Tahran zirvesinden sonra gündem Avrupa’nın dinamoları Almanya ve Fransa ile yapılacak görüşmeler ile Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yapılacak Suriye konulu oturumlara geldi. Diplomasi çalışıyor, trafikte artış var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti gerçekleşecek. ABD’nin İran’a yaptırımlarının ikinci basamağı ve ara seçimleri var. Bu yazıda Kasım 2018’de kapsanacak biçimde gündemden bazı önemli gelişmelere ve buralardan çıkacak sonuçlara bakalım.
14 Eylül’de Dışişleri Bakanlığı bürokratları ve Cumhurbaşkanı sözcüsü İbrahim Kalın İstanbul’da yapılması planlanan Almanya, Fransa, Rusya ve Türkiye arasındaki Dörtlü Zirve’nin ön toplantısını gerçekleştirecek. Ardından bu zirve liderlerin katılımıyla gerçekleşecek. Neler konuşulabilir, ana başlıklara değinelim:
- Suriye’de barış süreci,
- Doğu Akdeniz’deki gazın paylaşımı,
- Ekonomik Savaş’ta ortak tutum sergilenmesi,
- Avrupa güvenliğinin yeni perspektifi.
Tahran’da gerçekleştirilen Üçlü Zirve’nin devamının (muhtemelen) Moskova’da yapılacağı ilan edilmiş idi. Bu zirvede ve devamında İran, Rusya ve Türkiye şu hususları ele almakta:
- Suriye bağlamında ABD’nin bölgedeki etkinliğine karşı çare bulmak, mümkünse uzaklaştırmak,
- Ekonomik Savaş bağlamında ortak milli para kullanımı.
İşte bu üçlünün Avrupa’yı da arkasına alarak bundan sonraki aşamalarda daha geniş bir katılımla sürdürüyor olması bakımından İstanbul’da gerçekleştirilecek Dörtlü Zirve önem arz edecek.
Bu diplomasiye bir de BM çerçevesinde başlatılacak süreçlere değinmemiz gerekiyor. Duyurulduğu kadar 25 Eylül’de BM Genel Kurul’unda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma gerçekleştirecek. Yapılacak bu konuşmasının bazı başlıkları neler olabilir, başlıklarla bakalım:
- Suriye’de en insani çaba sarf eden ülke Türkiye’dir ve bu çerçevede mülteciler ve konvansiyonel silahlarla saldırılarda ölen ve yaralanan sivil halkın durumu öne çıkmaktadır.
- BM derhal ateşkesi sağlayacak bir süreci başlatmalıdır ve gerekirse BM gücü belli bölgelere yerleştirilmelidir.
- Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesindeki çözümü engelleyen başta ABD ve onunla birlikte hareket eden ülkelerin terörü desteklemesi önlenmelidir ve daha sonraki dönemlerde daha büyük sorunlara sebep olabilecek çıkarcı politikalara son verilmelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28-29 Eylül’de Almanya ziyareti gerçekleşecek. Almanya’da Merkel ve Erdoğan arasındaki baş başa görüşmeler ile bütün sorunlar masaya samimiyetle yatırılacaktır. Zira her iki lider de uzunca süredir birbirini tartmışlar, ne isteyebilecekleri ve karşılaşabilecekleri engelleri aşmada nereye odaklanabilecekleri konusunda belli bir deneyime sahiptir. Masadaki dosyalar neler olabilir?
- Türkiye-AB ilişkileri,
- Ekonomik Savaş için alınacak tedbirler,
- Suriye’de çözüme gidilmesi,
- Avrupa’nın güvenliği.
Ekim ayında bütün taraflar ev ödevi yapmakla vakitlerini geçirecekler. Zira Kasım’da gündem daha da yoğun olacak. Fakat Ağustos sonunda Esad, Rusya ve İran tarafından başlatılan Suriye’deki savaş Ekim’de daha da artacak görünüyor. Bu ay içinde taraflar birbirlerine üstünlük kurabilir mi? Hayır. Olan masum insanların zarar görmesi!
Ben bu gelişmelere bir de Kasım’da başlayacak ABD’nin İran’a ambargosunun ikinci aşaması olan petrol ve gaz konusunu ilave edebilirim. 4 Kasım’da yürürlüğe alınacak ambargo başlıkları neler? İran’dan kimse petrol ve türevlerini alamayacak, İran Merkez Bankası kapsamında hiçbir işlem yapılamayacak, petrolle ilgili dolum, ulaşım sistemleri devre dışında tutulacak. Bu yaptırımlara bakarsak;
- Avrupa ülkeleri, Çin, Japonya, Güney Kore ve elbette Türkiye önemli ölçüde sorun yaşayacak. Bu durumda bu ülkelerin ortak hareket etmeleri zorunlu olacak.
- ABD’den gelecek tepkiler neticesinde bu ülkeler durumlarına bakacak ve belli direnç oluşumları içine germe yolunu seçeceklerdir.
Diğer yandan 6 Kasım’da ABD’de Temsilciler Meclisi ve Senato’da yeni yer alacaklar için ara seçim gerçekleşecek. Ne dersiniz Donald Trump “Topal Ördek” olacak mı? Hatta ardında istifaya zorlanacak mı? Eğer Trump giderse neler beklenebilir?
- İran yaptırımları konusunda üçüncü ülkelerin tepkisine yol açan maddelerde bir esneme süreci başlayabilir.
- Savunma politikalarında özellikle Atlantik İttifakı bahsinde Trump’ın yaklaşımları terk edilebilir ve Avrupa’nın tekrar gönlünü alacak türden girişimler başlatılabilir. Bu bağlamda Avrupa ve Rusya arasında bir yumuşama sürecine girilmesinin önüne geçecek politikalar devreye konabilir.
- Suriye’deki ABD politikaları aynı şekliyle devam edebilir.
Bütün bunlara bakarak ne sonuç çıkacak dersiniz? Dış politikada “mümkün olanın elde edilmesi” ilkesinden hareketle neler bekliyoruz?
- Özellikle kan akan Suriye konusunda ve ABD’nin sınırında kurmaya çalıştığı bir terör devletçiğine karşı Türkiye haklı yürüyüşünde üstüne düşeni fazlasıyla yapacaktır.
- AB ile ilişkilerin tekrar başlatılabilmesi konusu çok önemlidir. Ekonomide sağlam bir hikaye olan AB konusu her iki taraf için de önemlidir.