Site icon Politik Merkez

Küresel Gelişmelerin Seyri

Okuyucu

Bu makalede çok somut hususlara yer verilecek, küresel gelişmelerin Eylül 2021 ve Temmuz 2022 tarihli çekilen fotoğraflarına binaen bir değerlendirme yapılacak, stratejik sonuçlar çıkarılacaktır. Sonuçların son cümlelerinde Türkiye bağlamı da olacaktır. Bu iki somut fotoğrafa bakarak geleceği yordamlamak hiç de güç değildir!

ABD, Afganistan’dan çıkardı (31 Ağustos 2021). Bundan sonra 19 Eylül 2021 tarihinde İngiliz Dünyası (Anglosphere) başlıklı bir yazıda AUKUS, silahlanma, stratejik gelişmeler hakkında önemli bilgileri işledim. Bu yazıda aşağıdaki görselle açıkladığım küresel stratejik güvenlik olayları da gösterilmiş idi.

Eylül 2021 Durumu

İçinde belli başlı gelişmelerden söz etmekteyim. Örneğin; Biden’ın G7 ve NATO Zirveleri, AB ile görüşmesi, rakipler arasında stratejik füzelerle ve bombardıman uçaklarıyla yapılan gösteriler, özellikle ABD, Çin, İngiltere ve Rusya arasındaki casusluk iddiaları, siber ve yumuşak güç uygulamalarının yoğun tezahürü, savaş gemilerinin kriz bölgelerinde gövde gösterileri, nükleer silah ve atma vasıtalarınının gösterimi, bu konuda deşifre edilen bazı bilgiler, İngiltere’nin birden küresel oyunda ben de varım dercesine çıkışı ve tabii terör etlemleri sahne almaktaydı. Bu bağlamda işaret ettiğim konular arasında; ABD’nin Afganistan’dan asker çekmesi ki ben buna stratejik alan boşaltma demiştim ile İngiltere’nin ABD ve ortaklarıyla (AUKUS, G7, NATO, AB) birlikte Rusya’ya karşı baskıya başlaması vardı.

İşte bu o anın cari tablosu bana büyük bir savaş hazırlığını, hatta yeni Soğuk Savaş bahsini göstermekteydi. Nitekim 24 Şubat 2022’de halen sürmekte olan Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması olayı gerçekleşti. Ancak bugüne kadar çeşitli yazılarımda da işaret ettiğim gibi konu sadece Ukrayna-Rusya arasındaki bir husumetin çözülmesi değildi. Zaten yukarıdaki Eylül 2021 fotoğrafı bize böyle olmadığının en bariz kanıtı niteliğindeydi.

Bu hatırlatmayı vermemin sebebi, bugünün fotoğrafının ne olduğunu Eylül 2021 ile eklemek ve bundan sonraki olabilceklere bir değerlendirme sunmak olacaktır. Bir, ileri sürdüklerimiz gerçekçi, olan hadiseleri kapsar; iki, takip etmediğiniz olaylarla teorik konuşmalar yapmak pek bir mana teşkil etmez. Bu iki amaç doğrultusunda çalıştığımı belirtmek isterim.

Peki, bugünün (Temmuz 2022) fotoğrafı bizlere nasıl bir tablo sunuyor?

Temmuz 2022 Durumu

Burada; ABD önderliğindeki, G7 (burada mevcutların dışındaki özellikle Kanada ve Japonya’yı işaret edelim), Avrupa Birliği (başat ülkeleri Almanya, İtalya ve Fransa), Anglosphere (özellikle ABD ve İngiltere’nin Okyanusya’daki bağını görelim, bu bakışla gerçekleşen bir AUKUS var), tam oturmamış bir QUAD (ki içinde Hindistan temel irtibat güç) ile kuvvetini sahaya süren (özellikle Doğu Avrupa’da) ve genişlemesini sürdüren NATO’nun oluşturduğu bir blokun güçlerini aktardığı bölgeleri, angajmanlarını ve iletişimlerini; buna karşılık Rusya ve Çin merkezli merkezli yeni oluşumla meydana getirilmeye çalışılan ekseni; stratejik kuvvet ve nükleer silah sahibi (bu klasmanda olmak için gayret gösteren İran dahildir) güçleri; terörizmle istikrarsızlaştırılan bölgeleri görmeksiniz.

Cari manada gerçekleşmeler var. Belli başlılarına bakıp, ABD’nin Afganistan’dan asker çekmesini (Ağustos 2021) müteakip gelişmeleri, Kazakistan’da iktidarın değişimini (Ocak 2022), Ukrayna-Rusya savaşını (Şubat 2022’de başladı), Brexit’i sonuçlandıran İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un iktidarının sonlanmasını ve Japonya’da milliyetçi eski Başbakan Shinzo Abe’nin suikastle katli olayını (bu iki olay da Temmuz 2022 tarihli) ve İkinci Dünya Savaşı’nın mağlup iki başat ülkesi Almanya ve Japonya’nın yeniden silahlanma yolunu seçmeleri konularını üst üste koyalım.

Tabi bu fotoğrafa küresel; enerji ve gıda sorununu, tedarik zincirlerindeki bozulmayı ve ekonomideki dalgalanmaları da eklemek gerekir. İklim değişikliği ve Dördüncü Sanayi Devrimi etkisi de mutlak surette hesaba katılması gereken konu başlıklarıdır. İklim değişikliğinin yarattığı bir özel konu var, Arktik bölgenin küresel ulaşıma açılıyor olması.

Durum bu! Bütünü görmek gerekir. Ne birinci fotoğraf ne de ikincisi boşa değildir, etkinlikleri gerilemeden daha başkaları gelişmektedir.

Detaylı noktalar için Hint-Pasifik Jeopolitiği, Gerilimler ve Küresel Ekonomi başlıklı makaleyi inceleyiniz.

Bu seyir bize neyi ifade ediyor?

  1. Ekonomi, güvenlik, teknoloji ve siber-uzay başlıkları öne çıkacaktır.
  2. Ekonomik bloklaşma ve Çin’in ileri çıkma istemesi diğer her türlü çatışma ve istismar konusunu etkileyecektir.
  3. Nükleer denge ve tahrik noktalarının yaratılması konusu dünyayı sürekli baskı altında tutacaktır.
  4. Almanya’nın silahlanması Avrupa Birliği açısından önemlidir. Almanya silahlanınca, Fransa ve İtalya ile birlikte NATO varken alternatif bir askeri güç oluşumuna doğru gitmeyi yaratacaktır.
  5. Merkezi Avrupa ile İngiltere arasında ayrılık derinleşecek mi, yoksa İngiltere’nin fazlasıyla etkisine girdiği ABD politikalarından bir nebze uzaklaşarak daha dengeli olabilecek ve Avrupa politikalarına dahil olabilecek mi, bu seçimin yapılmasına tanık olunacaktır.
  6. NATO ile ABD ve İngiliz kuvvetleri, Doğu Avrupa’ya yerleşmiştir. Burada Rusya ile Avrupa arasında bir cephe oluşturmuşlardır. Bu başlı başına bir gerginlik yaratacak husustur. Ukrayna Savaşı uzadıkça buradaki gerilim dünyanın her alanını etkileyecektir.
  7. Japonya’nın silahlanması ve hatta kolaylıkla nükleer kapasite yaratabilmesi ise ABD’nin Çin’e karşı (bu noktada K. Kore’yi saymıyorum, bu ülke temel tanımıyla İngiliz Anahtarı niteliğine sahiptir,) önemli bir askeri argümanı olacaktır.
  8. Dünya iki kutuplu bir dönem doğru gidiyor görünmekle beraber, Avrupa ile Hindistan’ın tutumu bu temel bölünmeyi etkileyecek en temel güç odakları olacaktır.
  9. ABD her fırsatta Çin’i hedef gösterecektir, Çin ise fazla dikkat çekmeyecek ancak ABD’yi küresel rekabette geri bırakacak angajmanlara dahil olacaktır, en çok da ekonomide etki sağlayacaktır. (Çin ve Rusya müştereken rezerv para oluşturma çasına girmişlerdir, bu daha işin başlangıcı sayılır.)
  10. ABD ve onunla birlikte hareket eden ülke ve güçler, özellikle Kuzey Afrika, Ortadoğu, Asya-Pasifik ülkelerinin bir kısmında terörizmi bir aparat olarak kullanmaya devam edecekler, ayrılıkçı hareketlerin gelişmesine zemin hazırlayacaklardır.

Bu gibi noktaları ifade etmek ve fazlasını da söylemek mümkündür. Ancak sonuca geleyim ve burada Türkiye için bir kritik yapayım. Şunu unutmayalım: ABD her fırsatta tehdit algılarını yönlendirir. Yapay tehdit algısı politikalara ve stratejilere hükmede. Öyleyse Türkiye, ABD etkisinde fazla kalır ise Çin ve Hint-Pasifik ile kurabileceği güçlü bağı bile ıskalayabilir. Bu gibi kritik hususlarda daha detaylı düşünmekte yarar olacaktır. İkinci konu, ekonomik ve teknolojik olarak, Türkiye, tek taraflı değil, karşılıklı etki yaratan bir bağ ile Hint-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerini güçlendirecek yatırımlara yönelmelidir. Derseniz ki en pratik bir üçüncü husus var mıdır? Bu da öteden beri Avrupa Birliği üyeliğidir. Bu noktada yeniden bir süreç başlatılabilirse, dikkate alınmalıdır. Son cümle: Türkiye bölgesel olanların yanı sıra, küresel etkisini daha da artırmalıdır.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version