyen, dolaylı yollarla, bir mağlubiyetin kabulü, pes etmek suretiyle gelen anlaşma hali de var. Psikoloji ve sosyoloji meselesi, yani insana özgü konular bunlar, ne warbot‘lar ne de cyborg‘lar anlar bu meselelerden. Yani robotlar aslında bizim dilimizi pek değil, hiç bilmezler! Robotlar stresi, stres altında mücadele vermeyi nereden bilsinler? Robotlar ancak enerji akımlarında ani bir değişim olursa şoka girebilirler, korktuklarından değil. Yani neden-sonuç bakımından bir benzerlik kuramazsınız. Robotlar insanlardan daha kolay öldürürler, şüpheniz olmasın. Çünkü hisleri ve duyguları yok. Düşünsenize, bir silahlı drone hedefini kamerası ile görüyor ve optimize ettiği şartları yakalayınca ateşlemeyi yapıyor. Bir drone’dan bahsettim, hem iptal tuşu bulunan bir araç bu, çoklu ve otonom kapasite daha farklı. Sonuç ne oldu, kaç sivil veya çocuk öldü, umurunda bile değil! Üzülmez bunlar…

Hatırlayın, dönemin ABD Başkanı Trump Beyaz Saray’da, “teçhizat zayiatı var” dediği robot köpeğe değil (bombayı patlattığı nedenle kendi de zayi olan robot değil), onun yerine yine o bölgede görev yaptığı söylenen uzun kulaklı mayın köpeğine madalya taktı. Madalyayı gerçek köpek aldı, her ne yapacaksa!.. Mayın köpeği insanın nelerden mutlu olduğunu ve avunduğunu nereden anlasın, dil bilmiyor.

Diyeceksiniz ki, biz köpeği eğitmekten aciziz, bir de robot köpek çıktı başımıza!..

Dil böyle bir mesele, nereden baktığınıza bağlı. Boston, Tokyo, Şangay, İstanbul, Paris, Moskova, Bağdat, Şam…

Mesela ben önce MADL dedim, sonra F-35. “Ne bu, bir uçaktan bahsetmiyor muyuz, hem o da düşüyor, boyası da çıkıyor,” şekilde karşılık buldum. Asıl mesele F-35 değildi, aynı anda görev yapabilen, sürüler halindeki, yerdeki, havadaki, denizdeki, siber-uzaydaki sistemlerin savaş kapasite ve yöntemleri meselesiydi. Bunu anlamayanlara 6ncı nesil bir hava aracından bahsetmesem daha iyi. Çünkü konuşulan dil aynı değil.

Ama aklıma şu senaryo gelmiyor değil, mutasavver bir ABD ve Çin savaşını düşünün. Bu savaş nerede olsun? Mesela Tayvan Boğazı merkezli Çin-Pasifik bölgesinde. ABD birden otonom uçak ve gemilerden sayısız warbot indiriyor ve bunlar Çinlileri birden yok etmeye başlıyor… “Allah’tan Çinlilerin nüfusu fazla” demiyeceğiz tabii, eğer insanlardan bahsediyorsak, konu savaş bile olsa! Sonra Çin kısa zamanda benzer robotları yapıyor ve Amerika kıtasına gönderiyor, o bilinen (!) balonla değil tabii, yine uygun otonom araçlarla

Düşünsenize, Soğuk Savaş zamanında Ruslar ve Amerikalılar aynı anda nükleer silahlarını ateşlemiş olsalardı, bugün yaşanacak bir dünyamız olur muydu? Ama J. Robert Oppenheimer bir asker değildi, o sadece teorik fizikçiydi. Fiziğin dilinden anlamak için çabalayan bir bilim insanıydı. Anlamaya çalışan! Oppenheimer’a bu görevi askerler ve politikacılar vermişlerdi. O da “bunu ben yapmamalıyım” demedi. Öyle bilinir, Albert Einstein böyle bir silahın yapılmaması gerektiğini söylemiş veya ima etmiş!.. Bugün de benzer şekilde düşünsek yanlış mı olur?

Otonom sistemler, otonom ordular… “Otonom” deyince büyük ölçüde sizde bir etki yapmadı, dil böyle bir şey! “Özerk ordular” deseydim düşünürdünüz, öyle değil mi? Özerklik nereye kadar, “geliştiren yapay zeka” ile çalışan, “gelişmiş makine öğrenme” yetilerine sahip robotlardan bahsediyorum. Bunların özerk savaşma yöntemlerinden, emir ve komuta usullerinden… Eğer siz askerseniz ne demek istediğimi daha rahat anlayabileceksiniz. Savunma harekatı mı yapacaksınız, taarruz harekatı mı? Stratejik savunma mı, taktik savunma mı? Yoksa bütün bu bildiklerimizi unutalım mı?

Veya şöyle yapalım: Politikacılar, özel şirketlere bu robotlardan özel-özerk ordular kurdursunlar, sonra da “hücum” düğmesine basmak suretiyle insanları rahatça öldürsünler.

Size bir soru, “askerliğin evrensel bir misyonu vardır,” bunu biliyor muydunuz? Örneğin bir Türk ve bir Hintli bir Albay, dünyada bir cephede karşı karşıya gelsin, o an şartlara bakarlar, birlikte çekilmeye karar verebilirler, politikacılara sormadan… Bu evrensel misyondur. Bunun bir anlamı vardır. Biliyor muydunuz? Yoksa, önemsiz mi? Madem öyle, robot üreticilerine mi bırakalım geleceğimizin cephesini? Robot üreticileri ve politikacılar gerekli önlemleri almaya yetecek mi? Bakın da söyleyin bana… Emin olabilecek misiniz? Ne kadar güvendesiniz? Hele bir yapalım, sonucu görelim, sonra robot üretim hukukunu, ticaret hukukunu, vs. oturur yazarız mı diyeceksiniz?

Polemoloji böyle bir şey… Bunun adını bilmeyen uzmanlar etrafımızda cirit atıyorken, siz robottan ve robotların özgürlüğünden bahsedeceksiniz…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

DİĞER YAZI

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Güvenlik 'ın son yazıları

131 views

Etki Ajanlığı Yasası

Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.
64 views

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.
98 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
136 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
184 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme