İsrail, İran ve Gazze

7 Nisan 2024
Okuyucu

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve “bugün Gazze’de üçüncü aşamaya geçtik” dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.

İSRAİL

İsrail bugüne dek iki stratejik-politik yöntemi sürekli uyguladı. Bununla 1948’den bu yana durumunu geliştirdi. Şöyle: 1) Sürekli iç politikada gel-git oyunları yapar. İyi polis ve kötü polis durumu. Mesela şimdi Netanyahu kötü polis. Ama bu durum İsrail genel politikası yönünden sorun değil. 2) Bütün meselelerini uluslararası hale dönüştürür ve özellikle Batı’nın tam desteğini alır. Başlangıçtan bu yana bu da hiç değişmedi.

Bugün İsrail bu iki yöntemle değerlendirilmeli, dün nasıl genişlediyse bugün de aynı istikamette.

Bunu anlamayanlar çok! İran ve onun destekleyip İsrail’in kucağına attıkları bugün İsrail’in tam da istediği türden tehditler ve İsrail “her nedense!” yine Netanyahu gibi biriyle savaş kabinesi kurdu.

Üzülerek söylüyorum, bu stratejiyi Türkiye’de göremeyen çok politikacı, bürokrat ve entellektüel var, çıkıp beyanat veriyorlar. Niyet ve arzu başka bir konu, strateji başka. Sonuç ne? Bunu da hatırlatmak isterim. Çünkü Türkiye’den de bir kısım var, yukarıdaki ikinci yöntemin dahilinde. Yarın Netanyahu görevden alınsa bir sürü kimse çıkacak, “bak biz başardık, dediğimiz oldu” diyecek. Peki kim kazanacak? Bu da birinci yöntemin dahilindeler…

Hamas-İsrail konusunda 6 ay geçti, 33.000 insan öldü, çoğu çocuk, masum insan. İsrail ordusu savaş hukukunu hiçe saydı, suçlu! Ama bugün fotoğrafa bakın: Gazze silip süpürüldü ve şimdi yeni bir dönemdeyiz! 1948’den bugüne Nisan 2024’e bakın…

GAZZE’DE ÜÇÜNCÜ AŞAMA

İsrail kaynakları Gazze planlarında üçüncü aşamaya geçtiklerini söylüyorlar. Birinci Aşama: Hamas’ı yenmek. İkinci Aşama: Gazze’yi tam kontrol etmek. Üçüncü Aşama: Politik amaçları elde etmek. Asker Gazze’den çekiliyor, burada yeni bir düzen kuruluyor.

İsrail, ABD’nin bölgedeki gücünün gölgesinde kendi planlarını sürdürüyor.

Bugün Netanyahu diyor ki, “rehineler tam olarak İsrail’e geri verilmeden ateşkes olmaz”. Bunun ne manaya geldiğini anlamak için alim olmaya gerek yok! Şöyle söylüyor: Ben ne dersem o! Yani ateşkes şartlarını da ben belirlerim, bir anlaşma olacaksa, Gazze’deki durumun ne olacağını da ben söylerim…

Peki Netanyahu’yu bu tonda konuşmaya iten süreçleri ona kim verdi?

GAZZE VE REHİNELER

Bugün İsrail Savaş kabinesi kararlar alıyor, bazılarını öğrenebiliyoruz. Tahmin etmeye çalışırsak, şöyle: 1) Rehine görüşmesi yapılacak ve bu ABD tarafı işin içinde olarak gerçekleştirilecek, İsrail karşıtı ülkeler burda bulunmayacak. 2) Ordu Gazze’den planla çekilecek. 3) Ateşkes şartları Savaş Kabinesi tarafında belirlenecek. 4) Gazze’de bir “tampon bölge” oluşturulacak ve burada İsrail’in kontrolündeki bir güç vasıtasıyla süreç kontrol edilecek. 5) ABD’nin kurduğu köprülerle birlikte dünyanın gönderdiği insani yardımlar kabul edilecek.

Bugün Kahire’de İsrail-Hamas rehine müzakereleri hakkında CIA direktörü Burns, Katar Başbakanı ve Mısır istihbarat şefi bir toplantı yapıyordu, sonucunu henüz bilmiyoruz.

