Site icon Politik Merkez

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Okuyucu

Türkiye, Bağdat’ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..

Irak merkezi yönetimini kutluyorum. Yanlışın nerede olduğunu ve asıl ne yapılması gerektiğini buldular. Yanlış, içlerindeki meseleyi kendi gayretleriyle çözememek, çözümün ABD’den geleceğini beklemek oldu. Nereden çıktı bu ABD? Birinci (1990) ve İkinci (2003) Körfez Savaşları ile bölgeye gelip yerleşen, sürekli Irak’a demokrasi, özgürlük, barış ve istikrar getireceğini vaat eden ABD’den bahsediyoruz. ABD, sizi Saddam’dan kurtaracağız, dedi. Soğuk Savaş sonrası Ortadoğu’da yeni mimari arayışın kendi çıkarına oluşturulacağını söylemedi, jeopolitik değerinize, petrol ve doğalgazın işletilmesine bakacağız demedi. Sahte bir düşünceyle, hadi dünyayı bırakın bir yere, Irak’taki halkı kandırmak üzerine ortaya çıktı bu Amerika… Bugün bundan dolayı Irak halkını kutluyorum.

Bunca yaşanan soruna rağmen Irak yönetimi, yeni ve aydınlık bir yola girmeyi düşünebildi, bu düşünce içinde, komşusu Türkiye’nin en güvenilir ortak, kardeş, dost olduğunu görmüş olmalı. Savaşlarda binlerce insan öldü. Ölenlerin ve ülkeden kaçmak zorunda kalanların içinde sanatçı, bilim insanı da vardı, politikacı da… Savaş ve bunun yarattığı ağır travma yetmedi, bir de IŞİD belası çıkıverdi. IŞİD yoluna Irak’ın merkezinden çıktı ve Suriye’deki Türkiye sınırı yakınlarına kadar uzandı. Amaç neydi, halen tartışmalıdır!.. Onlarca yıl Irak’ta savaşan, her köşeye bakan, istihbarat yapan, binlerce askerini bölgede tutan, bir de anayasa yazılması sürecinde akıl veren Amerika, bir terör örgütü olarak tarif ettiği PKK’yı görmezden geldi, üstelik üstü örtülü bir şekilde gelişimine imkan yarattı. O Amerika değil mi küresel terörle savaş dönemini başlatan? Hani nerede? Gerçek başka türlü yaşandı, sonuçları da başka başka… ABD teröristi görmezden geldi, ancak yereldekiler, buradan ne tür çıkar elde edilebiliriz, diye düşündüler. Yani Irak’ta uzun yıllar istikrarsızlık hakim olduysa öyle kendiliğinden olmadı, bütün bu bozuk düzen ABD’nin yaptığı yanlışlarla meydana geldi.

Bırakın Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini, Irak ve Türkiye iki komşu ülke, öyle değil mi? Öyleyse bu iki ülke kendi kaderlerini tayin hakkı meselesinden nasıl oluyor da bu kadar kolay ve acımasızca uzaklaştırılabiliyor? Elbette sahada bu kadar kolay yapılabilenler var ise bu sadece Amerikan veya İngiliz, hatta diğer yandan işaret etmekte yarar var, Rus ve İran vasıtasıyla olmuyor, esasen bölgedeki yanlış akılda olanların, fırsatçıların, cehalet içerisinde olanların ihanetiyle gerçekleşiyor. İki komuşlu ülkeyi birbirinden ayıran sadece siyasi sınırlar değildir, aynı zamanda ihanet içinde olanlar ile ülkelerine sahip çıkmak isteyenler arasındaki sınır çizgisidir.

Neyse ki ihanet ve çıkar peşindekilere rağmen Irak yönetimi, bu bir çizgi olsun, ülkemize sahip çıkalım, diyebildi. Bu gün bunu görebilen birileri var diye kutluyorum. Darısı Şam yönetimine!

Türkiye, Irak yönetimi ile kapsamlı anlaşmalar imzaladı. Sanki “kayıp yılların telafisi” için yeni bir sürece girilmekteydi.

Ben atılan imzaları kabaca;

Şimdi sıra uygulamada. Uygulama derken, örneğin Kalkınma Yolu Projesi kapsamında imzalanan dörtlü mutabakata bakılırsa, BAE ve Katar da elini taşın altına koyanlardan. Burada işaret etmekte yarar var, Körfez Ülkelerinin böyle bir vizyon ile strateji geliştirmiş olmaları ayrıca kutlanacak bir hadisedir. Bu cümleden hareketle, Körfez Ülkeleri sadece bu adı geçen iki ülkeden ibaret değildir, bundan böyle bir değişim için çaba içine giren diğer ülkelerin de benzer biçimde hareket etmelerini beklememiz gerekiyor, artık bunun önü de açılmış oldu.

Bu bir dönüm noktasıdır. Sonuçta;

Exit mobile version