Site icon Politik Merkez

Ermenistan’da Rus İşgali mi?

ermenistanda-rus-isgali-mi

Ermenistan’da Rus İşgali mi?

Okuyucu

Yaptığımız değerlendirmelerde Kafkasların önemini sürekli vurgulamış ve Rusya’nın asıl korumak istediği mevkiin Ermenistan olduğuna dikkat çekmiş idik. Bugün medya Ermenistan ve Rus “ortak ordu kurulması” projesine dönük yeni bir haberle dünya gündemine bir not düştü. Nedir bu konu? Bir Rus işgali mi, Ermenistan’ın daha iyi korunması mı, yoksa bölgesel güç açısından bir büyük hamle mi? Peki, Türkiye açısından olanlar ne anlama gelmektedir?

Soğuk Savaş sonrası Batı kampı birçok yerde olduğu gibi Kafkaslarda da “portakal” renkli devrimlere destek vermiş, buradaki bazı ülkeler kendi kontrolüne çekmişti. Örneğin Azerbaycan ve Gürcistan bu yönde saf değiştiren ülkelerin başındaydı. Ermenistan ise özellikle Amerika ve Fransa’daki zengin Ermeni lobilerinin isteklerine rağmen bir türlü Rusya’dan koparılamamış ve Batı safına çekememişti. Uygun zamanının gelmesini ve şartların olgunlaşmasını bekleyenler çoktu. Zira asıl Ermeni diasporası Moskova’daydı ve ülkede yaşayan halk çok fakirdi, beslendiği kanallar Ruslardan gelmekteydi. Ayrıca Rusların Ermenistan’da çok sayıda askeri üssü vardı. Aralarında Ortak Savunma Paktı yürürlükteydi. Bu yetmiyor muydu?

Hatta bu süreçte Türkiye’ye de rol biçilmiş ve Ermenistan-Türkiye arasındaki buzların erimesi için bir tarafın adım atması istenmişti. Hatırlanacaktır, Abdullah Gül Ermenistan’da bir milli maça gitmiş ve bazı sıcaklıklar yaşanmıştı. Ancak bu diplomatik açılım pek işe yaramamıştı. Çünkü zamanı değildi.

Dünyanın gündemi Suriye ve Irak, dahası DAEŞ gibi Ortadoğu coğrafyasında kilitlenmişti. Rusya, Suriye’deki hassasiyetleri dünya gündemine oturtunca herkes buraya baktı. Henüz Ortadoğu’daki bu sıcak hava değişmedi. Rusya’nın Suriye’de de askeri üsleri var ve şu anki yönetim üzerinde nüfuzu yüksektir. Rusya bölgesel politikalarda hiç bir şey yapmasa da ortaklık kurabildiği İran kartını öne sürerek büyük bir kozla devrede olmaktadır.

Türkiye ise Suriye, Irak ve DAEŞ ile, hatta PKK meselesiyle fazlaca meşgul edilmekteydi. Unutulmamalı ki; PKK meselesinde Ermenistan ve Rusya’nın ve hatta İran’ın hep bir ilgisi olmuş ve fiili durumların yaratılmasında Rusya kendini göstermekten kaçınmamıştır. Dolayısıyla Rusya, Türkiye’nin Azerbaycan ile birlikte Ermenistan’a bir güç göstermesi durumu söz konusu olsa, masaya hemen PKK kartını konmaktaydı.

PKK’yı kimler kullanmıyor ki? Bu başka bir dert!..

Obama yönetimi bir türlü bu sıcak bölgede önceki zamanlarda olduğu gibi askeri bir oyuna girmek istemedi. İş uzadıkça Rusya’nın bölgedeki oyunu istediği gibi gelişti. Gel zaman git zaman, Amerika’da yeni seçim oldu. Askeri alanda oynamak istemeyen Demokrat Obama çözüm bekleyen sorunları tam da Hillary’ye devretmeyi planladığı aşamada Donald Trump seçimi kazandı ve Cumhuriyetçi iktidarının neye sebep olacağı belli olmayan bir döneme girildi. Üstelik Trump seçim kampanyaları esnasında, bölgesel sorunların çözümü için Putin’e sıcak baktığını ima etmekteydi. Ama henüz ipler Trump’ta değil, yeni yıla kadar ABD’de bir yönetim boşluğu var.

Tam da bu esnada Putin klasik Rus satranç hamlesini yaptı ve bugün basına verilen konuda Ermenistan sınırlarını Rusya’nın savunacağını duyurdu. Zaten bu iki ülke arasında çok yönlü askeri bağlar varken, bu son hamlenin anlamı neydi ki? Aslında olan tamamen şuydu; Rus askeri, komuta yapısı, stratejik ve savunma kararlarının verilmesi ve silahlanma gereklilikleri tamamen Rusya’ya geçecekti. Bu duruma “tam işgal” demek yanlış olmaz, belki daha aşırıya giderek, “SSCB dönemi geri geldi,” de denebilir.

Böylelikle Rusya daha önce Suriye’de yapmadığını bugün Ermenistan’da, fırsattan yararlanarak, tam olarak yaptı. Bugün Rusya “ortak ordu kurulması” hamlesiyle ipleri tam anlamıyla kendi elinde tutacaktır. Eğer Amerika, Azerbaycan veya Türkiye bir şekilde Ermenistan ile savunma, stratejik, politik konularında görüşmek için masaya oturur ise karşısında Ruslar olacak. Eğer “Dağlık Karabağ meselesi ne olacak?” diye sorulur ise bunun cevabını alman için önce Moskova’nın kapısı çalınacaktır.

Ne diyelim? “Helal olsun Putin! Hamle böyle olur…” Üstelik Putin’in bu tür kararları ve cesaret dolu hamleleri sadece Ermenistan ile ilgili değil, başka ülkelerde de karşılık buldu. Bulgaristan ve Moldova’dan gelen Rus yanlısı tutumlar boşa değildir. Kırım’ın işgali oldu bitti, sonuç değişti mi?

Hatta Türkiye dahi uçak düşürülmesi krizinin ardından Suriye, DAEŞ, PYD/YPG, PKK ve bölgesel meseleleri sadece Amerika ve NATO ile değil, Rusya ile de görüşmesi gerektiğini anladı. Bunun dışında petrol ve doğal gaz boru hatları meselelerinde de Rusya’nın işaret ettiği projelere öncelik verdi. Bundan böyle Kırım, Karabağ veya başka hassasiyetler için başka değerlendirmeler yapılacaktır.

Sürekli şu tezi savundum: Türkiye’nin doğusundaki bölgede sorunları teşhis etmek ve çözmek için Ortadoğu ve Kafkaslara, başka bir ifade ile Hazar ve  Basra havzalarına, yani “sıcak denizlere inme yollarına” birlikte bakmak gerekmektedir. Şimdi Türkiye bu tür bir bakış açısını daha net görür oldu.

Son olarak provakatif bir sorum var; eğer Türkiye, Azerbaycan ile “Ortak bir ordu kuralım,” dese idi, sizce bunu gerçekleştirebilir miydi? Engeller neler olur, nerelerden gelirdi? Türkiye’nin hamleleri ilerlemekle mi, yoksa birşeylerden kurtulmakla mı ilgili? Bu açıdan Fırat Kalkanı’nı önemsiyorum. Benzer hamle şimdiden Kafkaslar’da şarttır, şekli ise tartışılmalıdır. Türkiye yeni stratejik yapılanmaları değerlendirmelidir.

Exit mobile version