|
Okuyucu
|
Türkiye Cumhuriyeti’ne 15 Temmuz 2016 tarihinde Milli Güvenlik Kurulu Siyaset Belgesi’nde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir kesim tarafından darbe girişiminde bulunulmuştur. Milletin kendisine, vatanın bütünlüğüne, meşruiyete, devletin otoritesine ve tüm imkanlarına, Gazi Meclis’e, halkın değerlerine ve demokrasiye karşı girişilen bu yasadışı, teröristçe, sinsi, kanlı, haince eylem “milli irade” ile savuşturulmuş, büyük fedakarlıklarla önlenmiş, boşa çıkarılmıştır.
Hiç yaşanmaması gereken bu menfur olay bu çağda, Cumhuriyet tarihinde yaşanan tecrübelerden sonra “artık darbeler bitti” dendiği halde gaflet ve dalalete düşmüşler tarafından gerçekleştirilmiş ve tüm milleti derin üzüntüye boğmuştur. Şehitler ve gaziler vardır. Bu devletin aygıtlarıyla asıl unsur olan millete sıkılan bu kanlı mermi çağlar boyu toplum hafızasından asla silinmeyecektir.
Şu an büyük ölçüde ülkede normal yaşam devam etmektedir. Asayiş tesis edilmiştir, soruşturmalar devam etmektedir. Tedbirler bir süre daha sıkı şekilde sürecektir. Hukuk yolu kendi disiplini içinde çalışacaktır. Savuşturulan bu darbe girişimi sonrası Aziz Türk Milleti “demokrasi nöbeti” toplantılarına başlamış ve meydanları boş bırakmama yoluna gitmektedir. Demokrasinin yaralarının hızla silinebilmesi adına Anayasa’nın 120. Maddesi ve 2935 Sayılı Kanun hükmünce 20 Temmuz 2016 tarihinde 3 ay süre ile OHAL ilan edilmiştir. Bu sürede teröre karşı tedbirler sıkılaştırılacak ve hukukun tecellisi için hızlı bir imkan yaratılmış olacaktır.
Bu menfur kalkışmayı savuştururken kanını, canını, aklını, cesaretini, imkanını çekinmeden ortaya koyan milletin kendisine, gerçek askerlere ve polislere, liderlere, medyaya, siyasetçilere ve sorumluluğunun idrakinde olan tüm yetkililere bir kez daha şükranlarımızı bildirmekteyim, şehitlere rahmet, yaralılara şifa dilerim.
Politik Merkez misyonu gereği bu tür yasadışı ve millete karşı fiillerin, hatta düşüncelerin dahi asla olmaması, gerçek demokrasi için bütün ileri adımların gecikmeksizin atılması gerektiğini tekraren ve her bir fırsatta savunmaktadır. Demokrasi kültürünü geliştirerek yerleştirmek, istikrarla kalkınmak söz konusuyken; çağdaşlıktan uzak, akıllarını başkalarına ipotek ettirmiş kesimlerin bundan böyle hiçbir şekilde görülmemesi gerektiği inancına daha da sıkı sarılınacaktır. Dolayısıyla bugün olduğu gibi yarın da ileri demokrasinin kültürünün savunulmasına devam edilecektir.