Olan oldu da, ben yine de şunu ifade etmeliyim. Önceki çatışmalar 5-8 hafta sürmüştü ve bunların adı da “çatışma” idi. Ama bu kez “6 ay geçti” diyoruz ve Hamas saldırısı başladığı günün hemen ertesi günü bu bir “savaş” diyen İsrail, üstelik “savaş kabinesi” oluşturdu ve bu süreci Hamas’ın elindeki teslim edilmeyen rehineler üzerinden 6 aydır bir savaş olarak sürdürdü. Demek ki rehineler bütün sürecin bağlayıcı unsuru oldu. İsrail, uluslararası her türlü çabaya rağmen, bu durumu işaret ederek başından bu yana, savaştan ve meşru müdafaadan bahsetti. Şimdi, 6 ay geçti, Gazze’nin durumu belli! Farazi düşünelim, ilk günlerde rehinelerin tümü İsrail’e teslim edilseydi bugünkü tablo olur muydu?

İşte şimdi o Netanyahu ve Savaş Kabinesi “önümüzdeki süreci biz belirleriz” diyor! Soruyu cevaplama ne kadar gerekli bilmiyoruz ama İran Hamas’a bu konuda bu tarz bir akıl vermiş olabilir mi?

Bir hafta önce basında çıkmıştı, Hamas’ın liderleri Tahran’da diye. Acaba bu şartlarda İran nasıl bir öneride bulundu?

İRAN

İran’dan beklenti içine girip kendini İsrail’in kucağına atanlar zarar görürler, öyle de olmakta.

İran bölgede bazı güçleri destekliyor, onlara “İran destekli güçler” deniyor, bu bir vekalet savaşı. Ama İran iyi bir “arka güç” değil! İran desteklediklerine işe yaramayan türden bir mücadele aklı ve biraz da kullanılacak türden silah verir. Ama “asıl düşman” dediklerinin karşısına çıkmaz. Bolca tehditkar konuşmalar yapar!

İran tıpkı iyi yaptığı o halı tüccarlığını sürdürür!

ŞAM’DAKİ BÜYÜKELÇİLİK SALDIRISI

İsrail’in Şam’daki Büyükelçilik saldırısına bakalım: IRGC Kudüs Gücü komutanları, ikisi general, Şam’da Hizbullah’ın İsrail’e yapacağı muhtemel saldırı hazırlığı sürecini yönetiyordu. Konu buydu. Bu hazırlık mevcut Hizbullah güçlerine ilave 12.000 silahlı militanın daha savaşa hazırlanmasıydı. Silahlar, lojistik, eğitim ve operasyon üzerinde çalışıyorlardı. İsrail bunu takip etti ve saldırıyı gerçekleştirdi.

4 Nisan’daki şöyle bir iddia dikkatimi çekmişti: “İran’daki aşırı muhafazakar bir siyasi grup, Pazartesi günü (1 Nisan) İsrail’in hava saldırısında öldürülen Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün kıdemli komutanı Muhammed Rıza Zahidi’nin, Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik ölümcül saldırısının planlanması ve yürütülmesinde yer aldığını ortaya çıkardı.

Eğer bu iddia doğruysa, ben de artık şunu iddia edebilirim: Zahidi ve diğer IRGC Kudüs Gücü komutanı, 7 Ekim’deki saldırıyı teşvik ederek 8 Ekim’de İsrail’in savaşı başlatmasına sebep olduysa, bu hesap çok yanlış olmuş! Şam Büyükelçilik saldırısıyla Netanyahu, işte bu suikastin izlerini siliyor, diyebilirim.

HİZBULLAH

İsrail ve ABD, şu an İsrail’in kuzey cephesini emniyete almak için, Hizbullah konusunu gündemine alacaktır. Bugün, değilse yakın gelecekte. (İnceleyiniz: Hizbullah Denklemi)

Bu şartlar içinde İsrail kuzey cephesinde operasyon yapma imkanını buldu. İsrail Gazze’de Üçüncü Safhaya geçti ise şimdi neyin ilk safhası olacak, soru bu. (İnceleyiniz: İsrail’in Kuzey Cephesi)

İSRAİL-İRAN GERİLİMİ

Bir İran-İsrail savaşını beklemeyin. İsrail böyle bir savaşı nükleer ve konvansiyonel yetenekleriyle karşılayabilir. İran, ancak uzaktan füze saldırısı yapabilir, fırsat yaratırsa dışarıdaki İsrail tesislerinin zarar görebileceği bir eylemi planlayabilir, ayrıca Hizbullah başta olmak üzere çeşitli gayrinizami organlarla (“Direniş Ekseni” diyorlar, Lübnan, Yemen, Irak, Suriye’deler) sınırlı etki sağlayabilir. İran, Şam’daki Büyükelçilik saldırısına karşı bir eylem yapabilir. Ancak bu eylem İsrail topraklarına yönelik ve İran’dan atılan bir füzeyle olmaz. Bunun sonuçlarını İran bugün hem karşılayamaz hem asıl amacı bu değil. Belki, hani ne zaman İran bir nükleer silah yapar, o zaman İsrail içine kendisi bir füze atmayı düşünebilir. Bugün böyle bir durum söz konusu değil.

