Site icon Politik Merkez

Türkiye-Rusya Stratejik Ortaklığı

turkiye-rusya-stratejik-ortakligi

Türkiye-Rusya Stratejik Ortaklığı

Okuyucu

Bugün İstanbul’da Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve RF Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımı ile Türk Akım (TurkStream) töreni gerçekleştirildi. Bu törende deniz sahasının tamamlanması açısından son borunun kaynağı yapıldı ve suya indirildi. Şimdi projenin Trakya’daki kara kısmı faaliyetlerine geçilecek. Proje 2019’da tamamlanacak. Gerçekleştirilen bu törende proje ile ilgili hususların yanı sıra Türk-Rus dostluğunun jeopolitik ve jeostratejik bir vurgusu da söz konusu oldu.

Öncelikle Rusya ve Türkiye arasında Ağustos 2018’de imzalanan Stratejik Ortaklık Anlaşmasını hatırlamakta yarar var. Bu anlaşma iki kademeli ziyaretlerle gerçekleştirilmişti. Milli Savunma Bakanı, MİT Başkanı ve Dışişleri Bakanı Rusya ve Türkiye arasında gidip gelmişti. Sonuçta bir belge imzalanmıştı ve bu belge sadece Suriye ve İdlip kapsamlı değildi, etraflıca somut konular vardı. Bugün Türk Akımı ile yapılan tören işte bu işbirliği ruhuna uygun konulardan biridir. Diğer konulara da bu bağlamda bakmak gerekir.

Bugüne dönelim. Törende özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İlişkilerimizi diğer ülkelerin dayatmalarına göre belirlemedik,” vurgusu büyük alkış aldı. Bunun bir mesaj niteliği taşıması düşünüldüğünde jeopolitik bakımdan Türkiye ve Rusya nasıl Suriye ve dolayısıyla bölgesel güvenlik konularında işbirliği içindeyse, benzer biçimde ikili ilişkilerde de birbirlerine tam güven ve destekle, küresel çapta bir vizyon belirlemiş gözükmektedirler. Bu törende enerji konusunda Türk Akım ve Mavi Akım’dan doğalgaz boru hatları ile Akkuyu nükleer güç santrali projesinden bahsedildi. Bunun dışında halen Rusya’nın Çin ile yapmaya çalıştığı hacim kadar Türkiye-Rusya arasında 100 milyar dolarlık bir ticaret hedefinden söz edildi. Konuşmalar birlikteliğin kararlılığını ortaya koymak adına önemli görülmektedir.

Bu yönleriyle bakılırsa özellikle ABD ve Avrupa’ya “güvenilir” ve “dost” kavramları üzerinden bir hatırlatma yapılmıştır. Bu proje iki ülkenin siyasi tarihinde meydana gelen iniş çıkışlara rağmen İskenderun Demir Çelik gibi somut projelerin gerçekleştirilmesi bakımından ilave edilen yeni bir mihenk taşı olmuştur. (Hatırlanacaktır, zamanında Sovyetler’in hem komünizm tehdidi hem de Türkiye’den toprak talepleri söz konusu olmuştu, Türkiye bu sebeplerden dolayı sırtını Batı’ya dayamak zorunda kalmıştı, ancak bazen işbirliği talebi söz konusu olduğunda somut ve kalıcı projeler gerçekleştirilmişti.) Bugün Türkiye’ye güvenen ülkelerin, özellikle dost olduğunu söyleyenlerin bu tip büyük ve somut projelerle işbirliğini göstermesi gerektiği hususu ifade edilmiştir.

Stratejik işbirliğinin güven içinde inşa edilmesi ve kararlılıkla savunulması hususunun ön plana çıktığı törende Türk-Rus ilişkilerinin bölgedeki diğer aktörler açısından iyi anlaşılması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu stratejik projeler çoğaldıkça başka işbirliği hususları da kendiliğinden inşa edilecektir.

Törendeki konuşmalarda S-400 gibi projelerden söz edilmemiştir. Aslında bu tür sözü edilmeyen konularla da belli çevrelere bir mesaj verilmiştir.

Soğuk Savaş zamanında gerçekleştirilen inişli çıkışlı ilişkiler bugün değişmiş olan şartların (piyasa ekonomisinin, demokratik anlayışların, güvenlik beklentilerinin ve küresel şartların) bağlamında daha sağlıklı işleyebileceği, Türkiye’nin sadece (dayatmacı olmayı politika edinmiş) Batı ile birlikte “tek taraflı” bir strateji uygulamak yerine, eşit paylaşımlı, güvene dayalı, yapıcı ve sonuç getirici “çok taraflı” bir strateji uygulama safhasına somut olarak geçtiği, bu törende ortaya çıkan tablonun bu konuda belirleyici anlam taşıdığı, değerlendirilmektedir.

Exit mobile version