Hint-Pasifik Jeopolitiği, Gerilimler ve Küresel Ekonomi

11 Temmuz 2022
Okuyucu

Eski Japon Başbakanı Shinzo Abe’nin suikastle katli sonrasında hemen herkes düşünmeye başladı, Hint-Pasifik bölgesi bundan sonra neye gebe olacak? Okurlarım öteden beri Pasifik ile ilgilendiğimi bilir. Çin ve ABD rekabeti, bu manadaki jeopolitik ve jeostratejik konular ile özelde AUKUS, Anglosphere, Tayvan, Hong Kong, Kuşak Yol Girişimi, ASEAN, RCEP, QUAD, TPP gibi başlıkları Rusya ve Avrupa Birliği ilişkileri irdelediklerim arasındadır. Burada bir bütün halinde daha çok ekonomik ve güvenlik açısından etkileşimleri ortaya koymak istiyorum. Hassas noktaları seçerek yazıyorum, bazı gelişmelerin nedenlerini bazılarının ise gelecekte neleri işaret tettiğini buradan çıkarmanız mümkün olabilecektir.

ABD ve ÇİN

ABD ve Çin arasındaki kıyasıya rekabeti biliyoruz. Hatta dünyada müstakbel Soğuk Savaş (2) bu iki dev ülke arasında olacak şeklinde değerlendiriliyor. Yeni bir sıcak savaş olur mu? Hint-Pasifik’te birçok küçük savaş (yani bir dünya savaşı olmayan türden ülkeler arası savaştan söz ediyorum), terörizm, siyasi hareketler ve çalkantılar, Shinzo Abe-san örneğindeki gibi suikastler, siber-uzaydan dünyaya büyük bir etki yaratmak gibi çok konuyu sıralandırabiliriz.

Birleşik Devletler’den yöneticiler Çin’in 2035 yılında küresel ölçekte ABD’yi yarışta geçeceğini ifade ediyorlar. ABD’nin beklentilerine göre; Çin Ordusu’nun 2049, Büyük Gençleşme hedefini tamamlayana kadar başka önemli projeleri var. Bunlardan bazıları sunalar olacak: Made in China 2025, Çin Ordusu birinci aşama modernizasyonu 2027 (700 nükleer başlık), China Standart 2035, Çin Ordusu ikinci aşama modernizasyonu 2035 (1.000 nükleer başlık).

Çin’in en büyük ihracat ortakları: ABD, Hong Kong, Japonya. En büyük ithalat ortakları: Güney Kore, Japonya, Avustralya, ABD, Tayvan.

Şimdi, aralarında her ne tür sorun olursa olsun, bu ekonomik kondisyona bakacak olursak, azalması beklenen ne olacak? Biri diğerine az, diğerine çok mal satacak, nüfuz alanlarındaki paylar değişecek…

Fakat daha somut bir açıklama yapacak olursak, ABD Dolarının küresel rezervdeki payı hakkında Çin’in ne yapıp yapmayacağını zaman içinde görmemiz gerekecek. Rezerv para gücünün artması sadece ekonomik performansa bağlı olmuyor, bu bir hakimiyet meselesi olduğuna göre, bunun küresel çapta oranları nasıl gelişecek, göreceğiz. O halde gerilimde henüz çok erken dönemlerdeyiz, dememiz gerekir.

ÇİN ve TAYVAN

Ancak Hong-Kong ve Macao’dan sonra Çin’in tek bir ciddi talebi kaldı, Tayvan! Buna ilişkin Çin büyük bir hazırlık içerisinde ve askeri yönden ilk etaptaki güçlenmesini 2027’de tamamlayacağına göre, göreceğiz bu yakın dönemde neler olacak?..

Tayvan’ın nüfusu çok büyük oranda (basit tarifle) Çinlidir, Mandarince konuşur. Tayvan bir ara (1895-1945) Japonya egemenliğinde kaldı, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ülke Komünist Çin’in egemenliğine girdi. Hatta yanlış iç politikaları, milliyetçilik ve ideolojik baskılar nedeniyle Çin’deki 2 milyon kadar Çinli de Tayvan’a kaçtı. Yetmişlerden başlayarak ve 1986’ya kadar süren dönemde Tayvanlı Çinliler aşırılıklardan uzaklaşmak ve demokrasiyi öne çıkarmak yolunu seçti ve politik açıdan ABD ile işbirliğini seçti.