İran bir bütün ülke değil, içinde farklı kesimler var. Örneğin doğu İran’da Sistan-Belucistan provokasyona açık bir bölge. (İnceleyiniz: Belucistan Krizi) İran dışarıdaki “düşmanları” işaret ederek içeride politika yapan ve bölgedeki Şii nüfusu kendi amaçları için kullanmayı tercih eden bir stratejiyi uyguluyor. İsrail ve ABD de bu uygulanan stratejiyi biliyor ve İran’la ilgili meseleleri buna göre planlıyor.

ABD

İran-İsrail geriliminin artması olasılığına karşılık ABD stratejik önlemlerini aldı. ABD bölgeyi kontrol eden başat güç sıfatıyla; 1) stratejik caydırıcılık, 2) stratejik savunma ve 3) stratejik hazırlık içindedir. Bunlar ABD için bir İran savaşını önlemek için yeterli hamleler. ABD bölgedeki çeşitli devlet-dışı örgütlere karşı operasyon yapıyor (Örneğin Kızıldeniz’de), bu şekildeki faaliyetlerine devam eder. Bir de Irak ve Suriye’deki İran destekli grupların askeri üslerine saldırılar oluyor ve ABD bunlara karşılık veriyor, bu da devam eder. En son Ürdün’deki Tower-22 saldırısında 3 ABD askeri ölmüştü, bunun üzerine belli tedbirler aldı.

ABD, Suriye ve Irak’tan asker çekme opsiyonu üzerine çalışıyor, böyle bir niyeti var. Ancak İsrail ABD’nin bölgeyi boşaltmadan önce bazı işleri bitirmesini istiyor. Bu durum için ABD’yi “mecbur kılacak” türden bir çok planlama içinde. İsrail’e göre; 1) Hizbullah Lübnan’dan çıkarılmalı, 2) Suriye ikiye bölünmeli, 3) İran’ın bölgedeki etkisi azaltılmalı ve nükleer silah üretmeden hemen önce küçük çaplı nükleer tesislere bir hava operasyonu yapılmalı. ABD bu hususları değerlendiriyor, “yapılacaklar/yapılamayacaklar var” diye düşünüyor. ABD, Netanyahu’nun agresif planlarından da hoşnut değil. Sonuçta bu şartlardayken ABD bir İran savaşı istemiyor.

BUGÜN YARIN

Şu işe bakın! İsrail de İran da ABD’den aynı şeyi istiyor. Diyorlar ki, “Gazze’de ateşkes anlaşmasının yapılmasını sağla, sorun kalksın”. Netanyahu açıkladı, “Hamas rehineleri bıraksın ateşkes mümkün”. Bu amaçla Kahire’de CIA direktörü Burns çalışıyor. İran da ABD’ye mektup gönderdi, “Netanyahu’yu tut ve ateşkese ikna et, ancak bu şekilde gerginlik düşebilir”.

Stratejide bir pratik var: Düşmanı zorlukların en uç noktasına, sınıra kadar getirip orada sınarsınız. Bu yöntemde düşmanı sınıra getirmek şart! Bunun için baskı, tehdit, caydırma, blöf, aldatma, propaganda, her şeyi yaparsınız. Böylelikle düşman bir adım daha atarsa neyle yüzleşeceğini veya başına ne geleceğini anlar, hesaplar ve gerçekten zorda ise kendine bir çıkış arar. Buna “karar noktası” denir. Bugün gerçekte ne oldu? Bir taraf: İsrail şöyle yapıyor, “rehineleri vermezsen askeri harekat devam eder ve Refah’a saldırırız.” İşte bu Hamas için bir karar noktası! Diğer taraf: Nasrallah şunu söylüyor, “saldırılarını durdurmazsan saldırıları şiddetlendiririz.” Bu da İsrail için karar noktası. Şimdi hesap şöyle yapılır: Hangi taraf sınırda, daha zor şartlarda, kim nereye kadar tahammül edebilir? İşte yarın ne olacağı bu sınamalara bağlı ortaya çıkar. Belki taraflar baskılarını bir adım daha ileriye götürürler. Sınamalara bakın, tahammül noktalarına da.

SONUÇ

İlk akla gelen cümleleri ifade edeyim: 1) İran savaşa girmez. 2) İsrail, ABD’den isteklerinin yapılmasını bekler. 3) Gazze artık eski Gazze değil. 4) Dikkatler İsrail’in kuzey cephesinde.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Modern Rekabet

DİĞER YAZI

Yapay ve Doğal

Politika 'ın son yazıları

29 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
37 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
49 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
54 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
83 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme