Site icon Politik Merkez

Putin ve Zafer Bayramı

Okuyucu

İkinci Dünya Savaşı’nı kazanan SSCB’nin her yıl Zafer Günü (Victory Day) olarak kutladığı bu bayram, Soğuk Savaş sonrasında eski Sovyet ülke ve bölgelerinde, bu savaşa katılanlar (örneğin Kazakistan, Kırgızistan…) tarafından kutlanır. Batı bir bakıma Putin’i bir konuşmaya zorlamak için propaganda yaptı ve bu 9 Mayıs’ı bir beklentiye çevirdi. Acaba Putin ne diyecek, beklentisi! Putin, elbette cari önemdeki mesele hakkında konuşmasını yaptı. Herkes kendine göre çıkarımda bulunacaktır. İlk planda benim de tespitlerim oldu.

Önce şu hatırlatmayı yapmam gerekiyor, 4 Mayıs’ta yayımladığım Ukrayna-Rusya Savaşının Durum Değerlendirmesi (G70) sonucunda şunları ifade ettim: “9 Mayıs’taki Zafer Bayramı için hemen herkes bir bekleyişe girdi. Acaba Putin seferberlik ilan edecek mi diye bir bekleyiş var, ancak benim değerlendirmem bu yönde değildir. Elbette 9 Mayıs’ta Putin’in açıklamalarına iyi bakılacak. Eğer Putin 9 Mayıs’ta genel seferberlik ilan eder ise NATO da alarm seviyesini yükseltir. Bu restleşme bölge için genel bir risk durumudur.”

Putin’in Zafer Bayramı konuşması 2. Dünya Savaşı kazananları adına önemlidir. Bir bayram konuşmasının seferberlikle bağlanmasına ben baştan beri karşı idim ve nitekim konuşma öyle gerçekleşti.

Dinleyenler ABD, Ukrayna ve NATO ile Rusya’nın savaşı konularında büyük beklenti içindeydi. Ben de baktım ve şuna kanaat getirdim, sadece bu konuşmaya değil, önümüzdeki günlerde alınabilecek başka emarelere de bakılması gerekmektedir. Birkaç gün bekleyelim, alınan bir büyük-karar var ise bunun yansıması görülecektir.

Geçit töreninde Batı’ya gözdağı için bir ipucu var mıydı? Rusya, Zafer Bayramı gösterisinde Kızıl Meydan üzerinden IL-80 Nükleer Savaş Komuta Uçağı geçit yaptı. Bu Putin tarafından Batı’ya verilen bir mesajdır, diye değerlendiriyorum.

Bazı önemli noktaları not ettim. Putin’in ifadelerine bakalım:

“Mart’ta NATO ile anlaşmak istedik, ABD ile garanti görüşmesi yapmak istedik, kabul etmediler. Onların başka hesapları vardı.”

“Biz Donbas’ta kendi vatanınızı korumak için savaşıyoruz (mücadele içindeyiz).” Burada yine Nazi vurgusu ileri sürüldü.

(Almanya ve Fransa’ya) “2. Dünya Savaşını unutmayalım.” Baştan beri Putin ABD-İngiltere (Anglosphere) ile Almanya-Fransa (Merkezi Avrupa) arasını açmak için girişimlerde bulundu.

“Ukrayna nükleer silah üretme noktasındaydı!” (Putin’in bu tezini ispat edecek başka belgeleri beklemekten başka yapacağımız yok.)

Bizler haliyle Batı medyasına dayalı kampanyaların fazlasıyla etkisindeyiz ve çoğunlukla Rusya ve Putin’e bakıyoruz. Bu bir Enformasyon Savaşı şeklinde de sürdürülen büyük mücadeledir. Krizin başından beri asıl tartışma konusu olan NATO’nun genişlemesi hususundan dem vurarak, bu yaklaşımla son duruma bir göz atalım. NATO ne durumda? Aşağıdaki grafik bize Ukrayna-Rusya Savaşı çıktıktan sonra NATO’nun vaziyetini göstermektedir.

NATO

Savaştan önce Putin, NATO genişlemesini varoluşsal tehdit olarak göstermekteydi. Ukrayna ile savaşırken Rusya neyle karşı karşıya kaldı? Bir yıl içinde Doğu Avrupa’da askeri tedbirlerini almış ve yaklaşık 10 kat fazla güce ulaşmış bir NATO! Peki, NATO bu güçlerinin bölgeden ne zaman ve hangi şartlarda çeker? Bilinmiyor. O halde Putin’in karşısına aldığı güç, şu an savaşın başındakinden farklı bir boyuttadır ve daha tehlikelidir.

Genel değerlendirme şu şekildedir: Rusya’nın taktik ve operatif silah envanterindeki güdümlü-sofistike silahların durumu pek parlak değil, Ukrayna cephesinde ortaya çıktı. Bu noktadan sonra Putin stratejik silahlarına dayalı çıkışlarla Batı’ya karşı varoluşsal karşı koyma mücadelesini verebilir.

Öyleyse bundan sonra izleyeceğimiz konular daha da kritik olmaktadır. Savaş daha fazla genişler mi türünden endişemiz bitmiş değildir.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Exit mobile version