Tayvan, Çin’e yaklaşık 250 km, ABD’ye ise 12.250 km mesafededir. Tayvan Boğazı yakın geleceğin en kritik noktası olacaktır. Jeostratejik açıdan denge Çin lehinedir. Ama bu kadar da değil, esasında Çin ile Tayvan arasındaki ekonomik performansa da iyi bakmak gerekir. Küresel ekonominin en önemli çip, entegre devre ve likit ekran üreticilerinden Tayvan ile Çin’in ticareti de nerdeyse iç içedir. Aralarında Ekonomik İşbirliği Çerçeve Anlaşması (ECFA) vardır. Bir de Merkez Bankaları arasında Çin Renminbisi ile Yeni Tayvan Dolarının hareketini kolaylaştıran Mutabakat Zaptı imzalanmıştır.

Bunun dışında Tayvan, Singapur ile ekonomik işbirliği anlaşması vardır. Tayvan her ne kadar Trans Pasifik Ortaklı’na (TPP) bağlı değilse de ülkeler arasında ikili ticaret anlaşmaları bulunmaktadır. Bunları ifade etmemin sebebi, bu ülkeler ürettikleri teknolojiler ve ticaretleri bakımından birbirlerine o denli bağımlıdırlar ki, başka türlü gelişmeleri de söz konusu olamaz.

Tayvan’ın en büyük ihracat ortakları: Çin, ABD, Hong Kong, Japonya, Singapur, Güney Kore. En büyük ithalat ortakları: Çin, Japonya, ABD, Güney Kore. Bu tablo bağımlılıklar yönüyle çok şeyi açıklıyor kanaatindeyim.

KUZEY ve GÜNEY KORE

Nükleer güce sahip Kuzey Kore bir şekilde ayakta tutulan çıban başı ülke konumunda. Kuzey Kore gibi bir ülkenin hem yönetim biçimi hem de bu Kitle İmha Silahları ile dünyaya tehdit oluşturan garip yapısı öteden beri tartışılan bir mevzudur. Bir ara Donald Trump’ın Kim Jong-un ile el ele poz vermesi bana çok garip gelmiş idi. Bu garipliğe bir başka cümle daha ekleyeyim, neden Güney Kore şikayetçi gibi görünse de Kuzey’e karşı çok agresif olmayan, sadece sosyal bir politikaya razı görünmek istiyor? Yoksa Kuzey Kore’nin bu garipsediğim yapısı bölgesel çıkarlar için herkesin çantasında tuttuğu bir İngiliz Anahtarı mı?

Güney Kore’nin en büyük ihracat ortakları: Çin, ABD, Hong Kong, Vietnam, Hong Kong, Japonya. En büyük ithalat ortakları: Çin, ABD, Japonya.

SINIRLAR

Sınırlar, münhasır ekonomik alanlar ve Hint-Pasifik’teki adalar ile adacıklar hakkında ülkelerin birbiri arasında çözülmemiş sorunları var. İstense bu dondurulmuş sorunlar ısıtılır ve çatışma meydana gelebilir.

Bölgede ülkeler sürekli birbirleriyle yarış ve bir o kadar da temas halindeler. Çeşitli işbirlikleri kuruluyor, ortak askeri, ekonomik, teknolojik işbirlikleri pencereleri açılıyor. Burada yer değiştirmeler konusu ise esasen Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Avustralya, Çin, Japonya ve Hindistan arasında kozları paylaşırcasına etkileşimleriyle sürüyor. Boşlukları dolduranlar ise Güney Kore, Tayvan, Singapur, Hong Kong gibi üretken ülke ve bölgeler. Avustralya konum itibariyle stratejik önemi haiz, ancak Yeni Zelanda ile beraber bu iki ülke bu kritik bölgenin ihtiyacı olan gıda maddesi üreticisi konumundalar. Başat olan ABD ve Çin güçleri elinde toplamanın peşindeler.

