1789 Fransız ve 1848 Avrupa Devrimi olarak bilinen ve tüm dünyaya kısa sürede etkileyen Avrupa’daki büyük transformasyonun ideolojik prensipleri halen geçerli görülmektedir. Küresel, kapitalist, liberal, politik yapıda bu güne kadar gelen ideolojik metodun değişmediğini de söylemeliyiz. O halde elimizde Batı’nın politik yayılmacılığına dayalı bir
DevamıCari olarak neyle meşgulüz? NATO, ABD, Rusya, Avrupa Birliği, Yunanistan, Kıbrıs, Doğu Akdeniz, terör, silah sistemleri tedarik programları... Bütün bu başlıklar birbiriyle bağlantılıdır. Son olarak Türkiye'nin Suriye'de yeni bir askeri operasyon yapması ile ilgili süreç konuşulmaya başlanmıştır. Hepsine birlikte bakalım mı? Hatta eleştirilerim ve önerilerim var!
DevamıBugün Ukrayna konusunu konuşmaya devam ettik, yarın da konuşacağız. Cari konular bunlar… Asıl akılda kalması gereken husus ise "büyük kırılma" ile ilgilidir. Bu büyük kırılmayı görmeden, büyük resme iyi bakmadan 2040’lara gelinirse, o vakit bir hayli zorluk çekilir. 2040 yılı nereden çıktı diyeceksiniz. ABD’nin ve Çin’in planları bu zamana karşılık geliyor, dolayısıyla Rusya da buna ayak uydurmak durumundadır. Peki ya Türkiye neyi düşünmeli? Bakın, bu yazı size post-modern savaş yöntemini, kazanan ve kaybeden tarafını çok net açıklayacak, büyük mücadele içinde yaşananlara böyle bakmayanlar küçük düşünenlerdir, hesap bilmeyenlerdir!..
DevamıÖnümüzdeki günlerde ABD ve AB tarafından silahlandırılan Yunanistan, Türkiye'ye karşı sorumsuzca bir adım atabilir mi? Bunu cevaplandırmak için jeostratejik bir değerlendirme yapacağız. Sonuçta göreceksiniz ki, cevap açık!
DevamıGeçtiğimiz gün Birleşik Arap Emirlikleri Şeyhi Mohammed bin Zayed Al Nahyan (dünya MbZ kısaltmasıyla anıyor) Ankara’ya geldi ve bir dizi finans ağırlıklı anlaşmalar gerçekleştirdi. Öncesi var elbette, arka kapı diplomasi deniyor, bu şekilde ziyaretin ön çalışmaları yapılmış. Şimdi bakalım, BAE nasıl bir ülke, Türkiye ve bu ülke arasında tartışma yaratan konular, yapılan anlaşmaların ayrıntıları, ekonomik kondisyonlar ve sonuçta ne diyebiliriz, bu bir yeni dönem ise neler beklenmeli?
DevamıTürkiye’nin bölgesindeki çatışmaları, gerilmeleri ve krizleri incelemeye başladığımızda ilgili aktörlerin etkileşimleri bağlamında geniş bir coğrafya içinde jeopolitik mücadele vermek gerektiği ortaya çıkıyor. Eğer bu geniş bölgeye müşterek bakılmaz ise fotoğrafın iyi görülememesi söz konusudur. Ama bölgede çareler üretilecekse de yeterli olmanın yanı sıra bir mücadeleyi kazanmak gerektiği açıktır.
DevamıBu tür istikrarsızlaştırma projeler uzun solukludur. Eğer Akdeniz çanağında bir dönüşüm projesi uygulamaya alındıysa ve örneğin adı Arap Baharı kondu ise gördük ki süre on yılı buldu ama henüz istikrarsızlıktan kurtulmak mümkün olmadı. Ne zaman sonuçlanır bilinmez. Zira sürekli başka istikrarsızlıklar peşi sıra birbirine eklenmektedir. Domino teorisi gibi! Afrika ve Orta Doğu istikrarsız alanlarına Orta ve Güney Asya da eklendi. ABD, Afganistan’da iken Orta ve Güney Asya’da bir denge var gibiydi, şimdi planlı bir güç boşluğu oluşturuldu, buraya başta terör ve çıkar örgütleri, pek çok yapı yerleşti. El bombasının pimi çekildi!
