Site icon Politik Merkez

Zavallı Esad

zavalli-esad

Zavallı Esad

Okuyucu

Başar Esad, Golan Tepeleri’nin İsrail’e satılmasını ne pahasına kabul etti? Golan tek başına düşünülmemeli. Çünkü Golan demek başka bir açıdan Filistin demek oluyordu. Bu konu yeterince tartışılmadı. ABD Başkanı Trump’ın kararını, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun seçimler öncesi elde ettiği avantajı ele aldık, ama Esad’ın ülkesine, Arap dünyasına, Filistin davasına yaptığı bu ihaneti yeterince tartışmadık.

Esad’ın halkına yaptığı zulmü saymakla bitiremeyiz. İşin başında Arap Baharı denerek başlanan dalgada Ürdün Kralı gibi Esad da belli tedbirleri alabilseydi, bugünlere gelinmeyecekti. Üstüne varil bombaları ve kimyasal silah atılan, sürgün edilen, başka ülkelere sığınmak zorunda bırakılan, evi, işi kaybolan, çocuklarına verebileceği gelecekten bahsedemeyen bir halktan bahsediyoruz. Ya Suriye? Ülkesi egemen güçlerce işgal edilmiş, üzerinde pazarlıklar dönüyor, bölünmenin eşiğinde diye düşünenler var… Bütün bunlar birer gerçek, ama son olay gayet belirgin: Esad ülkesine ait toprağı sadece koltuğunda kalabileceğini garanti etmek adına kaybetmeyi göze almış görünüyor, gayet sessiz. Kime yarar sağlıyor? İsrail’e. O zaman bu savaşın bu hale gelmesini sağlayan güçler ve asıl maksatları da gün yüzüne çıkıyor ama bu bir yana, Esad kim oluyor da buranın bir kararname ile el değiştirilebileceği imkanları en büyük düşmanına teslim etti? Arap dünyasına mı, Lübnan’a mı, Filistin’e mi, uğrunda savaşmış diğer ülkelere mi danıştı? Bu işler bir bütündür, Esad kendi başına hareket edemez. Dolayısıyla Filistin Devlet Başkanı Abbas, “Herhangi bir Arap toprağına dokunan hiçbir karar meşru değildir!” diyor, Esad bunun ne manaya geldiğinden haberi var mı?

Malum, Golan Tepeleri’ni İsrail 1967 yılında “6 Gün Savaşları” ile işgal etti. O zaman Suriye ile birlikte savaşa Ürdün ve Mısır ile Filistin halkı girdi. Bu savaşta ölen insanların hiç mi hakkı yok? Sonra İsrail, stratejik konumdaki Golan Tepeleri’ni 1981 yılında ilhak ettiğini açıkladı. 50 yıldır işgal altında tuttuğu bölgenin Yahudi yerleşimleriyle nüfus dengesini de değiştiren İsrail, ilk kez geçtiğimiz yıl Bakanlar Kurulu’nu Golan Tepeleri’nde topladı. İsrail bölgesel yayılma planını uygularken Filistin’i bir azınlıkmış gibi gösterme yolunu seçti. İsrail bu konuda tüm dünyayı ve kurumları oyaladı, Birleşmiş Milletler’i bile gemi azıya aldı. Hatta dün Gazze’ye yaptığı taarruzların ardından ateşkes ilan edildiği duyuruldu ama her zamanki gibi İsrail buna kulak asmadı ve jetleriyle Gazze’yi bombalamaya devam etti. Bütün bunlar bir bütün!

Onun ne denli basiretsiz biri olduğu halkına verdiği zulümden belliydi ama bu tarihi olayda, ABD Başkanı Donald Trump’ın işgali tanıdığı yönündeki kararı onamasında, bir kez daha görüldü ki, dünya bir yana Esad’ın çıkarı başka bir yana imiş. Bir şey yapamayacak hale getirdi memleketini ve diğer yandan Ortadoğu’yu! Şimdi Rusya ne diyecek merak ediyorum doğrusu. Sözcü Zaharova yeni bir çatışma potansiyelinden söz etti. Çin’in bu işe burnunu sokmayacağını biliyoruz. Avrupa da bir şeyler söylüyor ama onlar da etkisizler. Eğer Rusya da İsrail’e “bu iş beni ilgilendirmez” diyorsa, o vakit anlaşılan şu olacak, “Golan zaten İsrail’in idi, Esad da yerinde dursun, ben de üslerimi garanti edeyim…”

Arap dünyası, Körfez ülkeleri, özellikle Mısır, Suudi Arabistan tutumlarıyla ortadalar. Bu oldubittiye kulak tıkıyorlar. Onlar Suriye’nin kuzeydoğusunda İsrail ve ABD menfaatleriyle kurulmaya çalışılan düzene odaklanıyorlar, İran’a karşı bir araya gelmeyi hedefliyorlar, ama vakıa o ki ne zulümle ne de işgalle ilgililer ve hatta Filistin davasını tamamen terk etmiş haldeler.

Bu durumda olacak ne? ABD, “Yüzyılın Planı” denen o Golan, Gazze, Batı Şeria gibi yerlere ilişkin statüleri ve paylaşımları da önümüzdeki günlerde onaylayacak. Sonra görüşmeler tekrar başlasın denecek. Sonra, “Filistin davası bitmiştir!” denecek. Tarih böyle mi yazılıyor? Ortadoğu davasında ihanetini bir kez daha ispat etmiş zavallı Esad, İsrail’e kapı açıverdi, Filistin işi bitsin diye…

Exit mobile version