JAPONYA ve SHINZO ABE

Ancak fırsatları değerlendirmek isteyen ülkelerin başında ise Japonya var. İkinci Dünya Savaşı ile ABD tahakkümünde kalan Japonya’nın Yeni Milliyetçi Politikaları ile bir arayışa dönüşüyor.

Ukrayna-Rusya arasındaki savaşla birlikte bir ucu Pasifik’te olan Rusya’nın çabaları olduğu aşikar. Çin şimdilik Rusya’yı destekliyor. Japonya ise adacıklar sorununu konu ederek Rusya’ya bir talepte bulundu.

Japonya ekonomik durgunluğunu artırmak ve kalkınmada dördüncülüğe düştüğü küresel sıralamada tekrar yukarılara çıkmanın artışı içinde oldu. İşte burada Abe-san’ın aktif milliyetçi politikalarını gördük.

Japonya, 2013’ten bu yana, Başbakan Shinzo Abe’nin parasal gevşeme, “esnek” maliye politikası ve yapısal reformdan oluşan “Üç Ok” ekonomik canlandırma yani “Abenomics” ile yeni bir döneme girdi. Japonya Merkez Bankası’nın agresif parasal gevşemesinin öncülüğünde, Japonya deflasyonu sona erdirmede mütevazı bir ilerleme kaydediyor, ancak demografik düşüş (düşük doğum oranı ve yaşlanan, küçülen nüfus) ekonomi için uzun vadeli büyük bir zorluk teşkil ediyor. Hükümet şu anda büyümeyi teşvik etme ve ekonomik reformları başlatma çabalarını GSYİH’nın yüzde 235’i olan büyük kamu borcunu ele alma ihtiyacı ile dengeleme ikilemiyle karşı karşıya. Japonya, hükümet gelirini artırmaya yardımcı olmak için 2012 yılında tüketim vergisi oranını kademeli olarak yükseltmek için bir yasa çıkardı. Fakat yasanın uygulama güçlükleri yaşandı.

Konu Abe’den açılmışken birkaç konuyu daha hatırlayalım. Abe-san, yeniden nükleer santrallerin çoğaltılmasını isteyen liderdir. Japonya’nın enerji piyasasının 2016’da ve doğalgaz piyasasının 2017’de tamamen serbestleştirilmesi de dahil olmak üzere elektrik ve gaz sektörlerindeki reformları yaptı. Abe’nin yönetiminde, Japonya hükümeti ülke ekonomisini daha fazla dış rekabete açtı. Japonya, Aralık 2016’da TPP’yi onaylayan ilk ülke oldu, ancak Amerika Birleşik Devletleri Ocak 2017’de anlaşmadan çekildiğinin sinyalini verdi. Kasım 2017’de kalan 11 ülke kapsamlı Trans-Pasifik Ortaklığı İçin Aşamalı Anlaşma (CPTPP) yaptı. Japonya ayrıca Temmuz 2017’de Avrupa Birliği (AB) ile bir Ekonomik Ortaklık Anlaşması üzerinde anlaşmaya vardı.

Japonya’nın en büyük ihracat ortakları: ABD, Çin, Güney Kore, Tayvan. En büyük ithalat ortakları: Çin, ABD, Avustralya.

SİLAHLANMA

Hint-Pasifik bölgesi ülkeleri silahlanıyor, bu kesin. Savunma harcaması olarak 2001 rakamlarına bakalım: ABD 801 milyar dolar, Çin 293 milyar dolar, Hindistan 76.6 milyar dolar, Rusya 65.9 milyar dolar, Japonya 54.1 milyar dolar, Güney Kore 50.2 milyar dolar. Bölgede etkisi olan Birleşik Krallık 68.4 milyar dolar ve Fransa 56.6 milyar dolar savunma harcaması yapıyor.