Devamıİşte bu formül (rejim-terör-meşruiyet) bir büyük ülkenin stratejisi, diplomasisi ve politikası için örneklik etmektedir. 1990’dan bu yana görülen örnekler çoğaltılabilir, derinlemesine açıklanabilir, ama sonuçta durum belli; istikrarsızlık ve muhtaçlık yaratmak, ötekileştirmek ve düşmanlaştırmak, hedef göstermek, parçalamak bölmek… Demokrasi nerede ve kime, dememiz gerekiyor. Örneğin Irak’a demokrasi halen gelmedi. Suriye’de veya Libya’da olabilecek mi? Hayır, çünkü Irak örnektir. Afganistan’da yirmi yıl kalan ABD milyarlarca dolar harcadı, sonuç terörist dediği Taliban’a boyun eğmek mi olmalıydı? Bu kadar basit mi? Şimdi ABD yetkilileri (ki değişik zamanlarda Taliban ile pazarlık masasına oturdular) açıklamaya devam ediyorlar, "Şeriat devleti kurmaya çalışan Taliban kötüdür," diye. Paradoksu görebiliyoruz elbette, ama formül bu, paradoksal bir meşruiyet ve politika sürdürülüyor. Sonu gelmeyecek olan bir savaşın yeni bir cephesinin daha açıldığı belli. Sadece Afganistan’daki Taliban yetmeyebilir. Başka terör örgütleri de devreye konabilir. Bunları yakında öğreneceğiz.
DevamıÜlkeler savunma ve refah problemlerini çözerek gelişirler ve bir güç mücadelesi içindedirler. Olan kaynakları kullanmanın bir adım ötesinde, ülkeler, başkalarından önce davranarak kazanım elde etmek adına, kıyasıya bir rekabet içindedirler. Rekabet sonucu elde edilenlerle beraber ülkelerin gelişme hızı ve etkisi rtaya çıkar. Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir. Uzunca süredir savunma alanında enerjisini harcamaktadır. Savunma alanındaki Türkiye’yi incelemek başlı başına önemli bir konudur. Bu önemli konuyu Soğuk Savaş döneminden başlayarak ele alacağız ve yakın gelecek için bugün çözülmesi gereken problemleri tanımlayarak analizimizi tamamlayacağız. Özellikle Türkiye’nin savunma alanında ABD dahil dünya sistemine kattığı değerleri bu şekildeki bir takdimle ilk defa okuyacaksınız.
DevamıBu makale 15 Temmuz’da şehit ve gazi olan bu aziz milletin unutulmayacak kahramanlarının adına bir saygı duyma niteliği taşır ve "Millet ne istiyor?" sorusunu cevaplamak adına meseleyi kısaca gözden geçirir. Hatırlatmalar; ajan Fuller, vaiz Fetullah, paralelciler, mankurtlar, iktidar sevdalıları ve milletten yana olanlar şeklindedir.
DevamıGünümüzün medya ve siyasetle ilgili sorunlarını mimetik alan etkileşimiyle ele alacağım. Köklü adımların atılmasında geçmişten geleceğe mimetik filtreler nasıl kullanılıyor, buna bakacağım. Savaş üzerine bir değerlendirme yapacağım. Bugünün post-modern kurgusunun temellerini araştıracağım. İnsana ait gelişim katlanarak, ancak onun yarattığı şiddetin yöntemi de bir o kadar karmaşık. İçinde idealler ve buna ait kavramlar var, ama büyük bir çelişki yaratırcasına anlatabileceğimiz, bir kendi arkaik kalıbını güncelleyerek tekrarlama durumu söz konusu. Bir mücadele olacak ise bu temelden yaklaşarak bir strateji geliştirilebilir; insanın geleceğe yansıttıklarına bir filtre daha konabilir, kırılmalar ve döngüler üzerine çalışılabilir, amaç, kuralsız hale dönüşen ve sinsice sürdürülen şiddeti azaltmak olmalıdır.
Devamı