SIPRI bilgilerine bakalım: Dünyanın en büyük ikinci harcaması olan Çin’de; 2021’de ordusuna tahmini olarak 293 milyar dolar ayırdı ve bu 2020’ye göre yüzde 4,7’lik bir artış. Çin’in askeri harcamaları art arda 27 yıl arttı. 2021 Çin bütçesi, 2025 yılına kadar sürecek olan 14. Beş Yıllık Plan kapsamındaki ilk bütçeydi.

2021 bütçesinin ilk onayını takiben, Japon Hükümeti askeri harcamalara 7,0 milyar dolar ekledi. Sonuç olarak, harcamalar yüzde 7,3 artarak 2021’de 54,1 milyar dolara, 1972’den bu yana en yüksek yıllık artışa ulaştı. Avustralya askeri harcamaları da 2021’de artarak yüzde 4,0 artarak 31,8 milyar dolara ulaştı.

Avustralya AUKUS ile devreye girdi. Örneğin, Avustralya, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri arasında, Avustralya’ya tahmini maliyeti 128 milyar dolara varan sekiz nükleer denizaltı tedarikini öngören AUKUS üçlü güvenlik anlaşması yapıldı.

Küresel silahlanma konusunda en dikkat çeken husus İkinci Dünya Savaşı mağlup ülkelerinden Almanya ve Japonya’nın tekrar silahlanma kararı almalarıdır. Ukrayna Savaşı etkisiyle Avrupa’da Almanya 100 milyar Avroluk silahlanma programını devreye koyuyor.

Japonya ile ilgili en önemli senaryonun iktidar partisinin anayasada yapacağı değişiklikle kendi güçlü ordusunu tekrar kurması üzerinedir. O halde Japonya hem konvansiyonel hem de nükleer silahlanma yarışına katılmanın eşiğindedir. Bu demek oluyor ki Hint-Pasifik denizlerinde ve Asya ana kıtasına yönelik bölgede Japonya yeniden büyük oyuncu olmak istiyor. Bu ülkeyi tekrar bu noktaya hangi motivasyon itti, acaba Abe-san suikastinin bununla ilgisi var mı, bugün bunlar sorulan sorulardır.

ABD, Japonya’nın silahlanmasını ister mi? Neden olmasın, dememiz gerekir. Zira 2027’lerden sonra Çin’e meydan okumak için tek başına ABD veya AUKUS gibi güç birliği yetmeyebilir.

TPP

Japonya, Donald Trump’un politikasıyla içinden ayrıldığı Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) içinde aktif. TPP’de Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda, Singapur, Kanada, Brunei, Şili, Malezya, Meksika, Peru, Vietnam ve ABD vardı, ancak ABD bu birlikten ayrıldı.

QUAD

Donald Trump’ın politikalarının devamı halinde Joe Biden’ın önemsediği QUAD’ın, ABD’li Dick Cheney ile birlikte kurucusu Shinzo Abe’dir (2007). QUAD, Avustralya’nın önceki Başbakanı Kevin Rudd’un çekimserliği ile bir defa kesintiye uğradı. Abe-san’ın gayreti ile 2017’de ikinci dönemine girdi.

Dörtlü Güvenli Diyaloğu (QSD) daha sonra Dörtlü (QUAD) olarak anılmaya başlandı. QUAD ülkeleri ABD, Japonya, Hindistan ve Avustralya’dır. Şu an ABD, Hindistan’dan dolayı bu örgütü jeopolitik ve jeostratejik yönleriyle çok önemsemektedir.

Burada QUAD’ın politikalarından bazılarını ifade edeyim. ASEAN Outlook on the Inde-Pacific (AOIP) Çin ile çelişmektedir. QUAD zirvelerinde Japonya, Hong Kong, Sincan ve Tayvan konusunda Çin aleyhinde açıkça fikir beyan etmektedir.

ASEAN ve RCEP

Bölgede ülkeler arasında serbest ticaret anlaşmaları var. İkili ve çok taraflı anlaşmalar söz konusu. Belki de Asya Kaplanları parlamasından bu yana taşlar yerli yerine pek oturmadı.

Güney-Doğu Asya Uluslar Topluluğu (ASEAN) ülkeleri (Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam) önemli bir havzayı ve Hint-Pasifik’in jeopolitik aksını oluşturuyor. Aslında ASEAN’ın Diyalog Ortakları önemli, bunlar dengeyi oluşturan bölge ülkelerinden oluşuyor (Avustralya, Çin, Japonya, Güney Kore ve Yeni Zelanda). Böylelikle toplam 15 ülke önemli coğrafyada bir ticaret bölgesidir. Hatta geçtiğimiz yıllarda (2020) Çin, ASEAN ile Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) anlaşması yaptı. Bu ABD’ye rağmen Çin’in önemli bir hamlesi oldu.

BRI

Çin’in Kuşak Yol Girişimi (BRI) projesi bölgeye bir aktivite kazandırdı. BRI’nin ortaklarında 71 ülke olduğunu ifade etmekte yarar var. Bu İpek Yolu’nun, Kuzey Buz Denizi, Avrasya ve Hint-Pasifik deniz yolu ile Avrupa’ya bağlantısı olacaktır.

AB ve ÇİN

Çin ile Avrupa Birliği bir süredir RCEP’e benzer biçimde Kapsamlı Yatırım Anlaşması (CAI) yapma sürecinde çalıştılar, halen bu konu duraksamış haldedir.

ANGLOSPHERE

Çin ve Hindistan dahil bu bölgenin Sömürge döneminde Birleşik Krallık’ın egemenliğinde olduğunu biliyoruz. Hong Kong dahil pek çok mesele de Birleşik Krallık ve Londra merkezli sermayenin (ki bu sermaye daha sonra bir ölçüde New York ile bütünleşti) gücüyle önümüzde durmaktadır.

Beş Göz Ülkeleri: ABD, Kanada, Birleşik Krallık, Yeni Zelanda, Avustralya.

Yeni kurulan AUKUS: Avustralya, Birleşik Krallık, ABD.

DİĞER

Burada, Şangay İşbirliği Teşkilatı (SCO) ve Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (CICA) gibi konuları işlemedim. Başka birçok konuyu ele almak mümkündür.

KÜRESELLEŞMENİN TAMAMLANMASI ve SONUÇ

Buraya öne çıkan ve bir nebze güncel meseleleri de kapsar biçimde bir özet yapma fırsatım oldu. Bilgilerimizi bu temeller üzerine inşa ederek geliştireceğiz.

Küreselleşmeden bahsediyoruz, hatta şahsen bunu bir ileriye taşıyarak “küreselleşmenin tamamlandığı evre” diyorum. O halde sorayım, bütün dünya ülkeleri ve güçler Hint-Pasifik’te bir şekilde konumlanmış ve angajmanı var, Türkiye bu bölgeyle ilişkisini geliştiren platformu nerede ve nasıl bulacak? Neden bunu söyledim? “Yeniden Asya” dedik ama burada kalmamalı. Hatta kültürel bağ yetmiyor, ekonomik angajman olmalı. Uzak Asya dediğimiz bu coğrafyadan Türkiye’nin ithalat-ihracat rakamlarına bakın isterseniz, ne dediğimi anlayacaksınız. Burada tek taraflı bir ilişkiden söz ediyoruz. Artık uzaklık kavramı yok, Tamamlanmış Küresellik ve Dördüncü Sanayi Devrimi şartları var!

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Yeni Soğuk Savaş Şartları

DİĞER YAZI

Küresel Gelişmelerin Seyri

Politika 'ın son yazıları

80 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
126 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
137 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
192 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
127 views

ABD ile Yeni Bir Sayfa mı?

Geleceğe bakıyoruz, öyle değil mi? Mesela NATO’nun genişlemesi yönüyle İsveç’e onay verildi, bunun karşısında F-16 modernizasyonu gerçekleşecek. Hatta şimdiden aradaki başka tıkanıklıkların giderilmesi açısından olumlu açıklamalar yapılıyor, kamuoylarına bilgiler veriliyor, bunların bir anlamı olmalı.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme